Zorbalık!

Bu ay biraz ciddi bir konuya değinmek istiyorum. Bu yüzden de yazım biraz uzun olacak. Günümüzde daha çok mobbing kelimesi ile anılan zorbalık kavramını açmak istiyorum. Aslında bu konuyu açmak istememin nedenleri var. İki hafta önce bir öneri üzerine; daha öncesinde de gözüme kestirmiş olduğum “Ölmek için 13 sebep” adlı diziyi izledim ve bu dizi […]

Yayınlama: 02.04.2019
A+
A-

Bu ay biraz ciddi bir konuya değinmek istiyorum. Bu yüzden de yazım biraz uzun olacak. Günümüzde daha çok mobbing kelimesi ile anılan zorbalık kavramını açmak istiyorum.

Aslında bu konuyu açmak istememin nedenleri var. İki hafta önce bir öneri üzerine; daha öncesinde de gözüme kestirmiş olduğum “Ölmek için 13 sebep” adlı diziyi izledim ve bu dizi bende kötü anıları canlandırdı.

Dizinin konusu kısaca şöyle: Hannah adlı bir genç kız, okulunda yaşadığı zorbalıklardan ötürü intihar eder ve ardında kasetler bırakır. Bu kasetlerde, intiharına neden olan kişileri ifşa eder. 

Dizinin başında, depresyondan muzdarip olan veya intihar düşüncelerine sahip olan insanları izlememe veya bir yetişkinle izleme konusunda uyarıyorlar. Okullardaki zorbalıklar aslında gerçekten de çok ciddidir ve ne yazık ki, bu durumu çoğu ebeveyn fark edemiyor. “Çocuklar acımasız olabiliyor” cümlesi benim için hep geçiştirme cümlesi olmuştur. Aslında ilk defa, yaşadıklarımı detaylı bir şekilde paylaşmak istiyorum.

7 yaşımda babamın tayini nedeniyle gittiğim Almanya’da yaşadıklarımı paylaşmak istedim. Gider gitmez bir okula yazılmıştım ve tek kelime almanca bilmiyordum. Bu nedenle de ikinci sınıfı tekrarlama kararı aldım ve özel derslerle zorlu bir döneme girdim. İlk dönemim Frankfurt’ta geçti ve aslında idare ederdi. ilkokul döneminde birkaç arkadaş edinmiştim ve bana sataşan bir iki çocuk pek de dokunmuyordu. Yine de Türkiye’yi çok özlediğim ve dil sıkıntısı yaşadığım için okuldan ağlayarak kaçtığım günler epey fazlaydı.

Beşinci sınıfın sonunda Münih’e taşındık. Burada biraz zorlanmaya başladım;çünkü eğitim sistemleri biraz zordu ama beni asıl zorlayan öğretmenler oldu. En büyük zorluğu Almanca öğretmeni yaşattı bana. Zaten Almanlar’a ayrı ders, yabancılara ayrı Almanca dersi vermeleri ırkçılığın net bir göstergesiydi ama üstüne üstün bir de benden nefret eden bir kadınla uğraşmak daha da zorlayıcıydı. Öğretmen, babama açık açık beni sınıfta bırakmak istediğini; çünkü beni sevmediğini söylemişti ama daha utanç verici bir durum vardı. Bu kadın, babama benim için özel bir okul bulduğunu söylemiş ve beni zeka gerililerin okuduğu bir okula göndermelerini önermişti. Sırf Türküm diye!

Aradan zaman geçti ve Berlin’e tayinimiz çıktı ve hayatımın en kötü dönemi başladı. Eyalet farkından dolayı, 6. sınıf önceki eyaletlerde ortaokul/lise seviyesindeyken, Berlin’de ilkokul oluyordu. Bu gerileme beni depresif yapmıştı ama asıl kötü olaylar henüz başlamamıştı. Almanca dersinde, çok iyi olmama rağmen hep kötü gibi gösterdiler.

Sınıftaki çocuklar beni dışlamaya ve bana kötü lakaplar takmaya başladı. Aslında Münih’te de lakap takmışlardı ama orada birkaç arkadaş edinmiş olduğum için pek takılmıyordum. Yaşım da ilerlemeye başladığı için bazı şeyler ağır gelmeye başlamıştı. Öyle ya da böyle, bu okulu da geçtim ve lise için yeni okuluma gittim. Zorbalığın ne olduğunu burada öğrenmeye başladım. 

Daha ilk günden benden nefret ettiler. Sessiz ve kendi halinde bir çocuk olmama rağmen, hep bana sataştılar. Aslında evde hiperaktiftim ama okula gidince tüm özgüvenim gidiyordu. Çelme taktılar, saçımı çektiler, burnumu kırmaya çalıştışlar, aşağıladılar, bana tükürdüler, yine aşağıladılar, kurmuş olduğum voleybol takımından attılar, yıllık fotoğrafımı bir iç çamaşırı mankenine monte edip alay ettiler ama en kötüsü neydi biliyor musunuz? En kötüsü öğretmenlerdi. Hiçbir şey yapmayan öğretmenler. 

Beni kompozisyondan inatla bırakan biri vardı. Ayrıca, bana saçma sapan, ırkçı sorular soran bir tarih öğretmeni de vardı.  Sonra, başka bir dersin öğretmeni bizi bir yarışmaya soktu ve ben bu yarışmada bilim-kurgu ikincilik ödülünü kazandım. Okula bir ödül kazandırdım, herkes bunu öğrendi ama sınıf öğretmenim bunu asla kabul etmedi ve beni sınıfın en iyilerinden biri olmama rağmen Almanca notumu hep kırık verdi. Öğretmenlerin görevi çok önemlidir. 

Bir örnek vermek istiyorum: Sınıfımızda, yetimhanede kalan bir çocuk vardı. Notları kötü gidiyordu; çünkü psikolojisi iyi değildi. Öğretmenler, o çocuğa sahip çıkacağına “Senden hiçbir şey olmaz. Çöp bile toplayamazsın!” diye aşağıladılar. Sonra o çocuk okulu bıraktı. O çocuğa ne oldu bilmiyorum ama annesi ve babası olmayan bir çocuğa böyle bir cümle kurmak yerine, ona sahip çıksalardı belki de her şey değişirdi.

Elbette sevdiğim öğretmenler de vardı. Bunlardan biri; tahmin edersiniz ki, beni yarışmaya sokan hocamdı. Bir diğeri ise tiyatro hocasıydı. Kadın bana o kadar çok inanmıştı ki, herkes şiir okurken, koca okulun önünde  beni sürpriz oyuncu olarak kullanıp o şiirin devamını rap olarak söyletti. (sözleri hala aklımdadır) Bu da, bir prova sırasında şiiri farklı okumak isterken, kadının hoşuna gitmesinden kaynaklıydı. 

Edgar Allen Poe’nin tek kişilik hikayesi “Kızıl ölümün Maskesi”ni 40 kişilik oyuna çevirdiğimizde bana kefen satıcısı ve dansçı rolünü, devam oyununda da başrolü vermişti ama o sene hastalanınca, oyun iptal olmuştu. Yine de özgüvenim için iyi bir şeydi; çünkü zorbalıklardan dolayı kendime zarar verme fikri o dönem hep aklımdaydı. 

Eve geliyordum mutsuzdum, okula gidiyordum, mutsuzdum, memleketimi özlüyordum, gidemediğim için çok mutsuzdum ve sonunda bir tatil esnasında duygusal çöküşümü yaşayıp patladım. Bu patlama öncesi hiç bitmeyecek gibiydi. Evime gelen ırkçı telefonlar, spor esnasında eşyalarımın saklanması ve beni ağlatmaları bitmeyen bir kabus gibiydi.  Tüm bu olaylar yaşanırken, hep yalnızdım. Popülerlik uğruna beni bırakıp giden insanlar yüzünden hep yalnız kalmıştım. Neyse ki her zaman iyiyi ve kötüyü ayırt edebiliyordum ve kötülerden hep uzak durdum. 

Son patlamamın ardından Türkiye’ye dönmek için deli gibi çalıştım ve nihayet Üniversiteyi kazanıp, kesin dönüş yaptım. Dizinin beni etkilemiş olması da bu sebeptendir. O karakterin neler yaşadığını çok iyi anlıyorum ama sorun bu değil. Sorun, herkesin bu zorlukların farkında olabilmesi. 

Haberlerde son zamanlarda hep rastladığımız bir şey var aslında. Bir erkek için, gencecik bir kıza tekme tokat girişip bir de bunu videoya çeken zorbalar var. Okullarda bu tür olaylar hep yaşanıyor ama çözümü var mı? Spoiler vermek istemiyorum, bu nedenle diziyi izlemenizi tavsiye ediyorum. Okullarda neler olduğunu. Çocukların ne yaşadığını bilemezsiniz. Ne kadar iyi bir ebeveyn olursanız olun, bazen anlayamazsınız. 

Ben o krizi geçirdiğimde herkes çok şaşırmıştı. Çocuklar korkabilir, içine atabilir. Sadece sevgili olup olmadığını değil, her şeyin yolunda olup olmadığını da sormak lazım. Yargılamadan; sabırla, eleştirmeden, onlara güven vermek lazım. Benim durumumda maalesef şikayetlerimiz boşa gitti; çünkü biz yabancıydık. O cehennemden kurtulduğum için çok mutluyum ama şunu da vurgulamak isterim: Aklımdan her ne kadar kötü şeyler geçmiş olursa olsun, bir şey yapmaktan hep korktum; çünkü yaşamayı seviyordum ve hayallerimi gerçekleştirmem gerekiyordu. Hayallerime tutunarak ayakta kaldım ve başardım. Yazar oldum. O ırkçı öğretmenlere rağmen. Güzel bir ailem var. Bana çirkin, hatta ucube demiş olmalarına rağmen. Kendimi ne zaman kötü hissetsem hep hayallerimi düşünürüm ve yeniden ayağa kalkarım. Benim için çok önemli olan bir şey daha vardı: Tiyatro. Üniversiteye hazırlandığım dönemde Tiyatrom’da aldığım eğitim beni kendime getirdi. 

Maalesef mobbing, günümüzde çok daha geniş bir alana yayılmış durumda. Mobbing, iş yerlerinde ve özellikle de internette korkunç sayılara ulaştı. İnsanlar, mutsuzluklarını başkalarından çıkartmamalılar. Bu konuyla ilgili yaşadığınız sıkıntılar varsa, lütfen sessiz kalmayın. Sessizlik bir çözüm değildir ve kimse zorbalığı hak etmez! Ve unutmayın! Her kötülüğün bir sonu vardır. Ben o cehennemden kurtuldum. İnanın, siz de kurtulacaksınız! 

Ülkemizdeki Sosyal  Destek Hattı: 183 

Bir profesyonel olmasam da; bu olayları yaşamış biri olarak, bu konu hakkında elimden gelen desteği vermek isterim.Ayrıca bahsetmiş olduğum dizinin verdiği sayfadan da bulunduğunuz ülkenin destek hatlarını öğrenebilirsiniz. 

https://13reasonswhy.info/

Unutmayın, yalnız değilsiniz!

Yazarın Son Yazıları
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.