Cumhuriyet Halk Partisi Kartal Belediye Başkan Aday Adayı Gökhan Yüksel, Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) tarafından bu yıl 9.’su düzenlenen ’Yerel Yönetimler Akademisi’’ne katıldı. ‘Yerel Yönetimlerde Genç Olmak’ başlıklı oturumda konuşan Yüksel, Kartal Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüğü süreçteki deneyimlerini öğrencilere aktarırken, gençlerin yerel yönetimlerde etkin bir şekilde yer almasının önemine değindi.
Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri tarafından yoğun ilgi ile karşılaşan CHP Kartal Belediye Başkan Aday Adayı Gökhan Yüksel, öğrencilere yerel yönetimlerde etkin bir şekilde bulunmaları tavsiyesinde bulundu. Bir öğrencinin “Ülkemizde neden genç yaşta Belediye Başkanı olunması yadırganılıyor?” sorusu üzerine, Gökhan Yüksel, “Eğer yeterli bilgi, birikimin, bu alanda yeterli deneyimin ve liyakatın varsa adım atmaktan korkmayacaksın. Bu iş cesaretle başlar. Şayet cesaretin yoksa hiçbir yönetim kademesinde, hiçbir karar mekanizmasında olamazsın. Bu yüzden bende sizlere cesaretli olmanızı öneriyorum. Bu cesareti göstererek, Kartal Belediye Başkan Aday Adaylığı iddiamı ortaya koydum” şeklinde yanıt verdi.
Ekonomist olarak ülke ekonomisini değerlendiren Yüksel, Türkiye Cumhuriyeti ekonomisinin başında bulunanların 2007 Mortgage Krizini iyi okuyamadığını ve ithalata dayalı ekonomi modelinin bizi bu durumlara getirdiğini söyledi. Yüksel, “Eğer biz bu işleri siyaset minderine çekersek, hepimiz kayboluruz. Senin partin iyi, benim partim iyi söylemleri büyük siyasetçilerin bizleri çekmeye çalıştığı minderdir. Bu anlattığım karşılıklı bilgi yarıştırma, hizmet etme minderidir. Bu minderde karşılıklı sohbet edersek, birbirimizi kırmadan fikirlerimizi çarpıştırarak, doğruya ulaşmak için mücadele etmiş oluruz. Türkiye’nin buna ihtiyacı var” ifadelerinde bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi Kartal Belediye Başkan Aday Adayı Gökhan Yüksel’in konuşmasında öne çıkan başlıklar şu şekilde;
“Yerel yönetimlerde genç bakışlara ihtiyaç var”
Yerel yönetimlerde genç olmanın kolay olmadığını belirten Yüksel, yerel yönetimlerde genç bakışlara ihtiyaç olduğunu belirtti. Yüksel, “Bugün sizlere, yerel yönetimlerde genç olmanın ne demek olduğunu anlatmaya geldim. Yerel yönetimlerde genç olmak kolay değil, ağzınızla kuşda tutsanız, bütün işleride yapsanız ‘Hala çok genç bu arkadaş’ algısını yıkamıyorsunuz. Siyasette ve yerel yönetimlerde genç gözlere, genç bakışlara ihtiyaç var. Belediyecilikte genç göze ihtiyaç var derken neleri kastediyorum. Teknolojinin en üst seviyeye geldiği çağdayız. Artık dijital belediyecilik çağındayız. ‘Şurada bir sorun gördüm, bir dilekçe vereyim. Oradan bana 3 veya 5 gün sonra dönsünlar’ çağı kapanmıştır. Yaklaşık 2 yıl sürdürdüğüm Kartal Belediye Başkan Yardımcılığı sürecinde bununla alakalı çok güzel bir uygulama geliştirdik. Bir Whatsapp mesaj hattı ile bir yerde sorun gördüğünüz de, o sorunun fotoğrafını çekip Belediye hattına gönderdiğiniz de, o sorunun çözümüne daha hızlı ulaşabiliyordunuz. Dijital belediyeciliği ilerletmenin büyük bir adımıdır. Bunun dışında mail yoluyla veya internet ortamında sorunlarınızı ulaştırabiliyorsunuz. Fakat bunları dahada yukarıya çıkarmak gerekiyor. Çok ciddi bir iletişim ağı ve tam donanımlı çağrı merkezi ile vatandaşla olan ilişkiniz daha üst noktalara gelir. Yerel Belediyecilik anlamında, dijital belediyeciliğe geçiş gençleri yakalamaya çalışmanın önemli bir adımı olarak düşünüyorum. Nasıl bir kent istiyoruz? Sorusuna cevap verirken Sosyal Medya, Facebook, Twitter, İnstagram, Mail, Whatsapp gibi iletişim ağlarını daha etkin kullanarak iletişime katkı sunmamız gerekir. Bunları arttırmazsak eski tip belediyecilik anlayışı devam etmiş olur. Bu yüzden yerel yönetimlerde gençlerin sayılarının artması gerekiyor. Bunları başarmak için bence o bilgi ve birikime sahipsiniz” diye konuştu.
“Yaşadığınız kente hizmet adına Belediye Meclis Üyesi Adaylığı yapabilirsiniz”
Kendisinin yerel yöneticiliğe nasıl başladığını anlatan Yüksel, öğrencilere tavsiyelerde bulundu. Yüksel, “Ülkemizde daha önceki süreçlerde bir Gezi Olayı gördük. O sureçlerde dedim ki bu işler oturarak olmuyor. O zaman işin içine girip değiştirmeye çalışacaksın. Ne yapabiliriz diye araştırırken, siyasetin ilk ayağı Belediye ve Belediye Yönetimi olduğunu gördüm. Bunun ilk adımı Belediye Meclis Üyesi olarak, bir adım atabileceğimizi kararlaştırdık. Eğer bunu düşünen veya hayal eden varsa Belediye Meclis Üyesi adaylığını hedefliye bilir. Önümüzde 2019 Yerel Seçim süreci var. Şayet siyasi parti gözetmeksizin söylüyorum, hizmet adına Belediye Meclis Üyesi Adaylığı yapabilirsiniz. Bu bir adımdır ve bu adaylığınız onaylandıktan sonra, şayet bir Belediye Meclis Üyesi olursanız, kentte alınacak kararlarda söz sahibi olursunuz. Bu süreçleri doğru takip ettikten sonra, yönetim kademelerine gelebilirsiniz. Şayet ben ilk önce bir Belediye Meclis Üyesiydim daha sonra Encümen, Encümen Başkanlığı ve son 2 yıldırlıda Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyordum. Yönetim kademesine girdiğinizde kent ile ilgili söz sahibi oluyorsunuz. Bana mesela Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Kültür Müdürlüğü, Etüt Proje Müdürlüğü ve Destek Müdürlüğü bağlıydı. Yani Park ve Bahçeler Müdürlüğü size bağlıysa, kentteki yeni parkları siz keşfediyorsunuz. Yeni yeşil alanları siz buluyorsunuz. Yeni yerlerin yeşile açılmasına siz karar veriyorsunuz. Başkan Yardımcılığı dönemimde Kartal’a 30 dönümlük bir park kazandırdık. Bir harabenin, adım adım bir parka dönüşmesini izlemenin keyfi paha biçilemez. Doğduğunuz ve büyüdüğünüz kente hizmet etmenin keyfi inanın çok farklı. Kültür Müdürlüğü yine bana bağlıydı bir harabenin Masal Müzesine dönüşmesinin mutluluğunu yaşadım. Bu müzeyi değerli sanatçımız Sunay Akın’nın büyük katkılarıyla gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
“Bu iş cesaretle başlar. Şayet cesaretin yoksa hiçbir yönetim kademesinde olamazsın”
Bahçeşehir Üniversitesi öğrencilerinden Zeynep Gödek’in “ Ülkemizde 18 yaşında artık Milletvekili olunurken, neden genç yaşta Belediye Başkanı olunması yadırganılıyor.” sorusuna cevap veren Yüksel, “18 yaşında Milletvekili olabiliyorsun. Günümüzde çok genç yaşta bakan olan isimler var. Fakat siyasetin içerisinde ne kadar hızla ilerlerseniz ilerleyin, ‘Daha çok genç’ algısını yıkmak biraz zor oluyor. Bunları bizler yıkacağız. Eğer yeterli bilgi ve birikimi, bu alanda yeterli deneyimin ve liyakatın varsa adım atmaktan korkmayacaksın. Bu iş cesaretle başlar. Şayet cesaretin yoksa hiçbir yönetim kademesinde, hiçbir karar mekanizmasında olamazsın. Bu yüzden bende sizlere cesaretli olmanızı öneriyorum. Bu cesareti göstererek Kartal Belediye Başkan Aday Adaylığı iddiamı ortaya koydum. Adaylaştığımda Kartal’ı kazanacağımın bigisini bütün Kartal halkıyla paylaştım. Bunu yaparken en büyük idealim doğduğum, büyüdüğüm, çocukluğumun geçtiği, eğitimimin başladığı ve halen yaşadığım kentime hizmet etmek. Yerel yönetimlerde ki temel amacınızda hizmettir.” diye konuştu.
“Bu minder, karşılıklı bilgi yarıştırma ve hizmet etme minderidir”
Bir öğrencinin “Ekonomist olarak Türkiye’nin ekonomik durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusu üzerine, ülke ekonomisini değerlendiren Yüksel, “Ülkemizin içinde bulunduğu en büyük sorun aslında ekonomidir. Bunu konuşmadan aslında siyaset yapmanında bir önemi yok. Üzülerek ifade ediyorum ki, biz tüketime dayalı bir ekonomi modeli ile uzun yıllar devam ettik. Ne demek bu? düşük kur, fazla ithalat. Dolar 1.30 TL seviyelerine inmiş ve biz “Acaba dolat 1 TL olur mu?” Diyorduk. O dönemlerde, paramız değerli olduğundan herşeyi yurt dışından almaya başladık. Dolayısıyla içerideki üretim sahalarını kapatmak zorunda kaldık. Tüccar bu ithalatlardan ciddi bir kar elde etti ama binlerce işçinin iş sahasını kapattık. Eğer ekonomiyi okumayı bilseydik, eğer 2007 Mortgage Krizini okumayı bilseydik bugün ekonomimiz bu şekilde olmazdı. Amerika Birleşik Devletleri’nde FED, Mortgage Krizinde ‘Benim ekonomim iyi gitmiyor. Bu yüzden ben faiz oranlarını 0’a indiriyorum’ dedi. Zenginler, paralarını bankaya yatırmaktan vazgeçip, paralarını faizi yüksek gelişmekte olan ülkelere götürdüler. Sıcak para girişi dediğimiz şey bu işte. Amerika veya farklı ülkelerdeki zenginlerin paralarını, bizim gibi ülkere getirmesidir. Para bolluğu, yatrırım bolluğu sayesinde kur 1.30 seviyelerinde devam etti. Peki bu nezamana kadar devam etti? Bakın bunu tespit önemli. 22 Mayıs 2013’te, yani Gezi Olayları’ndan birkaç gün önce FED başkanı Bernanke ‘Ben artık Mortgage Krizini aşıyorum, 0 faizden çıkmayı düşüne bilirim’ dedi ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde finans piyasaları alt üst oldu. Bu gelişme sıcak parayı tekrar ABD’ye çağrılmasının ilk sinyaliydi. Fakat her nedense dövizdeki dalgalanmanın faturası Gezi Olayları’na kesildi. Dövizdeki dalgalanmanın asıl nedeni FED’in 22 Mayıs kararlarıydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomi dümeninde olanlar, bunu okuyabilmeliydi. Bu krizi okuyabilip ona göre üretim sahalarını arttıracak adımlar atıp, üretime dayalı ekonomi modelinin hazırlıklarını yapmalıydı. O zaman bunu oyuyabilseydik, bugün ki döviz kriziyle karşılaşmazdık. Süreci okuyabilirseniz ona göre önlemler alırsınız. Bizde bu iddiayı ortaya koymaya geldik. Hem yerel yöneticikte, hemde genel siyasette anlatacaklarımız ve uygulayacaklarımız var. Ama sizlerede ihtiyaç var. Eğer biz bu işleri siyaset minderine çekersek, hepimiz kayboluruz. Senin partin iyi, benim partim iyi söylemleri büyük siyasetçilerin bizleri çekmeye çalıştığı minderdir. Bu anlattığım karşılıklı bilgi yarıştırma, hizmet etme minderidir. Bu minderde karşılıklı sohbet edersek, birbirimizi kırmadan fikirlerimizi çarpıştırarak, doğruya ulaşmak için mücadele etmiş oluruz. Türkiye’nin buna ihtiyacı var” dedi.