Koronavirüs salgınıyla birlikte sosyal medya kullanımı fırladı, kadınlara yönelik dijital şiddette de patlama yaşandı
Koronavirüs salgınıyla birlikte internet ve sosyal medya kullanımı fırladı, kadınlara yönelik dijital şiddette de patlama yaşandı. Böylesi bir durum yaşandığında deliller hızla kaybolabildiğinden gecikmeksizin yasal yollara başvurulması gerekli.
Milliyet’ten Hanife Baş’ın haberine göre; Türkiye’de kadınlara yönelik ‘dijital’ şiddet de artıyor. Koronavirüs döneminde internet ve sosyal medya kullanımındaki artış, vakaları yukarı çekmiş durumda… Yapılan son çalışmalara göre kadınların dijital şiddete maruz kalma oranı erkeklere göre 27 kat fazla.
İstanbul Barosu Bilişim Hukuk Komisyonu Başkanı Şebnem Ahi, sosyal medya, cep telefonu mesajları ve internet üzerinden kadına yönelik şiddetin de son zamanlarda ciddi boyutlara ulaştığını belirterek, Türkiye’de 18 – 24 yaş aralığındaki kadınların dijital şiddete daha fazla maruz kaldığını söyledi.
Koronavirüs döneminde internet kullanımının artmasının dijital şiddeti de artırdığına işaret eden Ahi, “Kadınlar, internet üzerinde üçüncü kişiler tarafından en ufak bir baskıya uğruyorsa, endişe hissettirecek şekilde kendilerine yönelik içerikler veya söylemler paylaşılıyorsa dijital şiddetin varlığından bahsedebiliriz” dedi.
İşyerinde bile olabilir
Şebnem Ahi, kadınların en çok karşılaştığı sorunlarla ilgili, şu bilgileri verdi:
“Özü intikam alma duygusu olan bu eylemlerde genelde edinilmiş bilgi, kötü niyetle kadın aleyhine kullanılıyor. İntikam pornosu gibi olaylarda kimi zaman mağduru intihara dahi sürükleyen örnekler mevcut ya da bazen sadece bu bilginin ifşa edileceğine dair tehdit bile dijital şiddetin var olduğunu gösteriyor. Bunun yanında ısrarcı takip, tehdit, hakaret, taciz, huzuru bozmaya yönelik ifadeler kullanma veya içerikler paylaşma gibi eylemlerde bulunulmaktadır. Bazen bu olaylar iş yerinde çalışanlar arasında veya işveren tarafından dahi yapılabilmektedir. Ancak genellikle eski sevgili, eski eş, onun bir aile üyesi veya istenmeyen bir ilişkinin tarafı tarafından da yapılabilmektedir. Kimi zaman da tamamen bir yabancı tarafından bu suçların işlendiği görülmektedir.”
Neler yapılabilir?
– Bu tarz bir tehditte hemen ekran görüntüsünü alın.
– Veri dosyaları, fotoğraf ve videolar, sunucu kayıt dosyaları, e-posta içerikleri, yazışma kayıtları, internet geçmişi delil olarak sunulabilir.
– Sosyal medya platformlarının ‘bildir/şikayet et’ özelliğini kullanıp hesabının kapatılmasını sağlayabilirsiniz.
İşte bu yöntemlerle şiddet uyguluyorlar
– Adınıza sosyal medya hesapları açılması,
– Eski erkek arkadaş, eski eşin sizinle ilgili paylaşımları,
– Anonim hesaptan tehdit, taciz mesajları. Maille ya da sosyal medyadan fiziksel veya cinsel tehdit,
– Aile ve akrabaların sosyal medya hesaplarına ulaşılıp sizinle ilgili karalayıcı bilgiler verilmesi,
– E-posta, sosyal medya paylaşımları, mesajlar ve internet yoluyla takip, ‘stalk’lama,
– Kişinin rızası olmadan cinsel içerikli fotoğraf ve videoların paylaşılması,
– İstenmeyen mesajlar yoluyla cinsel zorbalık.
Mutlaka yasal yola başvurun
Şebnem Ahi, dijital şiddet görenlerin yapması gerekenlerle ilgili de şunları söyledi:
“Dijital ortamda deliller hızla kaybolabildiğinden gecikmeksizin yasal yollara başvurulması gerekiyor. Burada mutlaka beyanların tutanaklara doğru şekilde ve eksiksiz geçirilmesi sağlanmalı. Bu başvuru aşamasında dijital şiddetin varlığını ispatlayan tüm deliller sağlanmalı ve gerekiyorsa uzaklaştırma kararı alınmalı. Bunun için şüphenin varlığı yeterlidir. Ayrıca aile danışmanlık merkezleri, vakıflar, belediyeler, kadın hak savunucusu STK’lardan rehberlik desteği alınabilir. Elbette maddi ve manevi zarar varsa tazminat davası da açılabilir. Ayrıca ilgili içeriğe erişimin engellenmesi talebinde de bulunulabilir.”
Dijital şiddetin yaygın olmasının nedenleri arasında, failin anonimliğini koruyabilmesi, daha az çaba ve vakit gerektirmesi, internetin kolay erişilebilir olması ve suçun uzaktan gerçekleştirebilmesi sıralanıyor.
Dijital şiddetin cezası nedir?
Şebnem Ahi, dijital ve sanal şiddetin cezasıyla ilgili de şöyle konuştu:
“Dijital şiddet yasada tanımlanmış bir suç değil. Ancak aynı gerçek hayatta olduğu gibi bazı eylemlerin internet üzerinden işlenmesi suç teşkil edebilir ve bu durumlarda yaptırımların uygulanacağını düzenleyen farklı yasal düzenlemeler mevcut. Tabii şüphelinin bulunması, delil karartma gibi sıkıntılar da yok değil. Hakaret, tehdit, ifade özgürlüğüne müdahale, nefret söylemi, cinsel taciz, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi hak ve hürriyetlere müdahale ya da suç şeklinde bu eylemlerle karşılaşılabilir. Kaldı ki kişisel veriler de bu tehdit içerikli eylem ve söylemlere konu edilebilir. Bu suçların da yasalarda hapis, güvenlik tedbiri ve adli para cezası gibi yaptırımları bulunmaktadır.”
Pandemi döneminde ‘siber taciz’ çoğaldı
Dijital İletişim Araştırmacısı Doç. Dr. Ali Murat Kırık, pandemi döneminde sosyal medya ve internete olan ilginin arttığını ve kullanım sürelerinin 10 saat civarına çıktığını belirterek, “Sosyal mesafe kuralları nedeniyle insanlar sanal ortamda iletişim kurmaya başladı. Fakat bu durum beraberinde birtakım sorunları getirdi. Bunların başında kadına yönelik şiddet gelmekte. Kadına yönelik şiddet özellikle sosyal medyada cereyan etmiştir. Cinsel şiddet içeren tehditler ve nefret söylemi bu dönemde yaygınlaşmıştır. İnternet ortamında cinsiyetçi dijital şiddetle mücadele büyük önem taşıyor. Hedef haline getirilen kadınlar üzerinden rant sağlayan birtakım kesimler de mevcuttur. Elbette kanun ve hukuk bu sorunla mücadelede önemli ancak özdenetim ve farkındalığın artırılması son derece mühim” dedi.