Hüsnü Süslü: Kartal’ı birlikte yöneteceğiz

CHP önceki dönem Parti Meclisi Üyesi Doç. Dr. Hüsnü Süslü, Kartal Belediye Başkan aday adaylığını açıkladı.

Hüsnü Süslü: Kartal’ı birlikte yöneteceğiz
Yayınlama: 25.10.2018
A+
A-

CHP’den Kartal Belediye Başkan Aday Adayı olan ve ilçede yoğun bir çalışma yürüten Hüsnü Süslü, aday adaylığı sürecini resmiyete kavuşturdu. İlçe Başkanı Muammer Çelebi’nin makamında ağırladığı Süslü, Kartal’ın daha güçlü bir CHP iktidarına ihtiyacı olduğunu ifade ederek “Umuda ve mutluluğa adanmış bir yolda, başta örgütümüz olmak üzere; her kesimden insanın desteğiyle başarıya birlikte yürüyeceğiz” açıklamasında bulundu.

ÖRGÜT TOPLANTISINDA ‘SÜSLÜ’ FARKI

Gün içerisinde Kartal İlçe Başkanlığı’na Belediye Başkan aday adaylık başvuru dosyasını teslim eden Hüsnü Süslü, akşamında ise örgüt toplantısında partililerin karşısına çıktı. Belediye Başkan aday adaylarına kendilerini tanıtma fırsatı verilen toplantıda Hüsnü Süslü konuşmasıyla partililerden tam destek aldı.

Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde ‘yerel seçim’ gündemli yapılan örgüt toplantısında söz alan Hüsnü Süslü, konuşmasına belediye başkanı ve belediye meclis üyesi aday adaylarına başarılar dileyerek başladı. Yaklaşık 20 dakika kürsüde kalan Süslü’nün konuşması salonu dolduran partililer tarafından sık sık destek alkışlarıyla kesildi.

Kartal’ı geçmişten bugüne analiz eden Süslü, ‘Daha güçlü bir Kartal’ hedeflediklerini belirterek şunları söyledi;

“Modern yaşamın en önemli göstergesi kentlerdir. Toplumlar kentlerle vardır. Bu nedenle Cumhuriyet’in ilk yıllarında kentler üretime, istihdama, sanata, kültüre dayalı olarak yeniden dizayn edilmiş, yeniden kurulmuştur.  Fakat 80’li yıllardan itibaren liberal ekonominin dünyada egemen olmasıyla birlikte kişileri özelleştiren, kentleri üretmekten öte tüketime yönlendiren, bireylerin zenginleşme çabası aynı kentin içinde birbirinden farklı toplumlar yaratmıştır.  Eskiden sanayi ve işçi kenti olan Kartal, seksenlerden başlayarak hızla istihdam edici yapısından uzaklaştı. Sanayi ilçe sınırlarının dışına taşındı. Sanayinin ve üretimin terk ettiği alanlar ise çok hızlı bir şekilde rant alanlarına dönüştü.

İstanbul’un orta ve üst sınıfları kentsel rant alanlarından yükselen büyük ve güvenli sitelere ve belirli alışveriş merkezlerine sığınırken, Kartal’ın asıl yerlileri olan emekçi kesimler ve kentin yoksulları “kentsel dönüşüm” adı verilen politikalar yoluyla yığınlar halinde kentin çeperlerine sürülmeye başlandı.

BELEDİYECİLİK ANLAYIŞIMIZI GÜNCELLEMEK ZORUNDAYIZ

Son 30-40 yılda yaşadıklarımızı da düşündüğümüzde belediyecilik anlayışımızı yeniden kurgulamak gerektiği açıktır. Artık nasıl bir belediyecilik denildiğinde en azından kamu yararına bir belediyecilik anlayışını sadece sözde değil, tüm belediyecilik hizmetlerinde öne çıkarmanın ve belediye yönetimini bu ilke doğrultusunda yeniden yapılandırmak gerektiğinin gereği açıktır. Sosyal demokrat belediyecilik anlayışını artık slogan belediyecilik anlayışının ötesinde gerçekten katılımcı, gerçekten dayanışmacı, gerçekten halkçı ve gerçekten birlikte yönetim ilkeleri üzerine yeniden kurgulamak zorundayız.

Eğer bunları bugün yapmaz isek, maalesef yarın sadece elimizde kimsenin birbirini tanımadığı, herkesin kitleler içinde yalnızlığı yaşadığı, büyük büyük blokların ve beton yığınlarının arasında insanın yeşile, insanın maviye ve en önemlisi insanın insana hasret yaşadığı güvensiz kentlerimiz olacak.

Bunu hiçbirimiz istemiyor isek artık bizim beraber yan yana gelip neyi istediğimizi konuşacağımız, bu konu da kararlar alacağımız ve uygulamaya geçeceğimiz, yani kısaca birlikte yöneteceğimizi bir belediyecilik anlayışına geçmemiz gerekmektedir. İşte bunun için ise her şeyden önce samimi olmak gerekiyor.

Sosyal Demokrat bir belediyecilik anlayışından bahsediyor isek her şeyden önce “belediye başkanının” iki dudağı arasındaki bir yönetim anlayışından vazgeçmemiz gerekmektedir. Kentin gerçek sahiplerinin, yani hemşerilerimizin doğrudan demokrasi uygulamalarıyla kararlara aktif katılacakları bir yönetim anlayışını belediyede hâkim kılmak ilk yapılması gereken iştir. Bunun için birlikte yöneteceğiz diyoruz.

Diğer önemli konu ise belediyenin kamusal alanı tüm yurttaşların kullanımına açacağı bir belediyecilik anlayışıdır. Kartallı hemşerilerimiz kent imkanlarını maliyetsiz kullanabilmelidir. Belediye hizmetleri bir ticari hizmetler bütünü değildir. İnsanların yan yana gelebileceği, oturabileceği, sohbet edebileceği, kaynaşacağı, bütünleşeceği alanları ticarileşmekten uzak tutmalıyız. Sosyal belediyecilik, insanların sosyalleşebileceği alanları ticari alanlara çeviremez. Bu alanlar kamunun ortak malı olmalıdır ve var olanlar çoğalmalıdır.

Bütün belediye hizmetlerinde bu nedenle derde derman belediye anlayışını geliştirmeliyiz. Vatandaş vergileriyle ayakta tuttuğu kamu hizmetlerinden bütçesi yetmediği için yararlanamıyor ise bu anlayışta bir sorun vardır.

Belediyecilikte temel amaç, hemşerilerimizin bulundukları alanda sosyal, kültürel ve ekonomik imkanlara kavuşturularak mutlu olmasının sağlanmasıdır. İnsanların yaşam kalitesinin yükseltilmesidir.

ÜRETEN KARTAL

Bunun için ilk hedef Kartalın bir istihdam haritasının çıkarılması olmalıdır. İnsanlarımızı Kartal içinde üretecekleri, istihdam edilecekleri ve gelirlerini arttıracak imkanları çoğaltacağımız bir politika izlememiz gereklidir. Sadece hedefiniz ranta dayalı bir zenginleşme olur ise, bu sadece belli bir zümrenin zenginleşmesini sağlar iken, kentin geri kalan kısmı için ise bir süre sonra doğdukları yerde doyamama gibi bir çarpık durumu ortaya çıkarır, esnafı büyük tekellere teslim eder ki bu anlayış sağcı bir anlayıştır.

Belediyeler yoksullukla mücadele etmenin araçlarını geliştiremezler ise, yoksullaşan kitleler her gün daha fazla dışlanacaktır. Bizim belediye anlayışımızda bir yandan yoksulları hem ekonomik hem de toplumsal olarak desteklemek, bunu bir öncelik olarak kabul etmek olmalıdır. Ama sadece yardım etmek de yeterli değildir. Eğitimden sağlığa, sanattan kentsel kamusal alanlara, ulaşımdan spora kadar tüm alanlarda ekonomik koşulları nedeniyle bu hizmetlerin dışında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalan kesimleri desteklemek ve onları önceliğine koyan bir hizmet anlayışını savunmak ve uygulamak zorundayız.

Yine aynı şekilde her gün zorlaşan yaşam koşulları ve artan sorunlardan en fazla etkilenen kadınları, çocukları, engellileri ve yaşlıları koruyucu sosyal politikalara öncelik vermeliyiz. Yani kısaca Kartalın oluşturduğu katma değeri, kentin yoksullarından ve çocuklarımız, engellilerimiz, yaşlılarımız ve kadınlarımızdan başlayarak Kartallılarla paylaşmalıyız. Kişileri zenginleştiren bir anlayıştan, toplumla paylaşan ve hakça dağıtan bir belediye anlayışı olmalıdır bizim yönetim anlayışımız. Ancak böylelikle birilerinin merhametine muhtaç bir halk anlayışından, halkça bölüşen ve birlikte yöneten dayanışmacı bir toplumsal modeli geliştirebiliriz.

SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYECİLİK İLKELERİ ESAS ALINACAK

Türkiye’de sosyal belediyecilik geçmişine bakıldığında bu söylediklerimiz gerçekleşmesi zor şeyler değildir. Geçmişte halkı için ucuz konut üretimini ilk olarak sosyal demokrat belediyeler yapıştır. Bunun yanında eşrafla dayanışma projelerinden halk pazarlarına, tanzim satış yerlerinden ekmek fabrikaları, mesleki eğitim, kültür merkezlerine kadar birçok ilk ve öncü uygulama, sosyal belediyecilik anlayışının içinde yer bulmaktadır.

Düzenleyici ve yönlendirici kooperatifler, mahalle kurulları katılımı sağlayıcı anlayışın ve üretici belediye anlayışının sonuçlarıdır. Bu projeler arasında metro çalışmaları, toplu taşımacılık, kültür ve sanata destek, kitap kampanyaları, deniz kıyılarının halkın kullanımına açılması, halk plajları, tarihi eserlerin restorasyonu ve ekmek fabrikalarını sıralayabiliriz.

Kentlerde oluşan tekelci ve kurumsal rantları kıran ve bunları topluma aktaran, kentsel tüketimin aracısız, ucuz ve sağlıklı yapılabilmesini sağlayan ve kaynak yaratabilme olanaklarını genişleten, üretici ve tüketiciyi koruyucu “belediye anlayışını” ifade etmektedir. Bugün genelde bütün kentlerimizde özelde ise Kartal’da mahalleler arasında bile ayrım vardır. Kentlerimiz zengin mahalleleri yoksul emekçi mahalleleri şeklinde fiili olarak ayrışmış durumdadır. Bunu sol bir belediyenin kabul etmesi mümkün değildir. Kentsel mekânsal parçalanmalar kısa vadede kentlerimiz, uzun vadede ülkemiz için de büyük bir tehlikedir.

Bu nedenle çok ivedi olarak ortak kentlilik bilincinin gelişebileceği, ortak yaşama sorumluluğunun paylaşıldığı bir kent kimliği yaratmak gerekmektedir. Bunun yolu da kentin ortak değerlerini çoğaltmaktır. Kent meydanları başta olmak üzere, açık ve kapalı kamusal kentsel mekanlar oluşturmayı özel önemde görüyoruz.

Kartal, her Kartallının sahipleneceği bir kent kimliğine sahip olacaktır. Bunun için de öncelikle herkesin fikrini alacak ve kararlara herkesin katılacağı uygulama planı olacaktır. Bu kentte yaşayan herkes bu kentteki her kararda söz sahibi olmalıdır.

HALK İÇİN YEŞİL ALAN

Kentlerimizin en büyük sorunlarından biri de yeşil alan eksikliğidir. Rant eksenli kentleşme anlayışlarının sonucu olarak kentlerimizde büyük oranda yeşil alan kıyımı yaşanmıştır. Kartalımız bu anlamda hala şanslı ilçelerden biri olmakla birlikte var olan yeşil alanlarımızda ticarileşmiş ve halkın genel kullanımından uzaktır. Sosyal demokrat bir belediyenin ilk yapması gereken ise herkes için yürüme mesafesinde, ulaşılabilir, kaliteli ve ticarileştirmenin ve betonlaşmanın minimum düzeyde tutulduğu “halk için yeşil alan” politikasını hayata geçirmek olmalıdır. Yaşanılabilir bir kartal için, sürdürülebilir bir yeşil alan politikası elzemdir.

Bir başka önemli nokta ise, Kartallının, Kartalın her bir karesine ulaşabilecekleri ucuz, çevreci, engelli ve yaşlılarımız için düşünülmüş bir ulaşım sistemi oluşturulmasıdır.

Başta gençlerimiz olmak üzere tüm hemşerilerimizin sağlıklı bir yaşam için spor yapabilmelerine olanak verecek tesisler ile donatılmış bir kent yaratmamız önemlidir. Amatör spor dallarını yaygınlaştıracak, kitle sporlarını özendirecek bir kent oluşturmak belediyelerimizin önceliği olmalıdır. Spor, toplumda birleştirici unsurlardan biridir. Değişik illerden gelmiş, değişik sosyal koşulları olan gençlerimizi sporla birleştirebilir ve çok kültürlü kent yaşamımızı geliştirebiliriz.

KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZİ KORUYACAĞIZ

Bir başka önemli nokta ise kültürel ve sanatsal değerlerimize sahip çıkmaktır. Kuruluşu Osmanlı öncesine dayanan bir ilçenin elbette kültürel birçok mirasa sahip olması düşünülemez. Fakat bugüne kadar Kartal bu yönüyle hiç öne çıkarılamamıştır. Kentimizin tarihi ve kültürel dokusunu tekrar gün ışığına çıkaracak çalışmalar yapmak sosyal belediyeciliğin bir gereğidir.

İstanbul gibi dünya çapında bir metropolün en önemli parçalarından biri olan Kartal, kendi tarihi zenginliğinin yanı sıra yıllar boyu aldığı göçlerle Anadolu’nun tüm renklerini içinde yaşatan bir kente dönüşmüştür. Anadolu’nun binlerce yıldır içinde yaşattığı birçok kültürel renk, Kartal içinde yeniden çiçek açmayı ve dünya kültür mirasının içine yer bulmayı beklemektedir. Belediyelere düşen ise kentlerin içinde yaşayan tüm farklılıkları bir arada sinerjiye dönüştürecek bir kültür kenti hüviyetini koruyup geliştirecek ortamları yaratmaktır. İşte sosyal belediyeciliğin en önemli ayağı olan katılımcılık bu yüzden belediye anlayışımızın bir parçası olacaktır. Her kültürel zenginlik kendini yaşatmak ve geliştirmek için alan bulacaktır.

KARTAL SANATIN MERKEZİ OLACAK

Sanat ise kentli kimliğinin en önemli parçasıdır. Kartal gibi çok kültürlü bir kent yaşamında sanatın tarihsel işlevi bir kez daha öne çıkmalıdır. Sanat insana dair güzel olan ne varsa onun toplumsallaşmasına hizmet eder. Bu nedenle sanat Kartal’da bir arada yaşamamızın en önemli yapıtaşıdır. Sosyal belediyecilik, halkın güzel olanla buluşturulmasının tüm imkanlarını yaratmak durumundadır. Belediyecilik anlayışımızda sanatla halk her alanda buluşturulacaktır. Sanat ve sanatçılar belediyecilik hizmetinin merkezlerinden biri olacaktır.

ŞEHRİMİZİ BİRLİKTE YÖNETECEĞİZ

Sözün özüne gelirsek sosyal demokrat belediyecilik anlayışı insanı merkeze alan, insanı çevresiyle bir bütün olarak gören insan odaklı bir anlayıştır. Bu nedenle belediyecilik en iyi sosyal demokratların yapabileceği bir iştir. Bugüne kadar bunun iyi örneklerini her yerde sergileyememiş olmamız, savunduğumuz anlayışın değil, seçtiğimiz yöneticilerin ve kadroların eksikliğidir diye düşünüyorum. Bu nedenle yeni bir kadro hareketiyle, sadece sözde ve söylemde değil uygulamada da halktan yana bir anlayışla ve tüm kentdaşlarımızın kararlara aktif katılacağı ve birlikte yöneteceğimiz bir belediyecilik modelini hayata geçirmek istiyoruz. İnsanları kenti yaşadıkları alanlarda, sokakta, parklarda yani yaşamın içinde gerçek bir sosyal demokrat anlayışla buluşturabilir isek, eminim bu insanımıza, partimize ve ülkemize yapabileceğimiz en önemli hizmet olacaktır.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.