Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş’ın, “Kur’an kurslarında bir tuğlası olana, cennette bir ev verilecek” vaadi sosyal medyayı salladı.
Kahramanmaraş’ta Kuran kursu açılışında konuşan Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş, “Bizim Kur’an kurslarımız, kötülüklerden insanları uzaklaştırmanın merkezleridir. Kur’an kurslarında bir tuğlası olana, cennette bir ev verilecek” açıklamasına ilahiyatçılardan tepki yağdı.
Diyanet İşleri Bakanı Ali Erbaş’ın açıklamaları, ortaçağda Papa’nın cennet girmek için sattığı “af belgesi endüljansa” benzetildi.
Ali Erbaş, Hz. Muhammed’in, “Bir kuş yuvası kadar mescid yapan ve bu mescidlerin yolunu açan Kuran kurslarına, Kuran eğitim merkezlerine katkı sağlayan insanlara karşılığı cennette verilecektir” sözünü paylaştı. İlahiyatçılar Hz. Muhammed’in bu yönde bir sözü bulanmadığını açıkladı.
Cumhuriyet gazetesinden Ece Piroğlu’nun haberine göre Erbaş’ın sözleri hem sosyal medyada hem de ilahiyatçıların açıklamarıyla eleştirildi. İlahiyatçılar Erbaş’ın açıklamalarını Cumhuriyet’e değerlendirdi.
‘PEYGAMBERİ KULLANIYOR’
İlahiyatçı-yazar Cemil Kılıç, Erbaş’ın açıklamasının dinin kaynağı olan Kuran’a ve dinin temellerine aykırı olduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Diyanet İşleri Başkanı’nın bu açıklamaları çoğunlukla hadis külliyatına dayanıyor. Hadis külliyatı da aslında Hz. Peygamber’e ait olmayan çoğunlukla sonradan uydurulmuş sözlerden meydana gelmiş bir külliyattır. Peygamberin bu türden sözleri yoktur. Açıklamasına meşruiyet kazandırmak için peygamberi, peygambere izafe edilmiş yalan rivayetleri kullanıyor. Bir peygamberin sözü olduğu iddia edilen bir sözü yorumlayarak, ‘Kuran kursunda bir tuğlası olana öbür dünyada bir ev verilecektir’ biçiminde açıklama, hem dini seviye bakımından, hem de akademik düzey bakımından son derece düşük, Diyanet İşleri Başkanı gibi birine üstelik profesör unvanı taşıyan birine bu denli sığ açıklamalar yapmak yakışmıyor. Elbetteki bu sözler bir yönüyle Ortaçağdaki ‘endüljans’ meselesini hatırlatıyor. Benzer bir uygulamanın yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen hâlâ Müslüman bir toplumda bu kadar rahatlıkla söyleniyor olması gerçekten çok şaşırtıcı ve üzücü.”
Cemil Kılıç, Erbaş’ın “Kur’an kursları şeytandan uzak bölgeler” nitelendirmesini de “isabetsiz bir açıklama” olarak değerlendirdi. Kılıç, “İslamda ve Kur’anda şeytan dediğimiz şey insandaki kötücül duyguların sembolik bir ifadesidir. Şeytanı ontolojik bir varlık olarak düşünmek Kuran’a aykırıdır” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki görev ve işlevine dönmesi gerektiğini belirtti.
‘TACİZİ ENGELLESİN’
İlahiyatçı İhsan Eliaçık da Ali Erbaş’ın açıklamaları ile “haddini aştığını” belirterek, “Cennete kimin girip girmeyeceğine kendisi karar veriyor. ‘Şuraya gidenler cenette köşk sahibi olacaktır, şunu yapanlar cehenneme gidecektir’ dediğin zaman Allah’ın yerine kendini koyup kimin cennete girip girmeyeceği konusunda ahkâm kesiyorsun. Buna da haddi aşmak diyoruz. Diyanet İşleri Başkanı eğer bir görev ifa etmek istiyorsa Kuran kurslarını denetlesin. Oralardaki tacize, tecavüze, çocuk istismarına engel olsun” diye konuştu. “Kuran kurslarını abartı bir şekilde yüceltmek ters etkiye yol açar” diyen Eliaçık, şöyle konuştu: “O zaman biri de çıkar derki ‘son zamanlarda taciz tecavüzle Kuran kursları şeytanların cirit attığı yuvalandığı yerlere dönüşmüştür.’ O zaman da buna bir şey diyemezsiniz. Türkiye’nin hafıza, imama, müezzine ihtiyacı yoktur. Türkiye’nin Kuran’ı anlayan, özünü kavrayan insana ihtiyacı vardır.”