Sinem Kobal’dan çok çarpıcı Kenan İmirzalıoğlu yorumu…
Hürriyet’ten Hakan Gence’nin sorularını cevaplandıran Sinem Kobal’ın yanıtları şöyle:
◊ En son konuştuğumuzda daha durgundunuz, bugünse karşımda neşeli, adeta parlayan bir kadın var… Ne değişti?
– Şu an hayatın keyif aldığım, huzurlu ve mutlu bir dönemindeyim. Ekrana 1.5 sene kadar ara verdim. Geçen sürede dinlendim.
◊ Bu değişimde aşkın etkisi ne kadar?
– Var tabii… Kendimi daha tamamlanmış hissediyorum. Bunun yanında yıllar içinde farkındalığın artıyor, hayata bakış açın değişiyor, hayattan neler istediğine dair çözümlemelere giriyorsun. Ben de bu soruları kendime sormaya başladığımdan beri hayattan daha çok keyif alıyorum.
◊ Ne istiyormuşsunuz hayattan?
– Akışta olmak ve hayatın sana ne getiriyorsa onu en güzel şekilde yaşamak… Nefes almak bile yeterli ve çok güzel. Bunun farkına varınca rahatlıyor ve hayatın sunduklarını dikkate alıp onların içinde var olmayı öğreniyorsun.
“İçim şükür ve mutluluk kaplıydı”
◊ Kısa süre önce 30 yaşına girdiniz. 30 yaş özellikle kadınlarda kırılma noktasıdır. Pastanızdaki mumları üflerken aklınızdan ilk ne geçti?
– İçim her şey için şükür ve mutluluk kaplıydı. Bundan sonra da mutlu olmayı diledim.
◊ Peki geçmişten bugüne bir hayat muhasebesi yaparsak… Geçen yıllar ve yaşadıklarınız size ne öğretti?
– Önce yaşadığın anda olmayı ve onun tadını çıkarmayı, sonrasında ileriye bakmayı… Ben de şu anda ve gelecekteyim. Bunun yanında içimdeki çocuğu hiç kaybetmedim ama farkındalıklarım arttı.
◊ Ne gibi farkındalıklar edindiniz?
– Ergenlikten itibaren sistemin içinde “Şöyle olmalısın, böyle olmasın” gibi laflar, toplumsal baskılar ve hedefler içinde büyüyoruz. Bir süre sonra gerçekleri görüyorsun, kendini hayata teslim etmen gerektiğini anlıyorsun. Ve hayatta karşına ne çıkarsa, onu senin için güzel ya da kötü yapanın aslında senin ona nasıl baktığın olduğunu kavrıyorsun.
◊ Geçen hafta Kenan İmirzalıoğlu röportajımızda size olan duygularını anlattı. Şimdi söz sizde… Neydi onu farklı kılan?
– Kenan ruhuma ve kalbime öyle bir dokundu ki Hakan!
◊ Ne hissettiniz?
– Eşimi bulduğumu hissettim. Bu çok güzel bir duygu…
◊ Bir insan karşısındakinin evleneceği erkek olduğunu nasıl anlar?
– İnsan ruhu çok acayip. Hepimizin bir ruh eşi vardır ve onu bulduğun zaman hissedersin derler ya… İşte onu buluyorsun. Sonra da hiç sorgulamadan teslim oluyorsun. Cümlelerle bunu anlatamıyorum, sadece yaşıyorum…
◊ Nasıl bir evlenme teklifi aldınız?
– Bununla ilgili bir sürü haber çıktı, hiçbiri doğru değil. Hayatımın en özel anlarından biriydi. Güzel ve romantik bir evlilik teklifiydi, o kadar diyeyim.
◊ İkiniz de uzun çalışma saatleri nedeniyle hep settesiniz. İnsan âşık olunca yoğun tempo, görüşememe gibi detayların önemi kalmıyor mu?
– Kalmıyor… Emin ol, her şeyin güzel tarafını görüyorsun. Bize hayatımızın getirdiği şeyler, işlerimiz mutluluk katıyor. Tek sorun özlem olabilir… Ama o bile sana mutluluk veriyor.
◊ Bu sezon ikinizin de dizileri var. Kazanan kim olur? Siz mi eşiniz mi?
– Biz biriz. Aramızda öyle bir ayrım yok.