Araştırmalar Türkiye’de HIV virüsünün tanı oranının yüzde 452 artığını gösteriyor.
Önlem alınmadığı takdirde hastalığın bir salgına dönüşebileceğini belirten Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etiği Öğretim Üyesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gül Kızılca Yürür ve Tıbbi Mikrobiyoloji Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kristel Paola Ramirez, “İlaç tedavisi, hastalığın bulaşma riskini düşürüyor. Doktor kontrolünde kişiye özel tedavi şart” dedi.
Türkiye’de ilk AIDS vakasının teşhis edildiği 1985 yılından bu yana 14 bin 695 kişinin hastalığa yakalandığını söyleyen Altınbaş Üniversitesi öğretim üyeleri Yürür ve Ramirez, “Hastalık HIV ile enfekte kan ve kan ürünleri, anneden çocuğa bulaşım ve cinsel yolla bulaşıyor. Bu zamana kadar hastalığa yakalanan kişilerin 11 bin 491’i erkek (yüzde 78,2), 3 bin 204’ünü (yüzde 21,8) ise kadın hastalar oluşturuyor” diye konuştu.
“KİŞİYE ÖZEL TEDAVİLER UYGULANMALI”
2010 yılından bu yana AIDS’in görülme oranının Türkiye’de yüzde 452 arttığına dikkat çeken Yürür ve Ramirez, “Bu da şuna işaret ediyor. Hastalık kontrol altına alınmazsa her an bir salgına dönüşebilir” diyerek, ülke çapında koruyucu önlemler alınmasını önemini vurguladı.
AIDS’in en etkili tedavisinin ilaçla mümkün olduğunu anlatan Yürür ve Ramirez, şunları söyledi:
“İnsanlara yüksek yaşam kalitesi sağlayan ve normal ömür süresine aşağı yukarı yakın iyileşme sağlayan ilaç tedavileri mümkün. Bunun için doktor kontrolünde ve uzman (enfeksiyon uzmanı) tarafından belirlenen, kişiye özel bir tedavi gerekiyor. İlaç tedavisi, hastalığın aktarılmasını da büyük ölçüde engelliyor. Aşı ya da kesin iyileşme henüz olmasa da, bu konuda klinik araştırmalar tüm dünyada sürdürülüyor. Korunma için, anonim test imkanlarının artması ve ücretsiz-anonim olarak sunulmasının yanı sıra, toplumun hastalığın aktarımı yolları konusunda eğitilmesi önemli.”