İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, Adnan Oktar operasyonuyla ilgili bomba açıklamalar yaptı.
Adnan Oktar ile destekçilerine yapılan operasyona ilişkin olarak konuşan eski İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, “Uzun yıllardır büyük bir arşiv var. Şantaj mekanizmasını işletiyorlar ve mal varlıklarını böylece büyütüyorlar. Yabancı istihbarat örgütleriyle çetrefil ilişkiler kurulmuş. Neslimiz büyük tehdit altında” dedi.
1999’da örgüte yönelik ilk operasyonu başlatan Tantan, “Adnan Hoca bir tarikat değil, dinle falan da ilgisi yok. ‘Neden 19 yıl beklediler’ sorusuna takılmayın. Şu anda bu operasyonu yapan yetkililere destek vermemiz gerekir” ifadesini kullandı.
Hürriyet’ten İpek Özbey’e konuşan Tantan’ın ifadelerinden bir kısım şöyle:
FETÖ ve Adnan Oktar’ın kullandıkları taktiklerde benzerlikler var mı?
Tabii ki var. Teknolojiyi depoluyorlar, yeri ve zamanı geldiğinde kullanıma sokabiliyorlar. Siyasetin kilit noktalarına, iş çevrelerine ve medyaya hissettirmeden çok iyi nüfuz edebiliyorlar. Fethullah Gülen hareketi çok daha farklı, her alanda nitelikli eleman yetiştirerek ülke yönetimini teslim alacaktı, gençler öyle kirletildi, kimliksizleştirildi. “Sizler altın nesilsiniz, ülkeyi sizler yöneteceksiniz” diyerek bu gençlerin zihinlerine girildi. Kendi ailelerinden, ülkesinden, yurttaş kimliğinden uzaklaştırılıp tek kişinin emrine verildiler.
FETÖ’ye baktığımızda yargının, polisin içine sızdıklarını görüyoruz. Bunlar da sızdı mı?
Bunların bulaşmadığı yer yok. Sızmamış olsa bile; insanlar “Bana da bulaşır” diye korkuyorlar.
Operasyonun üstünden 19 yıl geçti. Bugünkü güçleri ne kadar?
Çok. Acayip bir ekonomik ve teknik güce ulaştılar. Diyanet İşleri Teşkilatı’nı dahi tehdit edecek gücü buldular kendilerinde. Burada Diyanet’e çok iş düşüyor. İnsanların ihtiyacı olan inanç değerlerini köşe başında ne idüğü belirsiz hoca bozuntularına bırakmamalı. Burada kesin tavır koyması gerekiyor. Yoksa ortamı geleneksel Türk İslâmı’nın dışındaki dayatmalara açık hale getirirsiniz. Baktığınız zaman bu gibi yapılar sadece Türkiye’de yok. Mesela Hindistan’da Ahmedilik bir İngiliz istihbaratı yapılanmasıdır. Keza Hizbul-Tahrir de öyle. Boko Haram’da da benzer bir durum görürsünüz. Bunlar, istihbarat örgütlerinin güdümündedir. Ülkeler bunlar üzerinden istikrarsız hale getirilir, çatışma ortamı yaratılır ve aynı inanç içerisinde insanlar birbirine düşman kılınır. Irak ve Suriye laboratuvarında bunu görürsünüz. Türkiye’nin de aynı tehlike ve tehdit altında olduğunu söyleyebiliriz. Bu örgütlerin bir an evvel önünün alınması gerekiyor.
Yakalanmasıyla çok insanın uykusu kaçmış mıdır?
Hiç şüpheniz olmasın. Türkiye’de teknolojiyi en iyi kullanan örgüt Adnan Hoca’nın örgütüdür. Teknik takiple siyaseti ve basını teslim alanlar bunlardır. Gazete sahiplerinden, yayın yönetmenlerine, milletvekillerine arşivledikleri çok kişi vardır. Teknik takipte kullandıkları teknoloji o zaman polisin elinde bile yoktu. Arşivledikleri milletvekilleri sonradan bana teşekküre geldiler. Ama bunlar arasında özür dileyecek misin diye önerge verenler de oldu.
FETÖ ile de bir temasının olduğunu düşünüyor musunuz?
Belli istihbarat teşkilatlarının belli insanları kirleterek kendilerine hizmet etmesi bakımından ortak çalışılmış olabilir, net bir bilgim yok.
Elindeki kasetlerle şantaj yaptığı iddia ediliyor. Birinin kaseti varsa, ne yapması gerekir?
Benim kasetim var diye korkup susmayın. Cesaretle hareket edin. Çok mağduriyet var. İktidar sahipleri içeriden ve dışarıdan devlete sızmaya çalışan bu yapıları süratle temizlemeli. Bunun gibi istihbarat güçlerinin takibinde vakıf, cemaat, sivil toplum örgütlerinin üzerine gidilmeli. Bunun gibi çok yapı var, Türk gençliğini, evlatlarımızı bunların elinden kurtarmamız gerekiyor. Yoksa Türkiye’yi yönetecek kadroları bulamayız. Kasedi olan savcılığa gitsin. Kişisel verilerin korunması anayasal hak… Bir bilgi gelirse size sunacağım ama benim verilerimi gizli tutun demek lazım. Savcılar bunu imha edebilir.
İki dil bilen, iyi yetişmiş, eğitimli, varlıklı ailelere sahip gençler… Peki niçin Adnan Hoca gibi birinin kölesi olmayı seçiyorlardı?
Asıl araştırılması gereken bu. Vaktimiz olmadı. Mesela Hizbullah terör örgütü insanları evlerin bahçesine gömdüğünde, o konudaki tüm yetkin insanları toplayarak araştırma başlatmıştık. Bu insanlar nasıl oluyor da amcasını, dayısını, babasını yargılıyor, bilgisayar ortamında arşivliyor ve gömüyordu? Bunu yapmıştık. Bizim vaktimiz olmadı ama şimdi Adnan Hoca konusunda da aynı çalışmayı yapmak gerekiyor. Bu insanlar neye kanıyor? Acaba geçmişten kaynaklanan muhafazakâr bir yapıdan dolayı bir takım zafiyetlerini Adnan Hoca’nın sunduğu yakışıklı erkekler ve güzel kızlarda mı kullanıyorlar? Bu şekilde insanların kaydedilmesi, arşivlenmesi sayesinde büyüyen bir şantaj ağı çalıştırıyorlar. Böyle bir ağ iç ve dış odaklar tarafından desteklenmeden oluşamaz.