Bezm-i Alem Valide Sultan Camii

Dolmabahçe Sarayı’nın güney kesiminde yer alan diğer ismi Dolmabahçe Camii, Abdülmecit’in annesi ve II. Mahmud’un eşi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından inşaatı başlatılan onun ölümüyle Abdülmecit tarafından tamamlanarak 1855 yılında ibadete açılan,  Tasarımı sarayın baş mimarı Garabet Balyan’a ait olan, 19. Yüzyıl Osmanlı mimarisinin batılı unsurlarla karıştırılarak uygulandığı, Cami ve hünkar mahfili olarak iki bölümden […]

Yayınlama: 23.07.2018
A+
A-

Dolmabahçe Sarayı’nın güney kesiminde yer alan diğer ismi Dolmabahçe Camii,

Abdülmecit’in annesi ve II. Mahmud’un eşi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından inşaatı başlatılan onun ölümüyle Abdülmecit tarafından tamamlanarak 1855 yılında ibadete açılan, 
Tasarımı sarayın baş mimarı Garabet Balyan’a ait olan,
19. Yüzyıl Osmanlı mimarisinin batılı unsurlarla karıştırılarak uygulandığı,
Cami ve hünkar mahfili olarak iki bölümden meydana gelen,
Kare planlı, yüksek kitle olan cami, 
Dikdörtgen planlı ve daha alçak bir kitle olan hünkar mahfili, 
Üç bölümlü bir plan şemasına sahip olan camii,
Kuzey cephesinin ortasında giriş bölümü, sağ ve solunda yer alan 
İkişer katlı hünkar bölümü ve harim bölümünden ibaret olan,
Kuzey cephenin sağ ve solunda dikdörtgen biçimindeki Hünkar Kasrı,
Mahfilin girişleri ise son cemaat yerindeki merdivenlerden ve  
Deniz tarafındaki iki özel geçitten sağlanan, 
Dolmabahçe Sarayı’na bakan doğu girişi padişaha ait olan,
Çift kollu merdivenle hünkar katına çıkılan,
Bu katta, harime bakan açık bir hünkar locası ve bir takım odalar bulunan,
Kuzey cephedeki camiye giriş bölümü, iki mekandan oluşan,
İlki kapalı olan son cemaat yeri, ikinci mekansa iki kolondan sonra harime açılan, önünde ahşap korkulukları olan müezzin odası,
Caminin kitabesi celi-sülüs hat ile yazılmış dört beyitten oluşmakla birlikte kitabe Batı tarzında akant yaprakları ile süslenerek tepelik kısmının 
ortasında Abdülmecit’in tuğrası yer alan,
Barok, rokoko ve ampir tarzındaki süsleme özelliklerinin geleneksel
Osmanlı motiflerinin ve bezeme anlayışının yerini almaya başlaması görülen,
Dolmabahçe Camii ait olduğu dönemin genel yaklaşımını ve sanat zevkini bütünüyle yansıtan tipik bir örnek 
Deniz kenarında bir avlunun ortasında konumlandırılan cami,
Kubbe ile örtülü olup kubbeye geçiş elemanı pandantif olan,
Dört yönden kemerler ile taşınan Kubbe ve aydınlığın yuvarlak kemerli pencerelerle sağlandığı görülen, taş ve mermerden inşa edilen cami,
Küçük bir saray görünümünde olan caminin üç kapısı bulunan,
Sütunlu giriş bölümünün olduğu kapılardan girip iki yanındaki 
Merdivenlerden üst kata odalara çıkılan ve buradan mahfillere geçilen,
İnce uzun formları, yivli görüntüleri olan kasrın iki köşesinde yükselen minareler
Caminin içi yaldız, yağlı boya kalem işleri ile batı tarzında süslenen,
Mihrap ve minberde geleneksel tarzdan uzaklaşarak barok bezemelerin görüldüğü cami 1948 ve 1961 yılları arasında  Hünkar Kasrı ile birlikte Deniz Müzesi olarak kullanılan müzenin yeni binaya taşınması ile tekrar ibadete açılan 1966 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen,
Hem konum hem de mimari özellikleri açısından dünyanın en güzel cami, Boğaziçi’nin en gizemli noktasındaki ince minarelerinden yükselen ezan seslerinin dalgalara karıştığı Bezm-i Alem Valide Sultan Camii.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.