Yeni sezon yeni hayal kırıklıkları

Türkiye Süper Ligi yeni sezonu açalı 4 hafta tamamlandı. Bu dört hafta boyunca büyük takım taraftarları transfer döneminin son dakikalarına kadar heyecanla yeni transferleri bekleyerek kendilerini avuttu durdu.   Sezon öncesi dönemde Galatasaray harici kimse keyif çatamadı. Bunun nedeni ise Fenerbahçe’nin gelenekselleşen Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elenmiş olması ve yine Galatasaray’ın Şampiyonlar ligi gruplarına ön […]

Yayınlama: 03.09.2018
A+
A-

Türkiye Süper Ligi yeni sezonu açalı 4 hafta tamamlandı. Bu dört hafta boyunca büyük takım taraftarları transfer döneminin son dakikalarına kadar heyecanla yeni transferleri bekleyerek kendilerini avuttu durdu.

 

Sezon öncesi dönemde Galatasaray harici kimse keyif çatamadı. Bunun nedeni ise Fenerbahçe’nin gelenekselleşen Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elenmiş olması ve yine Galatasaray’ın Şampiyonlar ligi gruplarına ön eleme oynamadan ekstra para ile girmiş olması diyebiliriz. Tahminimce Galatasaray taraftarı her şampiyon olduğu sezon ikinciliğin Fenerbahçe’de kalmasına mutlu oluyordur.

 

Yine de Galatasaray taraftarı açısından hayal kırıklıkları Gomis’in gitmesiyle beraber transfer dönemini santrafor almadan kapatmış olması diyebiliriz. Her ne kadar 3’te 3 yaparak başlasa da Alanyaspor karşısında 6-0 gibi bir skorla kazansa da defans hattı çok yavaş ve boşluklar veriyor. Bunu da Trabzonspor karşısında alınan 4-0lık mağlubiyet bize kanıtladı.

Ayrıca Eren Derdiyok tarzı bir futbolcu ile maça çıkıyorsanız ortalarınızı sadece kanat bekleriniz değil, kanat oyuncularınızın da doğru ayakla yapması gerekir. Nedense Galatasaray kaç sezondu aynı yanlışa takılıp onu sürdürmeyi kendine misyon edinmiş. Bu tarz bir forvete sahip takım sol kanatta sol ayaklı futbolcu, sağ kanatta sağ ayaklı bir futbolcu ile oynamalıdır ki forvetiniz gole yakın olsun.

Ama Galatasaray’da Eren Derdiyok’un şu ana kadarki izlediğimiz misyonu defans veya kaleciden gelen hava toplarını arkadaşlarına servis etmesi olarak gözümüze çarpıyor. Bana göre Galatasaray’da oynamayı hak eden bir futbolcu ama bu tarz bir atak anlayışına sahip hiçbir takımda istenileni veremez. Şampiyonlar liginde olası en iyi kurayı çekmiş olsalar da taraftarlarda derin bir “akılda cevapsız sorular” hissedilmekte.

 

Fenerbahçe yeni sezona; yeni yönetim, yeni teknik ekip ve 11 takviye futbolcu ile girdi. Bir kısmı sezon başladıktan sonra takıma eklendi. Böyle olunca da hazırlık daha çok takıma adapte olmak ve kadrodaki yerleri belirlemeye çalışmakla geçiyor. Haliyle Şampiyonlar ligi ön elemesinde Benfica’ya eleniliyor ve yine Avrupa ligine prangalanmış bir Fenerbahçe’ye takılı kalıyoruz. Lig başladığında da Bursaspor karşısında alınan galibiyete taraftar biraz ümitlenir gibi olsa da ardından 3 maç boyunca gelen mağlubiyet serisi takımın hala sezon öncesindeki gibi Lige hazır olmadığını gösteriyor. Maç başı pas ortalaması bu kadar yüksekken alınan sonuçlar, pasların çoğunun ne kadar boş olduğunu ve tam olarak bir hücum taktiğinin oturmadığını gün yüzüne seriyor. 

Bana göre Fenerbahçe şu an için son model araba gibi. 0 kokusu üzerinde ama motoru açmak için biraz zaman ve çabaya ihtiyaç duyuyor.

 

Beşiktaş orta sahası hala Şenol Hocanın istediği şeklini alamadı. Pepe ve Vida veya Pepe ve Medel ikilisi stoper noktasını tamamlıyor. Yeni kaleci transferi yapıldı ve beklentileri karşılayacak mı diye soru işaretleri devam ediyor. Hele ki şampiyonlar ligi finalinde yediği gol hala hepimizin hafızalarında taze taze duruyorken. Adriano gibi bir futbolcuyu Sağ beke çekmenin açıklamasını ve maç içinde futbolcuların sürekli pozisyon değiştirmesine anlam veremiyoruz. Belki Medel orta saha olarak oynasa ve Beşiktaş ikili forvet sistemine dönse daha güzel bir futbol izleyebiliriz. 

 

Trabzonspor bu transfer dönemi doğru hamleler yaptı. Geçen sezon eksikliğini çektiği defans hattına ilaveleri ile lige başladı. Ünal Karaman ve teknik ekibi taraftara güven veriyor. Lige Başakşehir mağlubiyeti ile başlasalar da güzel günler göreceklerini söyleyebilirim.

 

Başakşehir benim için bir diğer hayal kırıklığı. Geçen sezon Avrupa ligine yedek takımla çıktıklarını hiç unutamayacağım gibi bu sezon başında da Burnley ile yapılan Avrupa ligi ön eleme maçında elenmesi beni  üzdü. Geçen sezonki kemik kadrosunu bozmadılar. Bu sene de ligde üst sıraların en büyük adayı olduklarını söyleyebiliriz.

 

Fakat biz bu takımlarımızı sadece ligde değil Avrupa arenasında da görmek aldıkları her zafer ile göğsümüzü kabartmayı hayal ediyoruz.

Maalesef ki Türkiye de futbol çok enteresan ilerliyor. Hiçbir büyük kulübümüz sezon öncesi hazırlığı tam anlamıyla yapamıyor. 3. Lig takımıyla maç yaptıklarında izlediğimiz de sanki 3. Lig maçı izliyormuşuz gibi geliyor bana. Koskoca Süper Lig takımlarımızın bir çizgisi bir değeri olmalı ki taraftarların kalplerindeki yerlerini hak etsinler.

Medya futbolda her şeyi bu kadar abartmasa biraz objektif olsa belki taraftarlar bu kadar beklentiye girmez. Her kaybedilen maç veya kupa ardından kulüplerine bu kadar veryansın etmez. Maç içinde beklenileni bulamayınca kendi futbolcusunu ıslıklamaz veya yuhalamaz. Belki yönetim istifa sloganları bile bu kadar erken duyulmaz.

Daha Sezonun ilk maçında tribünlerin kendi futbolcularını ıslıklaması akıl alır gibi değil.

Tamam Türk halkı olarak gereğinden fazla bağlanıyoruz bize ait olanlara veya değer verdiklerimize ama bu sevgi değil köstek olma.

Balon gibi şişirilmeden anlatılan takımları, gerçekten emekleri, çabaları ve tekniklerini sergiler bir şekilde izlesek de biz de kaybettik ama canımız sağ olsun diyebilsek.

Ama herhangi bir abartı olmadan, realist yaklaşarak bize anlatılan takımları.

Neyse yeni sezon yeni şans diyelim biz buna.

Her ne kadar bir çoğu için hayal kırıklığı ile başlamış olsa da…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.