Milletvekili Sefer Aycan erkeklerin aileler tarafından yanlış bir eğitim tarzı ile saldırgan yetiştirildiğini bunun sonucu olarak toplum içi agresayonun arttığını belirtiyor.
Önüne geçilemeyen kadın cinayetleri için çözümler üreten MHP Kahramanmaraş Milletvekili Prof. Dr. Sefer Aycan şunları söylüyor.
Sizce kadın cinayetlerinin temelinde ne var?
Kadın cinayetleri maalesef ülkemizde çok ciddi bir sorundur. Her yıl bin kadar kadın cinayeti kayıtlara girmektedir. Bir kadın cinayeti bile çoktur. Kadın cinayeti bir kadının, kadın olmasından dolayı öldürülmesi tanımlanabilir. Kadının öldürülmesinin temeli nedir sorusuna, bunun temeli, nedeni olmaz diyorum. Bir kadının öldürülmesinin bir nedeni olamaz. Ama şunu biliyoruz, her yıl işlenen kadın cinayetlerinin %50-60 eski eş, sevgili, erkek kardeş tarafından işleniyor. Yani kadın ile erkek arasındaki kavgalar, çatışmalar olduğunu biliyor ve görüyoruz.
Hakan ve Hanım yönetimini kültür olarak benimsemiş bir toplumdan geliyoruz. Durum buyken erkekler neden bu kadar saldırganlaşıyor?
Erkekleri saldırgan yetiştiriyoruz. Dövmeyi, kırıp dökmeyi erkeklik sayan bir yanlış anlayışımız olduğu gerçek. Ama toplumsal sorunlar, yaşanan tahammülsüzlük, saldırganlık dürtüleri, nezaketsizlik, hoşgörülü olmamak, kendi sorununu kendi çözme anlayışımız, toplumsal şartlamalar hepsinin etkisi vardır.
Sürekli Nafaka kadın iş gücünü nasıl etkiliyor?
Yoksulluk nafakası almanın şartı: Bir işte çalışmamak, yani geliri olmamak ve başka birisiyle evlenmemektir. Medeni Kanun böyle hükmediyor. Yani boşanmış bir kadın nafaka almaya devam etmesi için çalışmaması ya da kayıt dışı çalışması gerekir. Her ikisi de çalışma hayatındaki kadının varlığını azaltacak bir durumdur. Verilen mesaj, kadın nafaka almak istiyorsa çalışmayacak ve evde oturacak demektedir. Ya da usulsüzlük yapacaktır.
Bu duruma alternatif olarak sizin önerileriniz neler?
Ben tüm kadınların okumasını, meslek sahibi olmasını, gelirinin olmasını, kimseye muhtaç olmamasını istiyorum. Hiçbir kadın yoksul duruma düşmesin ve yoksulluk nafakası alma ihtiyacı içinde olmasın.
Devlet bu konuda neler yapmalı?
Sosyal devlet ilkesi gereği devlet herkese sahip çıkmalıdır. Boşanmış kadın, gelir sıkıntısı çeken kadına da sahip çıkmalıdır. Eski eş, kadın için eski eştir. Bir kadını kavga ettiği, artık yabancı olmuş eski eşine muhtaç etmemeli, kadının eski eşine bağlı olmadan onuruyla yaşaması sağlanmalıdır. İşsiz ve boşanmış kadın her vatandaş gibi istihdam edilmelidir. Fakat gelir sıkıntısı çeken boşanmış kadın kimseye muhtaç olmasın, onuruyla yaşasın diye geçimini sağlayacak kadar aylık verilebilir. Bu da devlete yük olmadan, oluşturulacak fon üzerinden sağlanabilir.
Boşanmış erkeklere neler önerirsiniz?
Boşanmış erkekler ne olursa olsun eski eşlerine hiçbir şekilde şiddet uygulamamalıdır. Tartışmaları bile yanlışken, öfke kontrolü sağlanmadığı durumda ortaya çıkacaklar çok vahim sonuçlara neden olmaktadır. Nafaka konusunda hukuki mücadele etmek gerekir. Bilindiği gibi yoksulluk nafakası ödemesi kusurlu olan tarafın ödediği bir durumdur. Bu nedenle evli erkeklerin boşanma öncesinde kusurlu duruma da düşmemelerini öneririm. Aksi halde yoksulluk nafakası ödemek zorunda kalacaklardır. Bu yüzden de eski eşi bir kadınla tartışması, kavga etmesi, daha kötüsü şiddet uygulaması kabul edilemez bir durumdur.
Nafakanın ölçüsü ne olmalıdır?
Nafakasının ölçüsüne hakim, ödeme yükümlüsünün gelirine göre nafaka belirlemektedir. Tartışılabilir, nafaka miktarına itiraz edilebilir.
Esas tartışma konusu nafaka ödeme süresidir. Medeni kanun mağdur durumda olanın, geliri olmayan kişinin “süresiz nafaka isteme hakkı” olduğunu belirtmekte, hakimler de genellikle süresiz nafaka ödenmesine hükmetmektedir. Daha önce, medeni kanunumuzda bir yıl süre ile nafaka ödenmesine hükmedilmekteydi. Şimdi hakim süresiz nafaka ödemeye hükmedebilmektedir. Tartışma konusu da budur. Ne kadar süreli olsun? Bu sistem diğer tüm ülkelerde farkı sürelerdedir. Avrupa ülkelerinde nafaka sürelerinin ölçütü genellikle evlilik süreleriyle bağlantılı olmaktadır. Bizde uygulanan süresiz nafaka soru işareti yaratmaktadır. Kişi ödeyemez ise ne yapacağız, bunları tartışmak ve düzenlememiz gerekmektedir.
Avrupa ve Amerika’da ile İslam Hukuku açısından nafaka konusunu incelediniz mi?
Yoksulluk nafakası farklı ülkelerde farklı uygulanmaktadır. Bazı ülkelerde yoksulluk nafakası hiç yok, bazılarında ise belli sürelerde veya evlilik süresine göre değişmektedir.
İslam hukukunda ise yoksulluk nafakası uygulaması yoktur. İslam hukukunda boşanma halinde erkeğin kadına ödediği günümüzde tazminata benzer bir yaklaşımdır. Maddi ve/veya manevi tazminat olarak kabul edilecek bu ödemeden başka düzenli olarak bir ödeme yapılanmamıştır.
Sürekli nafaka çocukları nasıl etkiliyor?
Sürekli yoksulluk nafakası çocuklar için ayrı bir konudur. Çocuğa ödenen nafaka başkadır, konuda bu değildir. Bu nedenle kadının aldığı yoksulluk nafakasının çocuk üzerinde doğrudan etkisi yoktur. Ama annesi ile babası arasındaki yoksulluk nafakası yüzünden olan kavga dolaylı olarak çocuğun psikolojisine olumsuz etki yapacaktır. Çocuk arada kalacak veya bir şekilde taraf olacaktır. Bu da ilişkilerini ve psikolojisini etkileyecektir.
Nafakanın ötesinde kadın veya erkek boşanma sonrası çıkan sorunlardan nasıl etkileniyor?
Nafaka dışında elbette boşanmanın kendisi de başlı başına sorundur. Boşanma anlaşmalı olsa da sorundur, ortada çocuk varsa daha çok sorundur. Boşanma anlaşmalı değil, hatta kavgalı ise çok büyük sorundur. Her konuda bitmeyen, bitmeyecek sorunlara sebep olacaktır.
Sizce ayrılmanın bir kültürü olmalı mı?
“Olsun” demekle kültür olmaz. Herkes, her çift ayrı kültürdür. Bu nedenle boşanmanın kuralları, hukuku olur, olmalıdır.
Boşanma ve sonrasında sorunlar için verilen mahkeme kararlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her boşanma, her boşanma davası ayrıdır, ayrı gerekçeleri ve ayrı sonuçları vardır. Bu nedenle kararları her davaya göre değerlendirmek gerekir.
Sefer Aycan Kimdir
Bilim ve vatan sevgisi ile dolu bir hayat.
1963 yılında Kahramanmaraş Merkez İlçede dünyaya geldi. İlk, orta ve lise tahsilini Kahramanmaraş’ta tamamladı.1980 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi ve 1986 yılında bu fakülteden mezun oldu. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Uzmanlık Eğitimine girdi, 1989 yılında uzman doktor oldu.1997 yılında Halk Sağlığı Dalında Doçentlik ünvanlını aldı. Çok çeşitli kurslara katıldı. Araştırma projelerinde görev aldı. 1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri Michigan Üniversitesi Halk Sağlığı Okulunda Sağlık Ekonomisi, Epidemiyoloji, Sağlık Yönetimi dersleri aldı.Araştırmalar yürüttü. 1991-1992 yılları arasında GATA Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalında Yedek Subay olarak askerlik görevini ifa etti.