Emine Erdoğan’ın himayesindeki dernek, Zarrab’tan 18 milyon lira mı aldı?
ABD’de 20 ay önce tutuklandıktan sonra ilerleyen süreçte tanık statüsüne geçen Türkiye, İran ve Makedonya vatandaşı iş adamı Reza Zarrab, savcılık ile yaptığı anlaşma kapsamında, davada sanık değil, tanık olarak yer alıyor. Davanın ilk haftasında jüri seçimi yapıldı ve Zarrab’ın tanıklığı dinlendi. Öte yandan Türk medyasında bugün çok konuşulacak bir iddia yer aldı: Emine Erdoğan’ın himayesindeki dernek, Zarrab’tan 18 milyon lira mı aldı? İşte detayları ve tüm gelişmeleriyle Reza Zarrab davası
ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu deldiği iddiasıyla tutuklanan Türkiye ve İran vatandaşı iş adamı Reza Zarrab, eski Halkbankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın 50 yıla kadar hapis ve 2 milyon dolar para cezası istemiyle tek sanık olarak yargılandığı davada ‘tanık’ sıfatıyla dördüncü kez hâkim karşısına çıktı. Savcılığın son hazırladığı iddianamede ise Atilla’nın yanı sıra Zarrab ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da bulunduğu toplam dokuz kişiye yönelik suçlamalar yer alıyor.
‘EMİNE ERDOĞAN’IN DERNEĞİ REZA ZARRAB’DAN 18 MİLYON TL ALDI’ İDDİASI
Diğer yandan Reza Zarrab davasına ilişkin iddiaların ardı arkası kesilmiyor. Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesindeki Togem-Der’e ABD’de 20 ayı aşkın süre önce tutuklanan ve yargılandığı davada ilerleyen süreçte tanık statüsüne geçen İran ve Türkiye vatandaşı Reza Zarrab’ın 18 milyon lira bağış yaptığını iddia etti.
Toker’in “Togem-Der, Sarraf’tan 18 milyon TL aldı mı?” başlığıyla (4 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
New York’ta tanık sıfatıyla ifadesi süren, ülkemizde de casusluk suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılarak mal varlığına el koyulan istisnai Türk vatandaşı Rıza Sarraf’ın, dağıttığı rüşvetleri ve yaptığı bağışları ne kadar titiz yöntemlerle kayıt altına aldığını artık biliyoruz. Sadece 17-25 Aralık belgelerinde değil, ABD’de tutuklandıktan sonra hayırsever bir işadamı olduğunu göstermek için avukatlarının yaptığı kefalet başvurusu ve nihayet ikinci haftasına giren yargılamadaki ifade ve şemalar üzerinden de.
Bir önceki yazıda yönelttiğim soruyu, güncelleyip açarak tekrarlayacağım.
***
Sarraf’ın 18 Mayıs 2016 tarihli kefalet başvurusunda, Emine Erdoğan himayesinde faaliyet gösterdiği pek çok kaynakta yer alan Togem-Der adlı derneğe milyonlarca dolar tutarında bağış yapıldığı listelenmiş biçimde yer alıyordu.
Önceki yazıda aktardığım 2.3 milyon dolarlık bağış tutarının eksik olduğu, bu rakamın yalnızca 2016 yılına ilişkin olduğu, kefalet dilekçesinde Togem-Der’e Sarraf’tan 2013’te 850 bin, 2014 yılında da 1.5 milyon dolarlık daha bağışın yapıldığı bilgisi hatırlatıldı.
Böylelikle Rıza Sarraf’ın Togem-Der’e yaptığı toplam bağış tutarı 4 milyon 650 bin dolara ulaşıyor. (Zaten, o dönem, yani Mayıs/Haziran 2016’da bu bağışlar, TBMM’de birden fazla soru önergesine konu edilmiş.)
Sarraf’ın, ABD yargısına verdiği bir dilekçede yanıltıcı veya yalan bilgi verme ihtimali var mıdır sizce? Düşük bir olasılık olsa da kesin bilmiyoruz. Yine de, Togem- Der’e yapılan bağış tutarının bugünün döviz kuruyla yaklaşık 18 milyon TL olduğunu biliyoruz.
Sorulara geçelim:
– Açık adı “Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği” olan Togem-Der, Rıza Sarraf’tan 4 milyon 650 bin dolar bağış aldı mı?
– Bugünün kuruyla 18 milyon TL olan bu bağış tutarı nerelerde ve hangi amaçlarla harcandı?
– Harcamalar denetlendi mi?
– İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamına Sarraf’ın yaptığı yüklü bağışlar da dahil edilecek mi?
“ZARRAB DAVASINDA DAĞ FARE DOĞURABİLİR”
Davanın seyrine yönelik bugünkü köşesinde kritik değerlendirmelerde bulunan Hürriyet yazarı Murat Yetkin, Türkiye’de muhalafetin Reza Zarrab davasıdnan çok şey umduğunu ancak beklentilerinin boşa çıkabileceğini ifade ederek “Türkiye içinde ya da dışında muhalefet umutlarını ABD’deki Reza Zarrab davasına bağlayanlar varsa, bana kızacaktır şimdi ama bu davada dağın fare doğurma ihtimaline hazırlıklı olmalarında yarar var” diyerek şu ifadeleri kullandı:
Bu söylediğim, Zarrab davasından hiçbir şey çıkmayacağı anlamına gelmiyor. Eğer savcılık yeni ve somut kanıtlarla gelmez ise, dava bu haliyle de Amerikan bankalarının Halkbank’ı cezalandırmasına, bunun da Türk ekonomisine zarar vermesine yol açabilir. Benim kastım, varsa bu davanın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile doğrudan bağlantısını kanıtlamasını bekleyenler için.
Neden mi? Zarrab mahkemede bir numaralı sanık Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’ya rüşvet vermediğini, çünkü Atilla’nın hiç rüşvet istemediğini söylediğinden bu yana sanki işinin seyrinin değiştiği izlenimi mevcut. Hürriyet muhabirleri Razi Canikligil ve Cansu Çamlıbel’in mahkemeden verdiği haberleri dikkatle okuyanlar da bunu anlamışlardır zaten şimdiye dek.
Zarrab’ın dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a “40-50 milyon Avro” ve keza dönemin AB İşleri Bakanı Egemen Bağış’a rüşvet verdiği iddiaları hala kanıta muhtaç; olmuştur, ya da olmamıştır demiyorum, ama kanıta muhtaç. Zarrab’ın Ziraat ve Vakıflar bankasının da ABD’nin İran’a yaptırımlarının etrafından dolanmak üzere dönemim başbakanı Erdoğan ve ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından talimat verildiği ifadesi de kendi duyumu dahi değil, öyle duyduğunu söylüyor; yani mahkemeye bunları destekleyecek yeni kanıtlar sunulmazsa, bu ifade de kanıt sayılmayabilir.”