Barış Kerim Cesur güzel fotoğrafın sırrını açıkladı

TFGK kurucusu ve Başkanı Barış Kerim Cesur, güzel fotoğraf çekmenin özelliklerini anlattı.

Barış Kerim Cesur güzel fotoğrafın sırrını açıkladı
Yayınlama: 09.05.2018
A+
A-

Amaçlarının içinde genç nesil fotoğraf sanatçılarının kendilerini daha iyi platformlarda ifade edebilmelerini sağlamak olan Türkiye Fotoğrafçılar ve Gezi Kulübü (TFGK) kurucusu ve Başkanı Barış Kerim Cesur ile sokak fotoğrafçılığı ve kulübün çalışmaları hakkında konuştuk. Son zamanlarda daha çok ilgi gören bu fotoğraf dalının temelinde bir disiplin ve kültür gerektirdiğini not düştüğümüz samimi bir röportaj ortaya çıktı. Değerli zamanını ayıran ve çekimlerinden örnekleri bizimle paylaşan fotoğraf sanatçısı Cesur’a teşekkürlerimizle…

 

Bize kendinizi tanıtır mısınız? Fotoğrafçılığa ne zaman ve nasıl başladınız? Bu konuda eğitim aldınız mı?

Barış Kerim Cesur: Ben İstanbul Bahçelievler’de doğdum. İlkokulumu, liseyi Bahçelievler’de tamamlayıp, üniversiteyi İstanbul Aydın Üniversitesi, Radyo Televizyon Programcılığı bölümünde okudum. Fotoğrafçılıktan önce sekiz yıla yakın bir süre zarfında tiyatro oyunculuğu ile amatör ve profesyonel olarak ilgilendim. Son olarak Devlet Tiyatrosu eski rejisörü sanat yönetmeni Zafer Kaya Okay’dan Eğitim aldıktan sonra tiyatro hayatımı noktaladım. 

Altı seneyi aşkın bir süredir Fotoğraf Sanatı ile Sokak ve Düğün Fotoğrafçılığı ile ilgilenmekteyim. Türkiye Fotoğrafçılar ve Gezi Kulübü’nün (TFGK) kurucusuyum. Çeşitli sergiler ve sunumlar hazırlayıp, fotoğraf hayatıma devam etmekteyim.

Fotoğrafçı grupların ekip çalışması yapmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen turlar aynı zamanda organizasyon kabiliyeti de isteyen çok yönlü bir iş olmalı. Gezi ya da sokak fotoğrafçılığını bize tanımlayabilir misiniz? Bu türü diğerlerinden ayıran özellikler nelerdir? Ve izin alarak çekmek, kurgu yapmadan çekmek gibi kuralları var mı?

“Fotoğrafta diyalog önemli”

Barış Kerim Cesur: Sokak Fotoğrafçılığı dediğimiz (şehir fotoğrafçılığı) yapan kişi ya da kişilerin fotoğrafa nasıl baktıkları önemli. Tabi ki de amaç ve niyet önemli. Bir fotoğraftan sanat mı yoksa hobi mi çıkartmak gerekiyor. Bu ayrıca sabır isteyen bir iş bunu da herkes başaramaz.

Fotoğraf çekmek kolay gelebilir, tabiî ki de kolaydır. Niye derseniz elinize makineyi alıp teknik bilgileri de biliyorsanız ve görüyorsanız çekersiniz ama bunun bir de psikolojik yönü var. Nedir bu psikolojik yön? Çekeceğiniz nesne ya da insanlarla aynı ortamdaysanız mutlaka izin almalısınız. Çünkü mutlaka her bir karenin içinde mutlaka insan öğesi vardır. Bunun için de nabza göre şerbet misali iletişim yoluyla fotoğrafı çekeceğimiz kişi ya da kişilerden izin alabilir ya da alamayabiliriz. Bu yüzden de fotoğrafta en başta gelen kurallardan biri de izindir. Çünkü izin aldığımız zaman kişinin hikâyesini dinliyor olacağız. Bu da bizim ne kadar çok dinledikçe kafamızı daha çok verip çekeceğimiz fotoğrafları makyajla güzel hale getirebiliriz, makyaj dediğim de beden dili ve fotoğrafın dili, kompozisyon kuralları, konudur. Bu sebeple her zaman için insanın olduğu olacağı fotoğraflar da izin önemli diye düşünüyorum.

Benim ilgimi birinin odaklandığı yeri diğerlerinin keşfederek herkesin bir anda o odağa yönelmesi çekiyor. Bu durum o görüntüyü ilk keşfedenin konsantre olmasını zorlayan bir kargaşa yaratır diye düşünüyorum. Siz toplu fotoğraf çekimlerinde diğer çalışmalarla kıyasladığınızda ne gibi farklılıklar gözlemliyorsunuz?

“Grup çekimlerinde aynı kareye odaklanılması doğal”

Barış Kerim Cesur: Şimdi bu olay biraz farklı. Neden derseniz eğer? Topluca 50-100 kişi bir geziye gidilince herkesin elinde makine ve herkes bir şeyler öğrenip, en iyi fotoğrafı kendince yakalama çabası içerisinde. Zaten eğitimli donanımlı fotoğrafçı ya da sanatçılar böyle guruplara gitmezler. Gitseler bile bir kere gider, sonra da gitmezler. Bu yüzden de bireysel çekim ile toplu gurupla çekim arasında baya farklar 

oluyor. Bir yere gidince bir teyzeyi çekmeye başlayınca, başka fotoğrafçılar da gelip, onlar da çekmek istiyor. Sonuçta herkesin görmesi farklı. Tabii kadraj olarak ama akşamları facebook, instagram gibi sosyal medya hesaplarına aynı fotoğrafları 20-30 kişi yükleyince pek de anlamı kalmıyor gezilerin. Ve fotoğrafa meraklı kişin de o gezilerden pek de çok şey öğrendiği söylenemez. 

Bugüne kadar pek çok gezide fotoğraf çektiğinizi düşünerek, sizi en çok etkileyen yerleri bize söylemenizi isteyebilir miyiz?

“Nevşehir ve Kayseri’de yer altı şehirlerine bayıldım”

Barış Kerim Cesur:  Türkiye Fotoğrafçılar ve Gezi Kulübü olarak İstanbul içinde yaptığımız gezilerde genelde daha önce gördüğüm yerleri pek çok defa tekrar ederek gördüğüm için pek de etkileyen yerler olduğunu söyleyemem. Ama bireysel olarak farklı şehirler de beğendiğim ve ilginç gördüğüm yerler olmuştur. Bunların başında Isparta’da ismini hatırlamadığım büyük bir mağaraya hayran kaldım. Bunun dışında Nevşehir ve Kayseri’de yer altı şehirlerine bayıldığımı ve büyük bir şaşkınlıkta baktığımı ve fotoğraf çektiğimi söyleyebilirim. 

Fotoğraf çekildikten sonra çeşitli bilgisayar programlarında yapılan müdahalelerle fotoğrafı ilk halinden çıkartarak, köklü değişikler yapılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Fotoğrafta müdahale yerine göre olmalı, doğallık bozulmamalı”

Barış Kerim Cesur:  Sokak Fotoğrafçılığın da ya da buna benzer kulvarlarda olan sanat dalı olsun ya da olmasın düğün, moda, reklam, doğum gibi kulvarlar da photoshop kullanımı bazen gerekli olabiliyor. Bu da fotoğrafın çekildiği mekân-stüdyo-sokak gibi yere göre belirlenip işlem yapılabilir. Ama genelde ben sokak ve portre çekimlerimde photoshop az da olsa yerine göre kullanıyorum. Manipülasyon konusuna da gelirsek fotoğrafı güzel gösterse de fotoğrafın özgünlüğünü bozup, orijinalliğini yitirip, ortaya kötü bir fotoğraf çıkartabilir. Bu da fotoğrafı çeken kişiye kötü yansımaları olabilir diye düşünüyorum.

Bize Türkiye Fotoğrafçılar ve Gezi Kulübü’nden (TFGK) söz edebilir misiniz? Kurulma hikâyesini, sizin bu kurumdaki görevlerinizi ve etkinliklerini anlatmanızı rica ediyoruz.

“Etkinliklerimiz İstanbul başta olmak üzere Balıkesir, Edirne ve Ankara’da…”

Barış Kerim Cesur: Tabii ki de TFGK yani Türkiye Fotoğrafçılar ve Gezi Kulübünün kurucu başkanlığını şu an halen devam ettirmekteyim. Kulübümüz 2015 Şubat ayında kurulup şu anda İstanbul başta olmak üzere Balıkesir, Edirne ve Ankara’da küçük de olsa etkinliklerimiz ücretsiz bir şekilde devam ediyor. Her hafta sonu fotoğrafçı ve fotoğraf sanatçısı hocalarımızla ve arkadaşlarımızla beraber fotoğraf gösterileri ve sunumları gerçekleştirip, yeni jenerasyon fotoğrafçıları başta olmak üzere usta hocalarla bir araya gelip, onları fotoğrafa yeni başlayan ya da başlayacak arkadaşlarla tanıştırıyoruz, bir araya getiriyoruz. Hem de kendilerinin kişisel gelişimleri için faydalı olmaya çalışıyoruz. İlkbahardan başlayarak sonbahara kadar da markalarla ve üniversite fotoğraf kulüpleriyle geziler düzenleyip, sokak fotoğrafçılığı üzerine eğitimler veriyoruz. Söyleşilerimizi şu anlık Karaköy, Art-İstanbul Fotoğraf Cafe’de yapıyoruz. İlerleyen dönemlerde İstanbul’da farklı yerlerde de etkinliklerimizi yapacak ve faaliyetlerimizi tüm Türkiye’ye yayarak devam ettireceğiz.

Fotoğraf sanatı ile ilgilenen ve yola yeni çıkmış kişilere bu konuda daha sağlıklı ilerlemeleri için ne gibi tavsiyeleriniz olabilir?

“Fotoğraf çekmek için ilk önce hayatı çözmek gerekli”

Barış Kerim Cesur:  Fotoğrafı çekmek için ilk önce hayatı çözmek gerekli diye düşünüyorum. Çünkü fotoğraf bireysellik gerektiren bir sanat dalıdır. Herhangi bir kanunu olmayan ve koşulu olmayan bir iştir. Bu sebeple de kişinin ilk önce kendini sorgulayıp, kendini çözmesi gerekir. Görüyor muyum, görmüyor muyum” Bunu anladığı zaman fotoğrafı çeken kişi başarılı olur ya da olmaz diye düşünüyorum. Ve yine aynı şekilde kitap, dergi, gazete okuyarak albüm yani fotoğraf ve kitap arşivi oluşturarak, zamanla kişisel gelişimlerini tamamlayabilirler diye düşünmekteyim.

Röportaj: Aslı DİDARİ

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.