Temel psikopatolojisi beden algısında bozukluk olan anoreksiya nervoza, yeme bozukluğu olarak toplumsal bir sorun haline gelmişti
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Cemil Çelik: “Temel psikopatolojisi beden algısında bozukluk olan anoreksiya nervoza, yeme bozukluğu olarak toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Sonu ölümle biten, gencecik insanları ve aileleri kabusa sürükleyen bir hastalık olarak anoreksiya, tedavi edilebilen psikiyatrik bir bozukluktur, yeter ki ihmal edilmesin”
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Öğretim Üyesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Cemil Çelik, temel psikopatolojisi beden algısında bozukluk olan anoreksiya nervozanın, yeme bozukluğu olarak toplumsal bir sorun haline geldiğini belirterek, “Sonu ölümle biten, gencecik insanları ve aileleri kabusa sürükleyen bir hastalık olarak anoreksiya, tedavi edilebilen psikiyatrik bir bozukluktur, yeter ki ihmal edilmesin.” dedi. yeme bozukluğu olan anoreksiya nervozayı temel patolojisi bozulmuş beden algısının oluşturduğunu söyledi.
Bu rahatsızlıkta kişinin normal beden ölçülerinde olmasına rağmen kendisini kilolu algılayarak birtakım önlemler almaya başladığını, bunların başında da yemek yememenin geldiğini anlatan Çelik, kişinin daha sonra aşırı egzersiz ve boşaltımı kolaylaştıran kusma, diyaretik ilaç alma gibi yöntemlere başvurduğunu kaydetti.
Doç. Dr. Cemil Çelik, “Kilolu olma ve sonrasında kilo vermek için yapılan bu süreç aslında başlangıçta olağan bir süreç olarak görülmektedir. Hatta aile ve çevre tarafından da desteklenmektedir. Ancak temel sorun, yani durumun psikopatolojiye dönmesine sebep olan kişinin kilo vermesine rağmen kendini hala kilolu değerlendirmesidir.” diye konuştu.
“Daha fazla kilo vermeliyim”, “Daha zayıf görünmeliyim” şeklinde düşünce kalıplarının sürekli zihni zorladığını belirten Cemil Çelik, şöyle devam etti:
“Bu düşünce kalıbı başlangıçta masum ‘nevrotik’ bir savunma mekanizmasıyken ilerleyen durumlarda, gerçeği değerlendirme yetisinin etkilendiği, yargılama ve içgörüsünün (bireyin duygularını ve davranışlarını doğru analiz edebilme ve anlamlandırabilme yetisi) bozulduğu bir tabloya kadar ilerlemektedir. Bunun anlamı da kişi artık zayıf olduğunu kabul etmemekte, daha verilecek çok kilosu olduğunu düşünmekte ve bu düşüncesinden de vazgeçmek istememektedir. Hastada, beslenme bozuklukları, başta depresyon ve intihar olmak üzere başka psikiyatrik bozukluklar ve vücut direncinin düşmesine bağlı enfeksiyonlara yatkınlık ortaya çıkmaktadır. Süreç önlenemediğinde de ‘ölüm’ artık kaçınılmaz olmaktadır. Anoreksiya nervozanın tedavisi mümkündür ve önlenebilir bir hastalıktır. Farmakoterapi ve psikoterapi (özellikle bilişsel davranışçı terapi) birlikte kullanılırsa etkinlik daha fazla olmaktadır. Psikoterapinin özellikle yeme bozuklukları alanında uzman bir terapistten alınması önemlidir.”
“Erken müdahale hayat kurtarıcı”
Doç. Dr. Cemil Çelik, intihar düşüncesi olan, belirtileri şiddetli, ağır, depresif yakınmaları bulunan, tedaviye dirençli ve kronik vakalarda elektro konvülsif tedavinin (EKT) hayat kurtarıcı yöntemlerin başında geldiğini dile getirerek, şu bilgileri verdi:
“Beslenme bozukluğu ileri derecede olan ağır vakalarda özellikle yoğun bakım ünitesi olan birimlerde iç hastalıkları uzmanıyla iş birliği içinde hasta takip edilmelidir. Hastalık 20’li yaşların başlarında ve kadınlarda çok sık görülmesine rağmen ergenlerde ve ileri yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. Hastalığın erken tanınması ve erken müdahale hayat kurtarıcıdır. Bu nedenle mutlaka ailelerin, öğretmenlerin, yakın arkadaş ve diğer aile bireylerinin çok dikkatli olması gerekmektedir. Özellikle ileri vakalarda yargılama ve içgörü etkilendiği için kişi hasta olduğunun farkında değildir. Beden algısı ve yeme alışkanlığıyla ilgili değişimler dikkatlice gözlenmelidir. Bu değişimler mutlaka bireyle doğrudan konuşulmalı, gerekli durumlarda profesyonel destek alınması için kişi cesaretlendirilmelidir. Temel psikopatolojisi beden algısında bozukluk olan anoreksiya nervoza, yeme bozukluğu olarak toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Toplumun her bireyi ve her birimi bu konuda dikkatli olmalıdır ve gerekli önlemler alınmalı, eğitimler verilmelidir. Sonu ölümle biten, gencecik insanları ve aileleri kabusa sürükleyen bir hastalık olarak anoreksiya, tedavi edilebilen psikiyatrik bir bozukluktur, yeter ki ihmal edilmesin.”