Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve Eski TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Bursa Dostluk Grubu ile Anadolu Eğitim Kültür ve Bilim Vakfı’nın iş birliğinde düzenlenen istişare ve tanışma toplantısına katıldı.
Toplantıya; Anadolu Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Hayrullah Başer, Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Abidin Memili, Bursa Valisi Erol Ayyıldız, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Abdülkadir Şahin, Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz ve Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı’nın yanı sıra bürokrasi, yargı camiası ve iş dünyası temsilcileri katıldı. Konuşmasında, Türkiye’nin toplumsal ve kurumsal yapısında süregelen sorunlara dair tespitlerde bulunan Cemil Çiçek, Muhammed İkbal’in ‘İslam dünyası aklını, Batı dünyası vicdanını kaybetti’ sözünü hatırlatarak, “2025 yılında bu tespitin hala geçerli olup olmadığını kendimize sormak zorundayız. Aklını başkasına ipotek eden bir toplum, akılla çözülecek sorunları çözemez” dedi.
‘BUGÜN HALA ADALETİ KONUŞUYORUZ’
Sadrazam Lütfü Paşa’dan itibaren yazılmış siyasetnamelere dikkat çeken Çiçek, “Meşveretin terk edilmesi, adaletin zayıflaması, rüşvetin yaygınlaşması ve danışmanların yetersizliği gibi sorunlar o dönemlerde nasıl dile getirildiyse, bugün de hala aynı dertleri yaşıyoruz. 15 Temmuz’u yaşadık ama geçmişte hurufileri, kadızadeleri tam bilseydik, bu olay bize sürpriz gelmezdi. Osmanlı Dönemi’nden bugüne adliye sistemine yönelik reform talepleri sürüyor. Adliyenin ıslahı 1558’de yazılmış. Bugün hala adaleti konuşuyoruz. Rüşvetin önlenmesi, emanetin ehline verilmesi gibi konular o gün yazılmış, bugün hala gündemde” diye konuştu.
‘IMF’YE 18 DEFA BAŞVURDUK, 18 DEFA AYNI HATAYI YAPTIK’
Konuşmasında ekonomiye de değinen Çiçek, ekonomik krizlerin geçmişten ders alınmamasıyla ilgili olduğunu belirterek, “Müslüman bir delikten bir kez sokulur, derler. Biz IMF kapısına 18 kez gittik. Bu bile başlı başına bir hafıza sorunudur” dedi. EYT düzenlemesinin gelecek kuşaklara ciddi bir yük getirdiğini söyleyen Çiçek, “Geçmişte 38-40 yaşındaki insanlara emeklilik hakkı verildi. Bugün de EYT düzenlendi. Ortaya çıkan sonuçla ne emekli olan memnun ne devletin bu yükü karşılayacak kaynağı var. Bu karar geçmişi hatırlamadan alındı” diye konuştu.
‘DEMOKRASİDE SORUMLULUK DAĞILIMI YOKTUR’
Demokraside yalnızca siyasetçilerin değil, tüm bireylerin sorumluluğu bulunduğunu belirten Çiçek, “Demokrasi sadece sandığa gitmek değildir. Herkesin ama az, ama çok sorumluluğu var. Siyaset, her talep edilenin doğru olduğu varsayımıyla yapılamaz” dedi.
‘KATARAKTLI VE HAFIZASIZ SİYASETLE YOL ALAMAYIZ’
Konuşmasında iki temel soruna da dikkat çeken Çiçek, “Birincisi, siyasi katarakt, gerçeği tam göremiyoruz. İkincisi; dünü unuttuk, o yüzden aynı hataları tekrar ediyoruz. Yanlış yolda doğru adım olmaz. Doğruya ulaşmak için önce yanlışı görmeli, yüzleşmeli ve bu yanlışları tekrar etmemeliyiz. Siyasi partiler, siyaset biliminin tanımladığı gibi toplum taleplerini bilimsel çözüme taşıyan kurumlardır. Ama bizde siyaset bayilikle karıştırılıyor. Siyah-beyaz kutuplaşması bu yüzden arttı. Toplumda siyah-beyaz hastalığı var. Oysa Türkiye gibi karmaşık coğrafyada çözümler gri alanlardadır” diye konuştu. Çiçek, sağ-sol kamplaşmasının geçmişte çok ağır sonuçlara yol açtığını belirterek, “Biz sağ yumruğumuzu sıktık, sol da yumruğunu sıktı. Sonuçta beş bin gencimizi kaybettik. Artık yumruk sıkma devri bitmeli. Siyasette yumruk sıkarak değil, el sıkarak çözüm üretebilirsiniz” dedi.
‘TERÖRLE MÜCADELEDE HATALARDAN DERS ÇIKARILMALI’
Çiçek, 50 yıldır süren terörle mücadelede geçmişte yapılan hataların tekrarlandığını belirterek, şöyle konuştu: “Bu süreçte 38 farklı terör örgütünün izine rastladım. Böyle bir ülkede hala çözüme varılamıyorsa, geçmişte atılan adımlar yeterince sahiplenilmedi demektir. Özellikle 2013’te çözüm arayışlarına gereken destek verilmedi. Bu işin çözümü için el sıkmak gerekiyordu ama cenazelerde bile eller sıkılamadı. İspanya’da Bask terörü karşısında tüm partiler, sosyal demokratından Hristiyan demokratına kadar bir araya gelerek, ortak tavır koydu. Türkiye’de toplumsal birlik hala zayıf.”