Su Gibi Azîz..!

Çukurova’yla tanıştınız mı bilmem. Adana ovasının Misis tepeleriyle birbirinden ayrılan iki kesiminden, güneyde kalan bölgedir. Fakat Akdeniz sınırları içinde kıyı boyunca yer alan bütün her yer Çukurova diye anılır ve genel itibariyle bölgenin iklim özelliğini taşır… Yaz mevsimleri aşırı sıcak ve kurak geçer. Hakikaten müthiş yakıcı bir sıcak, öyle ki nefesiniz kesilir. Mersin’ de ikamet […]

Yayınlama: 24.07.2023
A+
A-

Çukurova’yla tanıştınız mı bilmem. Adana ovasının Misis tepeleriyle birbirinden ayrılan iki kesiminden, güneyde kalan bölgedir. Fakat Akdeniz sınırları içinde kıyı boyunca yer alan bütün her yer Çukurova diye anılır ve genel itibariyle bölgenin iklim özelliğini taşır… Yaz mevsimleri aşırı sıcak ve kurak geçer. Hakikaten müthiş yakıcı bir sıcak, öyle ki nefesiniz kesilir.

Mersin’ de ikamet ettiğimiz yıllardı. Allah uzun ömürler versin. Bir gün babacığım kan-ter içinde girdi içeri. Siğim siğim terlemişti. Balkona çıkıp attı kendini sandalyeye. Kaldırdı başını ve yukarı doğru boşluğa bakıp ” Hani şu dağlardan çağlayarak gelir, buuuz gibi akar ya. Bir esinti olsa da serinlesem”  dedi ve ardından ” Şimdi hangi prenses babasının kurumuş damaklarını şenlendirecek?”

Evde iki kız kardeşim ve ben hepimiz birden mutfağa koştuk bu övgüsünün muhatabı olabilmek için. Şu nezâkete, şu inceliğe bakar mısınız. O arzuya münhasır, nasıl bir talepti öyle.

Tabi kuruyan damakları şenlendiremesem de çok yaygın ve bilinen bir söz olmasına rağmen, babacığımın yıllarca ruhumda yer bulan duâsı nasîb olmuştu.

“Su gibi azîz olasın’ ız.” Hepimize gelmişti.

Su ve azîz olmak..!

Nereden mi geldim bu konuya? Dün sabah oğlum ile kahve muhabbetinde, kahve ve dostu su mevzusu vardı.

“İnsan bu; su misali kıvrım kıvrım akar ya…” demiş şair derken, hani yeni tabiriyle dejavu oldum diyebilirim.

Evet, şairin de vurguladığı gibi su çok azîz bir nimet. İnsan gibi üstün bir varlığın ömür serüvenine benzeterek kıvrım kıvrım akan suyun azizliğine vurgu yapmış. Yeryüzündeki varlığı ile net, bulunduğu yatağın içinde duruşu ile kararlı, ya hoyrat ya durgun, evrendeki canlı cansız tüm varlıklara sunduğu katkısı ile elzem; saflığın, duruluğun, temizliğin timsali…

Ve hemen arkasından hangi atam söylemiş bilmem ama “su akar yolunu bulur.” sözünü yâd ediyorum. Ne istediğini bilen kararlı insanın azmi, akıp giden ve yolundan taviz vermeyen suyun kararlılığı ile bağdaşmış.

Sonra hani güzeli görünce o güzellikteki ince detaylara vurgu yapmak için ya da natürel bir objeyi tasvir etmek istediğimizde ” su gibi” deyimini kullanırız ya. Şeffaflığın belki de tek örneğidir su…

Kuruyan toprağa, süzülen bitkiye, azalarak yatağında eksilen birikintiye; emeğini, geleceğini, umudunu bağlamış çiftçiye, yokluğunda cansız kalacak olan insana ve hayvana bulutlardan süzülerek yağmur olur, şifâ olur akar su…

Canlı yavrusu ana rahminde tanışır su ile… Onun içinde can bulur, büyür ve tüm uzuvlarına kavuşur.

Gereğinden az miktarı hareketi kısıtlar, hayatı durdurur.

Bir çoğumuzun bildiği gibi su; iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşan, şeffaf, tatsız ve renksiz; kimyasal yapısı çok basit fakat olağanüstü etkilere sahip bir bileşiktir.

Az da olsa bilmî cihetiyle, vücudumuzdaki tüm hücrelere ve beynimize gerekli olan oksijen için besinleri su taşır. Vücudun mineralleri, vitaminleri, amino asitleri, glikozu ve diğer maddeleri emmesini ve özümlemesini yine su sağlar. Toksinleri ve atığı temizleyen de sudur. Ayrıca eklemler ve kaslar için bir yağlayıcı görevi görür ve vücut ısısını düzenlemeye yardımcı olur.

Su aktığı yere nüfuz eder; çözeltici özelliği ile var olan pislikleri çözer, içine alır ve akar gider. Üç ayrı hale bürünen her hali ile ehemmiyettir. Akışkan bir sıvı iken temizler, doyurur. Birleşik tanecikleri ile katı halde iken buz olur, ferahlatır, harareti alır. Birbirinden uzak mesafede, tanecikli bir yapıda gaz iken buhar olur ısıtır. Gittiği yerde kaybolmaz; yükselen buhar hali dayandığı yüzeyde yoğunlaşır, damlacık halinde tertemiz bir şekilde geldiği yere, yani semaya döner, tekrar yerini alır ve aslına rücu eder.

Allâh’u Teâlâ’nın kendine verdiği görevi tavaf eder gibi döne döne yerine getirir. Tertemiz bir şekilde tekrar yere iner, can olur, yeryüzünü temizler, insanı arındırır ve deveranına devam eder gider.

İşte bu hesaplı döngünün içinde gizlidir suyun sırrı…

İnsan vücudu suyu depolayamaz. Her gün sürekli olarak nefes alıp vererek, terleyerek,  idrar ve dışkı yolu ile su kaybediyoruz. Su, bir yetişkinin vücut ağırlığının ortalama % 60’ını, kemiklerin % 31’ini, akciğerin % 83’ünü oluşturuyor. Kayıp sıvıların zamanında doldurulması ve vücudumuzun doğru bir şekilde nemlendirilmesini sağlamak, sağlık için ve iyi işleyen bir vücut için gereklidir.

Yeryüzünde ilk yaşamın başladığı yerdir ve bizi çevreleyen tabiatın ve tüm varlıkların yaşam idâmesi için ikamesi olmayan çok değerli bir elementtir. Canlı hayata gelmeden evvel azlığı yada yokluğu ile bu denli etki eden suyun, canlı dünyaya geldiğinde ömrü boyunca onsuz asla yaşam bulamayacağındaki gizem ne büyük bir derinlik, ne kudretli bir hikmet ve nimeti hak olan bir ilimdir…

Suyun bolluğu halinde değeri tam bilinmezken, yokluğu halinde ölümle eş anlamlıdır. İnsan yaşamında hayati bir önemdedir evet, ama sadece yaşam için gerekli bir nesne değil, aslında hayatın ta kendisidir.

İnsan düşününce anlıyor, “su gibi aziz olasın”.

Su gibi azîz olmak..! Olağanüstü güzellikte bir teşekkür ve duâ: Su gibi tertemiz olasın. Maddi-manevi kirlerden uzak olasın.

Su gibi azîz…

Başkalarını temizleyesin, bulunduğun yerlere can olasın, zulmü, kötülükleri gideresin, insanların kederlerini ve sıkıntılarını yıkayasın…

Su gibi azîz…

Ve sen; yine Allah’ın yaratmış olduğu en güzel hâl üzere, O’nun halifesi olarak hizmetine devam edesin.

Su gibi azîz…

Vel- hâsıl demem o ki..! İnanan her insan suyu çok iyi tanımalı ve gerçekten gereği gibi kullanmalı. Bir ummanda bile olsa israf etmeden ve onu kirletmeden korumalı. Bunları yapmak ibadet; yapmamak ise suya ihtiyaç duyan canlı-cansız bütün varlıkların hakkına girmiş olduğu gibi büyük bir vebaldir.

Nitekim Cenâb-ı Allah, İnsan Suresi 2. Âyet-i Kerîme’sinde “Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.” buyuruyor. Umuyorum ki bu sırra muhatap olanlar zümresine dahil olur ve mayası su ile harmanlanmış yaradılmışlar olarak varlığımızın eşsiz mahiyeti olan suyun değer ve anlamını idrak edenlerden oluruz diye sona yaklaşırken, suyun ele alınış aşaması ciddî araştırma ve derin bir ilim gerektirdiğini de belirtmek isterim.

Hâsılı bu hamur daha çok su kaldırır…

Su gibi azîz bir ömür temennisiyle…

Sevgiler.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.