Hayatımızın Ressamı Olmak

Bir süredir meditasyonla uğraşmamın bana sağladığı en büyük şey: “Sakinlik” oldu. Aslında beni tanıyanlar zaten öyle olduğumu düşünüyor olabilirler ama maalesef ki aile mirası olan bir öfke kontrolü sorunum vardı. Malum çocuklar neyi görerek büyürlerse hayata karşı tepkileri de aynı şekilde oluyor. Artık sorunları daha sakince karşılıyor ve çözebiliyorum. Bunu yapabildiğim için de gerçekten çok […]

Yayınlama: 13.01.2019
A+
A-

Bir süredir meditasyonla uğraşmamın bana sağladığı en büyük şey: “Sakinlik” oldu. Aslında beni tanıyanlar zaten öyle olduğumu düşünüyor olabilirler ama maalesef ki aile mirası olan bir öfke kontrolü sorunum vardı. Malum çocuklar neyi görerek büyürlerse hayata karşı tepkileri de aynı şekilde oluyor. Artık sorunları daha sakince karşılıyor ve çözebiliyorum. Bunu yapabildiğim için de gerçekten çok mutluyum. Sanırım yaşadığım hayatın kurbanı olduğum düşüncesinden uzaklaşıp hayatımın ressamı olmaya karar verdiğim bir dönemdeyim artık!

Hayatın kurbanı olmak derken neyi mi kast ediyorum? Tabii ki hayatımın sevmediğim yanlarını kabullenmekten bahsediyorum. Bu kabulleniş aslında zamanla kendini, acımaya, güçsüz hissetmeye ve garip bir teslim oluşa bırakıyor. Siz istemeseniz de o sevmediğiniz şeyler hayatınızda sevilir olmaya doğru yol alıp çoğalıyorlar gün be gün.

Yıllarca: “İnsan istediği fotoğrafların içinde olamıyor her zaman!” diye bir tabir kullandım. Bunun bir kabulleniş olduğunu aslında daha yeni anladım. Neden hayatımın ressamı olamayayım ki?             Güzel çizemesem de sevdiğim kelimelerle, renklerle süsleyebilirim o resmi! Benim hayatım bu ve tabii ki benim kontrolümde olacak. Önemli olan kurban rolünden çıkmaya razı olmak ve kalemi eline almak bir şekilde!  

Ondan sonra da kendine dürüst olmak gerekiyor: Ben ne istiyorum? Kalemim bunu yazıyor/çiziyor ama bu gerçekten benim istediğim şey mi? En çok yalanı kendimize söylüyoruz biz:

“Evet, evet doğru olanı yaptım!”, “Bana da bu yakışırdı!”, “Elimden başka bir şey gelmezdi ki!

Hepsi yalan! Biz aslında hep başkalarının bizler üzerindeki beklentilerini doyurmaya çalışıyoruz.     Hayat akıp gidiyor. Yani o benim hayatım dediğiniz şey akıp gidiyor. O yüzden insanları belli kalıplara sokmaya çalışmaktan da vaz geçmeliyiz. Hepimiz her rolü oynayabiliriz hayatta ama bu roller bizden beklenildiği için değil, bizi oraya sürükledikleri için değil, bizim istediğimiz hayatın ta kendisi için bizim olmalı! Severek yaşamalıyız onları… Hatta mümkünse OYNAMAMALIYIZ!

 

Kurban rolünü kabullenmek aslında kolaya kaçmak! Lütfen bu satırları okuduktan sonra kendinize dürüst olup düşünün. En son ne zaman kendiniz için bir şey yaptınız? Hangi fotoğrafın içinde olmak istiyorsanız orda olun! Ama lütfen bir ömür neden orada olamayacağınıza dair bahaneler üretmeyin.

Hadi! Çoktan geç kaldığımız hayatlarımızın ressamı olalım ve hiç pişman olmayalım…

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.