Mafya terör uyuşturucu ve ABD

Ne alakası diyen birçok arkadaşım olacaktır. Biliyorum. Ama ne benim iddialarım ne bir başkasının itirazı ne olanları nede gerçekleri değiştirmeye yetmeyecektir. Ben işin sadece görünen yüzünü aktarayım. Sırça aynaların arkasına, parlak ışıkların gölgesine bırakılmış hakikatlerin. Tarih ABD için çok yenidir. 1650 li yıllardan sonra yerleşime açılmış Kızılderililerin tabiri ile soluk yüzler Avrupa dan kaçarak karınlarını […]

Yayınlama: 31.01.2018
A+
A-

Ne alakası diyen birçok arkadaşım olacaktır. Biliyorum. Ama ne benim iddialarım ne bir başkasının itirazı ne olanları nede gerçekleri değiştirmeye yetmeyecektir. Ben işin sadece görünen yüzünü aktarayım. Sırça aynaların arkasına, parlak ışıkların gölgesine bırakılmış hakikatlerin.

Tarih ABD için çok yenidir. 1650 li yıllardan sonra yerleşime açılmış Kızılderililerin tabiri ile soluk yüzler Avrupa dan kaçarak karınlarını doyurmaya bu yeni kıtaya gelmişlerdir. Gelenlerin ilk karşılaştıkları gerçek çetelerdir. Üç büyük liman Boston, Luissiana ve New York Almanya’dan İsveç’ten İrlanda ve İskoçya’dan İspanya ve Fransa’dan İtalya’dan gelenlerin oluşturdukları yöresel çeteler. Ve ayrıca Yahudiler.

Bu çetelerin savaşları katliamlara kadar süregelen acımasız infazlar ve küçük ticaretlerle devam etti. Kapitaller büyüdükçe çetelerin konumu değişti. Fakirlerin katılmaktan başka yaşam şansının olmadığı bir hayat hüküm sürüyordu. Sonradan bu insanların kendilerine yaşam alanları bulmak için Kızılderililerin yerleşim bölgelerine akın etmesi ile yeni bir organizasyon olarak doğdu ABD silahlı kuvvetleri. 1789 yılına kadar İngilizlerin sömürgesinde kaldılar 1761 yılından itibaren bağımsızlık savaşları başladı. Kızılderililerin de yardımı ile bağımsızlıklarını kazandılar.

Bağımsızlıklarının karşılığında teşekkürleri ise Kızılderili katliamıydı. Sürekli yalanları ile aldattıkları Kızılderilileri kamplara topluyor ve köylerini basarak kadın çocuklarını öldürüyorlardı. Ellerinde bulunan altın ve mücevherleri alıyorlar derilerini kürklerini topluyorlardı. Ama Kızılderililerin soyunu kuruttular. Artık onlara ait altın madeni ve avcılık yapacak erkekleri kalmayınca da kölelik resmi olarak ABD topraklarında geniş çiftlik alanlarını işleten çiftlik sahiplerinin kapitalizmini başlattı.

1861 yılında başlayan iç savaş bu kapitalizmin göçmenliğe başkaldırısı şeklinde başladığını toprakların paylaşılmasını istemeyen güneylilerle kuzeylilerin savaşı izlemiştir. İşin aslında bu belki ismi konmamış bir mafya savaşıdır. Çiftçiler ve insan kaçakçıları köle tüccarlarının oluşturduğu bir çete ve bunların karını paylaşmaya kararlı kuzeyli göçmenler. Savaş her zamanki gibi yine kanlı sürdü. Ve kanlı bitti. Ama bitti..

1914 yılında başlayan dünya savaşına ABD katılmadı. Zaten ne katılacak askeri organizasyonu ne böyle bir politikayı yürütecek devletleri vardı Kendi iç sorunlarını aşabilecekleri bir vizyonları yoktu. Buna rağmen Woodrov Wilson Fransızlara silah satmayı başardı. Almanların bozguna uğrattığı yeni dünyanın efendisi Fransa ya İngilizlerden kurtuluşları esnasında yaptıkları yardımın karşılığını ödüyordu. Almanların silah taşıyan gemilerini batırması Fransa’ya asker yollamalarının sebebi oldu.

Her şey bu tarihten sonra başladı ABD için. 1920 yılında ABD de içki üretimi satışı ve içilmesi yasaklandı. 1922 yılında 5 civarında olan New York çetelerinin sayısı 1922 yılında tam 30 000 kadar oldu. İçki yasağı dev bir kara piyasayı canlandırdı Meksika ve Kanada dan kaçak içki getiriliyordu bu müthiş bir sektördü.

Dutch Shultz Lucky Luciano Al Capone gibi büyük gangsterler çıktı ortaya. Büyük paralar kazandılar ve ticaretlerinin önündeki her engeli gerek satın alarak gerek ortadan kaldırarak sürdürdüler. ABD’nin Fransa’ya sattığı silahlara mani olmasa Almanya’nın savaştığı bir savaşa girmeye niyetinin olmadığı gibi…

Kapitalizmin en büyük başarısı yasa dışı yollarla vergisiz bir kaç kişinin elinde ki finans gücü yetişmeyen içki yerine içki ve sigara fabrikalarının kurulmasına sebep oldu. ABD dev içki ve sigara fabrikalarının sahibi olmuştu. 1929 yılında Rooswelt içki yasağını kaldırmayı ve serbest bırakmayı konuştu.

ABD tarihinin en büyük krizini işte bu tarihten itibaren yaşamaya başladı. Büyük kriz 1929 başladı. Borsa çöktü ABD bir anda yerle bir oldu. Bütün bankalar battı yada halkın parasını alarak iflaslarını açıkladı. Mafya parasını yatırımdan çekmişti. Bankaları boşaltarak nakit varlıklarını korumaya aldılar. 1933 yılında içki yasağı kalktı. Mafya yeniden yatırıma döndü. Önünü gören para ve güç sahibi gangsterler artık paralarını daha kanuni işlere yatırmaya başladılar. Kamu oyununda tepkisini ortadan kaldırdılar. Ancak hala belirli grupların hakimiyet ve güç savaşları sürüyordu.

Tabi sürdürdüler varlıklarını. 1935 yıllarında Mayer Lenski çıktı ortaya Diğer gangasterler gibi zorbalık yapmıyor kumarhaneler çalıştırmıyor fuhuş sektörü ile ilgilenmeyen ama bütün hasımlarından daha güçlü biri. Mafya ilk kez kurumsal olarak Abd devleti ile uyuşturucu işine girdi. Luciano ailesi Lenski ile birlikte Devletin kontrolü ile uyuşturucu ticaretine başladı. Yasal kurumlar olmak içinde çeşitli yatırımlar yaptılar.

Bütün mesele ikinci dünya savaşından sonra anlaşıldı. Dünya savaşında askerlik yapanların büyük bölümü Asya’dan ve orta Amerika’dan uyuşturucuları askeri araçlarla getiriyor ve mafya eliyle bölgeye dağıtıyordu. Askerde ağrı kesici olarak kullanılan Morfin pazarda büyük gelişmelere sebep oldu. Artık Avrupa pazarı yepyeni bir potansiyel üretiyordu. 1950 li yıllarda askeri alandaki bütün başarıların altında uyuşturucu kaçakçılığı yatmaktadır. Bütün ABD askeri konvoyları askeri malzemenin yanı sıra uyuşturucu sevkiyatını da yapıyordu. Avrupalı bazı uyuşturucu kaçakçıları da sektörde iş bulmaya çalıştıysa da ABD ezici gücü ile bunları bastırdı. Bütün harici patronlar sadece dağıtımda durak oldu. Yada yöresel dağıtıcı.

Ama John Kenedy çıktı ortaya. ABD’nin askeri yayılmasını durdurmak gibi bir şeylerden bahsediyor mafyaya karşı çok sert açıklamalarda bulunuyordu. Domuzlar körfezi Küba’ya belki yeni bir kimlik kazandırmıştı ama aslında Mafyanın Küba’da yaptığı bütün yatırımları da bitirmişti. Las Vegas devlet eliyle mafyaya veriliyordu. Dev yatırımların yapıldığı Las Vegas dev bir kumarhaneler şehri oldu.

Ama ABD mafyanın işlerini bozdu. 22 Kasım 1963 yılında JF Kenedy öldürüldü. Yerine başkan yardımcılığı görevini yürüten Johnson geçti. Johnson mafyanın üzerindeki devlet baskısını kaldırdı. Ve Vietnam savaşını başlatarak mafyanın yatırımlarını yaptığı silah sektörünün önünü açtı. Biz bu başkanı 1964yılında Kıbrıs çıkarması yapmak için hazırlandığımızda Yunanistan’ın tarafını tutarak ABD temsilciler meclisinin onayı olmadan gemi ve silahlarımızı kullanamazsınız diye İsmet İnönü’ye mektup gönderen başkan olarak biliriz. Tarihe adı meşhur Johnson mektubu olarak geçmiştir.

Johnson bütün bu oyunların köşe başını tutarken Mayer Levski büyük hamleyi hazırlamakla meşguldü. Seçimde JF Kenedi ye az bir oy farkı ile kaybeden Nikson Levski’nin avukatlığını yaparken ABD başkanlık seçimlerine hazırlanıyordu. 1969 yılında seçimi kazandı ve mafya artık ABD devletinin başkanlığını da üstlenmiş oldu.

Yazdıklarımın hepsini araştırırsanız bulursunuz. Hiçbir satırında kendi fikirlerimi yazmıyorum. Sadece olduğu gibi olayları aktarıyorum. Ne öngörü nede analizler yaparak çıkarımlarda bulunuyorum. Bazı arkadaşlar okuduktan sonra amma komplo teorisi diyecek ya ben sadece yazıyorum ne teorim var ne öngörüm olanları kronolojik sıralama ile aktarıyorum. Nikson ve Vietnam savaşı neredeyse özdeşleşir. Halbuki Johnson döneminde başlamıştır savaş. Ama Nikson savaşı gerçekten savaş yaptı. Dev silah ticareti ve inanılmaz bir uyuşturucu trafiği aldı başını gitti. Bütün dünyada yeni akımlar çıkıyor uyuşturucu her şekilde yeni ve potansiyel müşterilere ulaştırılıyordu.

Yeni pazarlar yeni ortaklar yeni güzergahlar. Dünyada artık tek mafya vardı. ABD. Ne kadar garip olsa da ABD mafyanın devletleştiği tek devlettir. Ve dünyada kendine rakip bırakmamıştır. Anlaşmalı ortakları vardır. Abla kimse onun izni olmadan uyuşturucu pazarında söz ve pay sahibi olamaz. Bu yeni dünya düzeninin ta kendisidir. Takip eden olaylar serisini de yazayım. Guatemala, Panama, Filistin, Kolombiya, Meksika Panama devletler yıkıldı hükümetler yıkıldı hepsi istenen ortama geldi. Irak ve Afganistan uyuşturucu trafiğini belirleyen güzergah artık kontrol altındaydı.

Trilyon dolarlık bir piyasa. Rakamları belirleyen ABD kazandığı paraları insanlık için harcamıyordu ya. Dev araştırma şirketleri yeni biyolojik ve kimyasal silahlar üretiyor yeni bombalar, yeni patlayıcılar üretiyor çıkardığı kargaşa ve savaşlara bu silahları satıyor ve daha çok paralar kazanıyordu. Yasal olarak açıkladığı 10 trilyon dolarlık resmi cirosunun üç katı gayri resmi, gayri meşru cirosu olan bir devletten bahsediyoruz. Bu gün değil 1920 yılından beri mafya 1935 yılından itibaren kurumsal mafya olan bir devletten bahsediyoruz. Mafya için savaşmak pahalı hale gelince yada mafyanın en büyük müşterisi olan ABD biraz sıkılırsa bu sefer ortaya yeni piyonlar sürmenin zamanı gelmişti. 1970 yılından sonra bütün terör eylemlerinin sorumlusu olan bir devletten bahsediyoruz.

Soğuk savaş yıllarında yapılan çalışmaların güvenlik ve sosyolojik bir açıklaması mutlaka vardır. Ancak mafya yeni bir gerçekle yüz yüze gelmişti. Vietnam savaşı pahalıya mal olmuştu. ABD bu savaşa artık doğrudan girmemeye karar verdi. Çin benzeri bir yolu tercih etmeye karar verdi. Planlanan güzergahlarda sorun çıktığında orada mutlaka birileri satın alınıyor ve onlarla yeni bir yapılanma oluşturuluyor kaos ve terör iç içe başlıyor. Bütün bu güzergahın üzerinde bulunan ülkeler mutlaka bu beladan nasibini alıyor.

Irak bu yolun üzerindeki handikaplardan biriydi. Gereken yapıldı. İsrail’in güvenliği ve uyuşturucu trafiğinin güzergahı üzerinde diken bozuk yol istemiyor mafya. İran bu sevkiyata büyük engel arz ediyor. Türkiye bir türlü istenen yola gelmiyor. Bu ülkeler senelerdir beladan ve terörden başını kurtaramıyor. Ha sanmayın ki yalnız bu ülkeler Terör örgütlerine bakalım. Dünya çapında kilere bakalım hangisine bakarsak bakalım ABD’nin ilişkisi olmayan kuruluşunda yada yaşamasında ABD’nin payının bulunmadığı örgüt yok veya yaşamamıştır. Bunlardan sadece Kızıl Tugaylar Filistin kurtuluş örgütü ABD ile işbirliği yapmadı biri yok oldu biride sonunda istenen yola geldi.

Terör örgütlerinin devletler kuracak ve devletlerle savaşacak boyutlara gelmesi sizce tesadüf mü… ABD davranışlarını tekrar ediyor bu AB’nin memetik dili. Bu gün New York Times muhabiri yazısında ABD devletinin ve askerinin kendisini bir tankın önünde patlatan canlı bomba ile iş birliği yapması kadar utanç verici bir durumda göremezdim diye yazıyor. Bu gün bırakın Türkiye ve kuzey Suriye’yi dünyanın neresinde bir terör örgütü varsa arkasında kesinlikle ABD vardır. Belirli ülkelerin zafiyetlerini kullanarak yada satın alarak yada gerekli engelleri ortadan kaldırarak bu örgütleri yapılandırıyor kullanıyor ve onlara silahlar satıyor parasal ve mühimmat desteği veriyor Tamir gerillaları Kolombiya’da ki uyuşturucu kartelleri aklıma gelmeyen bütün ayrılıkçı örgütler. Ne kadar beklerseniz bekleyin zamanın sonunda mutlaka ABD nin ilişkisini bulacaksınız.

Mafya ve gangsterlerin devletleştiği bir devletten devlet etiği beklemek kadar ahmakça bir algının hakim olmasını ise bu konuda ne kadar başarılı oldukları şeklinde yorumluyorum…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.