Bilim adamları İstanbul’da 2030-2040 arasında büyük bir depremin yaşanacağını, öte taraftan İstanbul için 7 şiddetinde bir depremin olacağını söylüyorlar.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Bilim adamları İstanbul’da 2030-2040 arasında büyük bir depremin yaşanacağını, öte taraftan İstanbul için 7 şiddetinde bir depremin olacağını söylüyorlar. Bunların hepsini bilerek bizim bir şeyler yapmamız lazım. İstanbul için, gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gerek TBMM’nin hazırladığı raporlar bizi korkutuyor. Bu iki raporda riskli yapı ve kullanılamayacak hale gelecek konut sayısı 600 bin olarak veriliyor. Ölü sayısını söylemek istemiyorum. Onun için bizim bir an tedbir almamız gerekiyor.” dedi.
Bakan Mehmet Özhaseki, dördüncüsü gerçekleştirilen “Sign of the City Awards” gayrimenkul yarışmasının ödül törenine katıldı. Burada konuşan Özhaseki, ödül alanları kutlayarak, Hürriyet ailesine bu çalışmayı gelenekselleştirdiği için teşekkür etti.
‘ÜLKEMİZ AÇIK HAVA MÜZESİ’
Şehirler ve geleceğe yönelik şehirleşme konusuna değinen Mehmet Özhaseki, şehirlerin canlı organizmalar olduğunu, bakım ve onarım istediklerini ve buralara özen gösterilmesi gerektiğini söyledi. Mehmet Özhaseki, şehirlerin geleceğinin yöneticilerin ufuklarıyla doğru orantılı olduğunu vurgulayarak, “Ülkemiz adeta bir açık hava müzesi gibi. Geriye baktığımızda iki medeniyet inşa etmişiz; Osmanlı ve Selçuklu medeniyeti. Bu medeniyetlerle övünmek bizim hakkımız ama geleceği inşa etme adına da gayret etmek bizim üzerimizde bir görev ve yükümlülük olarak duruyor. Bütün bu çabalar da geleceği inşa etme adına çabalar.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de şehre dair planlamaların geç yapıldığını ve göç olayının çok geç yaşandığını belirten Mehmet Özhaseki, Batı’da sanayi devrimiyle göçler yaşandığını, şehirlerin oluştuğunu, Türkiye’de ise bunun 1950’lerde başladığını aktardı. Bakan Mehmet Özhaseki, bu göç dalgasına sorumlu mercilerin hazırlıksız yakalandığını ifade ederek, “Daha sonra belediyelerde biraz ideolojik tavırla, ‘bırakın yapsınlar, gecekondular oluşsun, yarın öbür gün zaten biz bunları eyleme götürürüz, arka bahçemizden oy alırız’ gibi düşüncelerle varoşlaşmaya doğru adımlar atılmış. İstanbul’da 1950’li yıllarda çok cüzi olan gecekondu sayısı 1994’e gelindiği zaman 640 bin. Bundan daha fazla da kaçak yapı var.” diye konuştu. Kentsel dönüşümü bu durumdan dolayı istediklerini dile getiren Özhaseki, şunları kaydetti:
‘MİMARIN SORUMLULUĞU VARSA VATANDAŞIN YOK MU’
“Kentsel dönüşümü, 2000’li yıllara kadarki yapılar için yapmak istiyoruz. Bu yapıların hepsi risk oluşturuyor. Geldiğimiz noktada şehirlerimiz için bir tanımlama gerekirse, biraz kimliksiz ve sağlıksız yapılara ulaştığımızı söyleyebiliriz. Bunu bir siyasi kaygı taşımadan söylüyorum. Bu şehirlerdeki suç, ortak bir sorumluluktur. Mimarın sorumluluğu varsa, kaçak yapı için zorlayan vatandaşın sorumluluğu yok mu, buna göz yuman belediyenin sorumluluğu yok mu? Ortak bir sorumluluk var burada. Şimdi çabamız, kentsel dönüşümle sağlıklı ve doğayla iç içe şehirler ortaya koymak.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Türkiye’nin depremsellik gibi bir gerçekle karşı karşıya olduğunu söyleyerek, “Bazen arkadaşlarım arıyorlar ‘Niye olumsuz haber veren bakan oluyorsunuz?’ diyorlar. Ben de istemiyorum ama bir tehlike var. Biz söylemesek de yerin altındaki o kurallar işliyor. Bu ülke deprem ülkesi. Bilim adamları, İstanbul’u dünyadaki en ciddi deprem riski altında olan 10 şehirden birisi olarak görüyorlar.” ifadelerini kullandı.
‘TEDBİR ALMAMIZ GEREKİYOR’
Mehmet Özhaseki, “Bilim adamları İstanbul’da 2030-2040 arasında büyük bir depremin yaşanacağını, öte taraftan İstanbul için 7 şiddetinde bir depremin olacağını söylüyorlar. Bunların hepsini bilerek bizim bir şeyler yapmamız lazım. İstanbul için, gerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gerek TBMM’nin hazırladığı raporlar bizi korkutuyor. Bu iki raporda riskli yapı ve kullanılamayacak hale gelecek konut sayısı 600 bin olarak veriliyor. Ölü sayısını söylemek istemiyorum. Onun için bizim bir an tedbir almamız gerekiyor.” dedi.
Kentsel dönüşümle ilgili şehircilik şuraları düzenlediklerini hatırlatan Mehmet Özhaseki, “Birinci esas yerinde dönüşüm. İkincisi herkesi ev sahibi yapmak. İnsanları hatırası olduğu yerde tutmak esastır. Finans noktasında sıfır faizli destekler geliyor. Hedefimiz 15 yıl içerisinde 7,5 milyon binayı dönüştürmek, bunun 150 bin civarı İstanbul’da, geri kalanı Anadolu’da. Bunu yaptığımızda görevimizi hakkıyla yapmış oluruz. Ondan sonra deprem gelirse gelsin, bize bir şey olmaz.” ifadesini kullandı.
Kentsel dönüşüm konusunda kararlı olduklarını ama bazı belediyelerin bu işe girmek istemediğini belirten Mehmet Özhaseki, şöyle konuştu:
“Bahaneleri şu, ‘Bu kentsel dönüşüm var ya rantsal dönüşüm oldu. O yüzden olmaz kardeşim.’ diyorlar. Sen belediye başkanı değil misin? Eğer rant çıkıyorsa vatandaşa ver. Sen rantsal dönüşümü yapma? Bunu diyerek sorumluluktan kaçamazsın. Ege sahilleri, İstanbul, Anadolu tehlikedeyken bunu söyleyerek kenara çekilemezsin. Türk Ceza Hukuku’nda ihmali sorumluluk yok eyvallah ama vicdan ve ilahi adalet sizden mutlaka bir gün hesap sorar. Bakanlığın kapısı açık, gelin hep beraber yapalım bu işi. Kentsel dönüşümle ilgili biz yeni ve gerekli çalışmayı yaptık, inşallah yakında kamuoyuyla paylaşacağız.”
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, PKK terör örgütünün kazdığı çukurlar sonrasında yaşanan çatışmalar dolayısıyla hasar gören şehirlere gittiğini dile getirerek, “Oradaki insanların birinci istediği ‘Bizi bu teröristlerin insafına bırakmayın’. İkincisi, ‘Zararlarımızı tazmin ederseniz, Allah devletimizden razı olsun’ şeklinde. Biz de zaten orada evi yıkılan her vatandaşa ev vermek için inşaatlara başladık. Kimisi bitti teslim ettik, kimisini birkaç ay içerisinde yapacağız ama Suriçi’ne bir öncelik var. Koruma amaçlı imar planına uygun olarak, tarihi geleneklerimize uygun evler inşa ediyoruz. O biraz zaman alacak.” dedi.