Olanları anlamak

Bu garip ama MHP genel merkezi ile genel merkezi destekleyen çevrelerin ortak tavrı olduğu hakikati karşımızda. 15 Temmuz temcit pilavı… Neredeyse her günaha giydirilen kılıf. Hükümeti anlıyorum ama MHP genel merkezinin ve genel merkezle aynı şeyleri söyleyen arkadaşları anlamıyorum. Neden bu oyunu bu şekilde sürdürmelerini kabul ediyorsunuz… 15 Temmuz günü olanları desteklediğim sanılmasın. Fakat sürekli […]

Yayınlama: 24.10.2017
A+
A-

Bu garip ama MHP genel merkezi ile genel merkezi destekleyen çevrelerin ortak tavrı olduğu hakikati karşımızda. 15 Temmuz temcit pilavı… Neredeyse her günaha giydirilen kılıf. Hükümeti anlıyorum ama MHP genel merkezinin ve genel merkezle aynı şeyleri söyleyen arkadaşları anlamıyorum. Neden bu oyunu bu şekilde sürdürmelerini kabul ediyorsunuz…

15 Temmuz günü olanları desteklediğim sanılmasın. Fakat sürekli söz konusu edilip her konunun sebebi olarak gösterilmesini anlayamadığım için soruyorum; 15 Temmuz’da yapılan ihanettir, satılmışlıktır, aptallıktır. Beceriksizliktir, ne sayansanız doğrudur eyvallah…

Ne 15 Temmuz ne daha öncesi ne de sonrası yaşananların sebebidir.

Önce bir ortak paydamızın olması asgari bir müşterekte buluşmak adına bunu yazıyorum. Çünkü bütün fikir tartışmalarında asgari bir müştereğin olmaması durumunda devamlılığı olmuyor. AKP zihniyeti ile benim fikri bir sohbetimin olamayışı gibi… 

15 Temmuz ordu içindeki üst rütbeli subayların inanılmaz beceriksizlikleri ile dolu bir girişim. Bu kadar beceriksizlik olunca insan inanamıyor haliyle. Yok efendim “1. Ordu Komutanı işi bozmuş” veya yok efendim “darbeyi sokağa çıkan vatandaşlar durdurdu” veya efendim darbeyi Devlet bey önledi gibi abuk, akıl ile ilgisi olmayan şeyleri söylemeyeceğimize göre darbenin başarısızlığının sebebi ne? 

Neden Devlet bey mani olmadı… Gücü bu kadar da ondan. 1980 darbesinde Alparslan Türkeş ordu komutanlarından ikisinin çok yakınıydı. Onlara rağmen darbeyi ne kontrol edebildi ne durdurabildi. Ama bazı arkadaşlarımız 1. Ordu Komutanının Devlet beyin emri ile darbeyi önlediğini söylüyor… Bu hafif ve iyimser tabiri ile hayal görmektir. Vakayı anlamamaktır

Umarım bu konuda anlaşıyoruz dur. Çünkü bu konu askeri müştereklerden biridir. Tabi anlaşmak zorunda değiliz. 

Peki Devlet beyin darbe üzerinde belirli bir etkisi olmadığı halde (darbeye karşı duruşu kesindir) hükümetle aynı ağzı kullanmasının sebebi nedir. Sanırım buda kesin 15 Temmuz darbe girişiminin bir ABD tezgahı olduğuna inanışıdır. Bunda da haklı. Peki sorun nerede?

İşte bütün mesele burada…, 

ABD bu tezgahı ordunun darbeyi başarması üzerine mi kurdu? 
Gerçekten Türk kurmay subayları, generalleri, albayları bu kadar beceriksiz mi? 

Eğer bunlara evet diyor ve sonuçta bu darbenin hükümetin ve sokağa çıkanların hatta Devlet beyin derin ferasetinin büyük başarısı olduğu için durdurulduğunu, başarısız olduğunu söyleyecekseniz konuşmamızın faydası olmaz. Bu yazıyı buradan itibaren okumasanız da haklısınız…. Ama bu konularda sıkıntı var tam da neler olduğunu anlamıyorum diyorsanız. O zaman konuşmaya devam edeyim, sizde okuyun…En azından farklı bir görüşün varlığını kabul etmek ve anlamak için fırsatınız olur…

Yukarıdaki sorular aslında konumuzun sebebidir. Çünkü aynı soruların muhatabı olmanın diğer yolu Kerkük meselesidir. Kerkük’te olanlar nedir. Barzani kime güvenerek bağımsızlık referandumu yaptı? ABD Barzani ile ilişkilerinde samimi mi? Sorularının da yaşananlara bakışımızı etkileyeceğini söyleyebiliriz…

İşin içinde Erdoğan olduğunda önce ABD’nin niyetini anlamak zorundayız. Çünkü Erdoğan abuk subuk kandırılmalarının dışında hiç bir şeyi kendi aklı ile yapmamıştır.

Sizce Erdoğan ABD düşmanı mı? 

Peki öyleyse uluslararası anlaşmalara bakarak Erdoğan-ABD ilişkilerini değerlendirelim. Türkiye İdlib e girdi. ABD’nin izni olmadan oraya girebilir mi? Türk savaş uçakları ABD’nin izni olmadan oralarda uçabilir mi? 1945 Berlin silah alımı anlaşması 1945 NATO silah tedarik anlaşması hükümlerinde Parasını verip aldığınız silahların kullanımı için verdiğiniz taahhütler ve attığınız imzalar size böyle bir şans bırakır mı? Diyelim ki rest çektiniz o halde yeniden bu ülkelerden silah ya da askeri malzeme alımında bulunabilir misiniz? Elbette hayır…

Eğer ordunuz o silahları kullanıyorsa bilin ki o silahların üreticisi olan ülke size bu silahları kullanmanız için izin vermiş demektir. O zaman Cerablus ve Idlip operasyonlarının ABD ye rağmen yapılmadığı hatta onların izinleri doğrultusunda yapıldığı aşikardır. ABD, dış işlerinin desteklemesi ve ya reddetmesi bu kuralı değiştirmez. Gazetelerde çıkan haberler bu hakikati değiştirmez. O silahları (hatta ihtilal yaparken bile kullanamazsınız: Çevik Bir batı çalışma grubu adına yaptığı Sincan tank şovundan hemen sonra ABD temsilciler meclisinde kürsüye çıkarak temsilciler meclisine esas duruşta Türkiye’ye balans ayarı yaptık diyerek savunma veriyordu) 

Barzani, ABD ile ilişkilerinin bittiğini biliyordu. Yerine PYD veya YPG adı her ne halt ise yeni Kürt silahlı kuvvetlerinin getirileceğini de biliyordu. Bütün imkanlarını kullanarak ayakta kalmaya çalışırken İsrail’in onu desteklemesini ABD’nin de onu desteklediği inancına kapıldı. Halbuki İsrail’in de desteği tartışılır. ABD Barzani’yi tamamen bitirmek ve  Barzani’nin Kürt halkı üzerindeki karizmasının yok edilmesi için onu kullandığını hiç düşünmedi. Sert bir şekilde bu referanduma karşı çıkmadı. Sanki kazanırsa Bağımsız Kürt devletini destekleyecekmiş havasını verdi. Elbette bunu destekliyordu ama ne Barzani ile nede üfürükle yıkılacak kadar güçsüzken

ABD elbette İran ve Türkiye’nin böyle bir referanduma kesinlikle karşı çıkacaklarını biliyordu. Türkiye’nin elinde Ankara anlaşmasının ve Lozan anlaşmalarının verdiği haklar olduğunu biliyordu. Gerçi Erdoğan’ın bir şey yapamayacağını da biliyordu. Ordunun içindeki acziyeti de biliyordu. Her haliyle bu kamu baskısına Ordunun da Erdoğan’ın da dayanamayıp hamle yapması halinde bütün hesaplarının da bozulacağını biliyordu. Yoksa bilmediğini ve bununla ilgili hesabının olmadığını mı söyleyeceksiniz…

Türkiye tam da ABD’nin davranmasını istediği şekilde davrandı. Atı tuttu. Konuştu esti, gürledi… Ama sınırdan içeri bir adım bile atmadı. Orada Sincar’a Kerkük’e yerleşen PKK güçlerini bile görmezden geldi. Görenler çaresizlik içinde seyretti. MHP ileri hamleler yaparak kamu baskısını artırdı. Kesinlikle Devlet bey bu bağlamda çok önemli bir adım attı. 81-82 her neyse sırasını şaşırmış olabilirim. Derken buraların hala bizim olduğunu söylüyordu. Ve kesinlikle bu haklılık bütün kaçamakları kapatan çok önemli karakol noktaları oluşturmak tı. 

Nihayetinde Irak gereken cevabı verdi. bir gün içinde dağılmadı Barzani’nin ABD teçhizatlı ordusu. Kerkük Irak tarafından tekrar Irak topraklarına katıldı. İşgal altında ki Irak hükümeti (Sınır ötesi harekat yapmak için ABD den Irak topraklarının ABD toprakları olduğu gerekçesi ile Türk birliklerine izin vermesini istiyoruz). Yani kendi ülkesinde kendi kendi liderini popüler yapıyordu.  Ama daha önemlisi Barzani artık Kürt halkının meşru ve psikolojik önderi olmaktan çıktı. PYD Rakka sokaklarında Apo’nun posteri ile dolaşması hiçte tesadüf olmadığını bu bağlamda görüyoruz. İçten içe güya gizlice Hala Apo’yu Türkiye’nin aleyhinde bir figür olarak kullanma isteği yatarken diğer yandan da aslında lider figürünü de ortaya koyuyordu. Kürtlere lider bile seçilmişti…

Barzani ve ailesinin kendi başına buyruk tavırları ABD ve İsrail çıkarlarına uygun tavır ve davranışlardan uzak oluşları Irak hükümetinin İbadi’nin İran a karşı ellerindeki en önemli koz oluşu Bu hamleleri zorunlu kılmış ve İbadi yeni bir ırak lideri olarak ortaya çıkmıştır…

Ben Kerkük’te yaşananlara bakınca bunları görüyorum. Bunları görünce 15 Temmuz masalının ve Türkiye’de Erdoğan liderliğinin sadece belirli kişiler tarafından şişirildiğini görüyorum..

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.