Ya devlet başa Ya kuzgun leşe diyebilir miyiz?

Modern evrimsel tarih bulgularına göre insanlar ne zaman ki avcı toplumlar olarak birlikte yaşamaya başladı işte o zaman daha konuşmadan, daha yazı yazmayı bilmeden, haya ve edep kavramlarını kazanmadan, variyet ve mülkiyet hakkını hiç duymadan önceki çağlarda birlikte yaşamanın kurallarını geliştirdi. Buna medeniyet denir…   Evet birlikte yaşama kuralları diyorum. Mesela bir birlerinin avlarından veya […]

Yayınlama: 20.05.2017
A+
A-

Modern evrimsel tarih bulgularına göre insanlar ne zaman ki avcı toplumlar olarak birlikte yaşamaya başladı işte o zaman daha konuşmadan, daha yazı yazmayı bilmeden, haya ve edep kavramlarını kazanmadan, variyet ve mülkiyet hakkını hiç duymadan önceki çağlarda birlikte yaşamanın kurallarını geliştirdi. Buna medeniyet denir…

 

Evet birlikte yaşama kuralları diyorum. Mesela bir birlerinin avlarından veya ortak yaptıkları avdan avın ortaklarına düşen paylardan uzak durmak gibi. Karşısındaki insanın payına saygı göstermeyi el uzatmamayı öğrendi. Aile kavramının ne zaman geliştiğini bilmiyoruz ama yine bulgulara göre o zamana ait olduğunu söylüyorlar. İşte o zamandan aile olmanın gereği kendine düşen paydan ailesine de ayırmayı öğrendiği gibi.
 

Diğerlerinden daha güçlü bireylere karşı ortak bir tavır geliştirerek zayıfların haklarını koruma altına aldı. Çeşitli müeyyideler getirerek birlikteliğin korunmasını garanti altına aldı. Kısaca birlikte yaşamak için medeniyet denilen kurallar manzumesine ait oldu. Sayılarının artmasının sebebi ile mağaradan çıktı otlaklara açıldı. Dış etkilerden korunabileceği en pratik barınağı, çadırı geliştirdi. Çadırlar önce komünleri sonra aileleri barındırdı. Çadırların sayısı arttı.

Sayıları artan çadırların insanları avlaklarda daha çok av avladı. Kış geldi av bitti. Aç kaldı. Bir sene sonra kışın geleceğini bildi yiyeceklerini saklamayı öğrendi. Belki on binlerce yıl önce kavurma yaptı. Ağaç kabuğu kemirmekten meyve toplamaktan kalan alışkanlıklarla bitkilerden yararlanmayı öğrendi. Bu arada kendilerinden başka klanlar olduğunu da öğrendi.

Onlara karşı tedbir almayı geliştirdi. Dövüş eğitimleri yaptı, av araçlarını silah olarak kullanmayı ve kendini yiyeceğini ailesini veya kalanının üyelerini korumayı öğrendi…

Hala okuma yazma bilmiyordu. Hala olayları not alarak dünya tarihi, insanlık tarihi açısından ortak hafızamızı hiçe sayıyordu. Çizdiği bir iki mağara resmini çadırına veya bulunduğu çevreye çizmek dışında çizgiler ve renklerle ilgilenmiyordu.
 

Yazılı bir metinleri yoktu düzenlerinin. Ama katiyetle uyulan bir kanunları vardı kesin. Buna yasa dediler töre dediler. organize oldular birlikte hareket ettiler. Sadece üreyerek çoğalmadılar. Kendilerine katılan hayatlarını güven altına almaya çalışan küçük klanlarında barındırdılar ve yasalarını sürekli güncellediler.
 

Binlerce yıl süren birliktelikler geliştirdiler. klanlar aralarında ki bağı korusa bile dağıldı. Töre bozulmadı. Ortak törenin insanları ortak bir boyu oluşturdu. Oluşan boyun bir birine yardımı ihtiyacı olduğunda en kısa yoldan en hızlı şekilde haberleşmeyi öğrendi. Geliştirdi. Bir boydan bir boya giden haberler yardımlaşmayı getirdi. Ayrı otlaklarda yaşayan ortak töreye sahip klanlar bir birine yardıma koştu. Bunu da organize edecek yasalar koyuldu.

Ortak yasaların ortak törelerin birleştirdiği ayrı klanlar organize olmayı ve birlikte hareket etmeyi öğrendi.
 

VE DEVLET KURULDU…
 

İnsanların tarihin bilmem kaç bin yıl önce en azından evrim teorisini kabul eden materyalist araştırmacılar tarafından ifade edilen bu medeniyet olgusunun sahibi avcı ve göçebe topluluklardı. İlk böyle yüksek organizasyonun sahibi Asya’nın ortasında yaşayan ari ırktı..

Tarihin belki de ilk devletini kurdu. Sonra Mezopotamya’ya gelerek yazıyı icat etti ve tarih Sümerlerle başlar denmesinin sebebi oldu.
 

İsmi neydi bilmiyoruz. Kimine göre oydu kimine göre buydu… Birlikte yaşayan ayrı klanlarda boylarda yaşayan insanların isimle ilgileri yoktu. Onların ilgilendiği birlikte hareket eden bir vücudun parçaları gibi yapılması gerekeni yapmaktı. Avlanması gereken avlanacak, hayvanları evcilleştirip beslemesi gereken işini yapacak, bitki yetiştirecek saklayacak olan gerekeni yapacak. Klanların diğer kalanlara karşı korunmasını sağlayacak olanlar koruyacak, adaleti yerine getirmesi gerekenler getirecekti.
 

Adaletin yetersiz olduğu klanlarda dağılmalar oldu. Haksızlığa uğrayan çadırlar yada küçük topluluklar haklarının zarar görmeyeceği klanlara göç etti Onlarla birlikte yaşamayı tercih etti. Klanların adali olanı çok çabuk büyüdü güçlendi Klanlar büyüyünce elindeki askerlerinin sayası arttı. Askerlerinin sayasından daha önemli olan şeyin askerlerin yetenekleri ve marifetleri olduğunu öğrendi. Askerini eğitti. Diğerleri üzerinde hakimiyet sağladı.
 

Böylece kişiler birlikte yaşama kuralları içinde adaletin ve hakkaniyetin sağlandığı can ve mal güvenliğinin olduğu evlatlarının avcı yada savaşçı yada her ne iş yapacaksa onu yapacağı eğitimini aldığı dev bir organizasyonunun üyesi olmayı tercih etti.
 

Bütün bu olanlara baktığımızda günümüzün insanlarının önünde olan devlet yapısı ile bu yapıyı kuran insanların gayesinin aynı olduğunu görürüz. Hepimiz istisnasız 
Karnımızı doyurmak
Güvenlik
Sağlık
Eğitim 
Alabilmek için devletin bir parçası olmayı kabul ederiz.

Devleti birlikte yaşayabileceğimiz ve bize insan oğlunun tarihin ilk çağından beri ihtiyaç duyduğu en önemli gerekliliği olan bu dört maddeyi vermesi için kabul ederiz. Aynı yasayı paylaşan adaleti sağlayan artık yazılı hükümlerin uygulanmasını bekleriz. Ortak hedefi ortak dili ortak töresi olan bir topluluk olmayı bireysel olarak kendimizi olduğumuz gibi ifade edebilmeyi bekleriz. Farklılıklar icat ederiz diğer üyelerimizle aramızda. Kaşımızın eğrisini beğeniriz gözümüzün rengini severiz.
 

Ama asıl soru şudur. 
Peki artık devlet bize bu ihtiyaçlarımızı veriyor mu? 
Bu birliktelik bizim bu ihtiyaçlarımızı karşılıyor mu?
Bize verdiğinden çok daha fazla bir yük mü yüklüyor. 
Ortak bir hedefimiz var mı? 
Adalet denen şey bana uygulandığı gibi diğerlerine de uygulanıyor mu?

İşte bu sorulara cevabı evet olanların düşünmesi gereken bir şey yoktur. Ama sorulara duraksamadan evet diyemeyenlerin hala devlet mefhumundan bahsetmesinin ve devlet  tebası olmaktan bahsetmesinin ne kadar manasız olduğunu görebiliyor musunuz. Aslında diğer devletlere göç edebilme şansımızı da elimizden almışlar sınırlar ve gümrüklerle. Yani devletinden memnun değilsen, o tarihin evvelinde devleti kuran insanların özgürlüğüne sahip değilsin.

Bir mahkum gibi sınırları belli bir alanda yaşamaya mahkumsunuz….

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.