AK Parti sözcüsü Mahir Ünal, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun yaptığı açıklamalara sert sözlerle cevap verdi.
AK parti sözcüsü Mahir Ünal, AK parti MYK sonrası yaptığı açıklamada CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun bugün grup toplantısında yaptığı açıklamalara sert bir dille cevap verdi.
“Bugün Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında yaptığı açıklamalar Kılıçdaroğlu’nun istemesek de gündemimize girmesine neden olmuştur. ‘Sürekli beni konuşuyorlar’ diyor Sayın Kılıçdaroğlu. Bizim seni konuşmak gibi bir derdimiz yok hatta seni konuşmasak siyaset arenasından silineceğini biliyoruz. Bizim seni konuşmamızın tek nedeni maalesef senin sürekli söylediğin yalanlar, iftiralar, tahrikler ve oynadığın tehlikeli oyundur.” ifadelerini kullanan Ünal sözlerine şöyle devam etti;
“Hiçbir siyasi partinin bu devletin meşruiyetini, TBMM’nin meşruiyetini ortaya açmamıştır. Ama Türkiye Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla birlikte bir meşruiyet tartışmasının sürekli hale getirildiğine sahit olmuştur. Kılıçdaroğlu, 2011 Genel Seçimlerinden bugüne sürekli bir meşruiyet tartışması açıyor. 15 Temmuz’dan beri bu artık başka bir boyuta gelmiş durumda.
KILIÇDAROĞLU NE YAPMAYA ÇALIŞIYOR?
Kemal Kılıçdaroğlu, yargının, hükümetin meşruiyetini tartışmaya açmıştır. Bir siyasetçi neden devletin meşru zeminini sürekli tartışmalı hale getirir. 2011’den bugüne kadar sistematik olarak devam ettirdiği meşruiyet tartışmasını daha tehlikeli şekilde devam ettirmektedir. Nedir bu; Sarayın jandarması, halkın jandarması, sarayın polisi halkın polisi, sarayın 15 Temmuz’u halkın 15 Temmuz’u. Buradan siyasetin temsilcileri olarak soruyoruz; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetin meşruiyetini tartışmaya açarak ne yapmak istemektedir? TBMM’de kabul edilen OHAL’in uzatılması kararı hukuk dışı bir yolla mı alınmıştır? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu başka bir anayasayı mı referans almaktadır? Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sanki başka bir anayasayı esas alarak konuşuyor.
CUMHURBAŞKANIMIZIN MUHATABI DEĞİL
Bizim durduğumuz yer bellidir. Yaptığı grup toplantısında korkak, ödlek gibi ifadelerle ilgili kendisine şunu söylemek istiyorum: 15 Temmuz öncesi kimin kahraman, kimin korkak, kimin cesur olduğunu millet görmüştür. Siyaset sorun çözme sanatıdır. Sorunları krize dönüştürme, krizlerden meşruiyet krizi üretme işi değildir. Sürekli olarak mevcut siyasetin, mevcut demokrasinin, anayasanın, TBMM’nin paralelinde sokağı referans gösteren, halkı referans gösteren bir dil kullanarak konuşması ne anlama gelmektedir? Meydan okuyan bir dille söylediği, nerede isterse orada karşılıklı konuşalım, hodri meydan dediği çerçeveye dönüp de şunu söylemek istiyorum: Senin öncelikli olarak Cumhurbaşkanımızın, genel başkanımızın siyasal anlamda muhatap olman için genel başkanlığa geliş biçimin, o koltukta oturma ve girdiğin her seçimde kaybetmiş bir genel başkan olarak hangi zaviyeden bakarak muhataplık oluşturduğunu açıkçası merak ediyorum.”