Uzmanlar, önlemlerin gevşetilmesi halinde, koronavirüs salgınında ikinci dalganın yaşanabileceği konusunda uyarıyor.
Koronavirüsün ilk görüldüğü yer olan Çin’in Vuhan kentinde 76 günlük karantina sürecinin salgının kontrol altına alındığı gerekçesiyle sona erdirilmesi, tedbirlerin azaltılması ve ülke içi seyahatlere izin verilmesi, salgının ne zaman biteceği sorusuna yanıt arayanlarda, “ikinci dalga” endişesine yol açtı.
Kovid-19’da “ikinci dalga” yaşanma ihtimalini değerlendiren uzmanlar, salgına karşı alınan önlemlerin gevşetilmesinin, henüz ortaya çıkmamış “sessiz enfeksiyonların” topluma yayılmasına neden olabileceğini, bu nedenle dünya genelindeki tedbirlerin sıkı tutulması gerektiğini vurguladı.
“VİRÜSÜN DEĞİŞİME UĞRAMASI DÜŞÜK BİR İHTİMAL”
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Tıbbi Viroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Midilli, salgının önlenmesindeki en etkili yöntemin izolasyon ve sosyal mesafesinin korunması olduğunu hatırlattı.
Prof. Dr. Kenan Midilli, Çin’in özellikle Hubei eyaletinde uygulanan sıkı karantina önlemleri sonucunda salgının şu an kontrol altına alındığının düşünüldüğünü, bundan dolayı Vuhan kentindeki karantina önlemlerinin de kısmi şekilde kaldırıldığını aktardı.
Karantina tedbirlerindeki gevşetmelerin, hala saptanamamış sessiz enfeksiyonların toplum içerisine yayılmasına yol açabileceğine dikkati çeken Kenan Midilli, bu nedenle karantinanın tümüyle kaldırılmasının yakın gelecek için gerçekçi bir beklenti olmadığını ve uzun bir süre daha durumun yakından izlenerek, gerektiğinde önlemlerin yeniden sıkılaştırılmasının tercih edileceğini ifade etti.
Salgının inişe geçtiği başka ülkelerde de izolasyona dayalı önlemlerin gevşetilerek, salgının yol açtığı ekonomik ve olumsuz psikososyal etkilerin azaltılmaya çalışıldığını anlatan Midilli, “Ancak, salgın Güney Amerika, Afrika ve Hindistan gibi sağlık altyapısı zayıf ya da yetersiz ülkelerde yeni yükselmeye başladığı için bu ülkelerde hastalığın yaz aylarının başında doruğa çıkacağı tahmin edilmektedir. Yaz aylarında salgın hız kesip kontrol altına alınsa bile özellikle başka ülkelerden olabilecek yeni girişler sonucunda salgının kontrol altına alındığı bölgelerde sonbaharda ikinci bir dalga ile karşı karşıya kalınması büyük bir olasılık olarak görülüyor” diye konuştu.
“İZOLASYON KURALLARINA UYULMAZSA ENFEKSİYON DEVAM EDER”
Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Pınar Çıragil de Kovid-19’un ikinci dalgasının yaşanma ihtimaline yönelik şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bazı araştırmacılar, Kovid-19 pandemisi için Dünya Sağlık Örgütü ya da kimi ülkelerin sağlık kurumlarının yeterince erken önlem almadığını düşünüyor. İkinci dalga ise izolasyon kurallarına uyulmadığı takdirde bu enfeksiyonun devam edeceği anlamına gelir. Aralık 2019’dan önceki hayatımıza ne zaman döneceğimizin yanıtı aslında bize bağlı. Otoritelerin koyduğu tüm kurallara uyar, evde izole kalır, dışarı çıkmamız gerekiyorsa maske kullanır ve sosyal mesafeyi korursak bu süreç daha da kısalacaktır.”
“İYİLEŞENLERİN SAYISI, İKİNCİ DALGA OLASILIĞINI BELİRLEYEN PARAMETREDİR”
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Tıbbi Viroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Şahiner, Çin’de ağustos ayında ikinci bir Kovid-19 salgını görülebileceğine dikkati çekti.
Aşı kısa zamanda bulunmazsa 2022’ye kadar tedbirlerin süreceğini belirten Şahiner, “Salgın 2024’e kadar devam edebilir.” şeklindeki görüşlerin insanlarda endişe yarattığını ancak bunların sadece birer olasılık ve kanıtlanması çok güç görüşler olduğunu ifade etti.
“YENİ BİR TÜR İLE YENİ EPİDEMİLER HER ZAMAN OLASI”
Doç. Dr. Fatih Şahiner, Kovid-19’a ilişkin muhtemel senaryoları şu şekilde sıraladı:
“Virüs kaybolmayıp birkaç yıl içinde mevsimsel koronavirüsler gibi toplumun geri kalan kısımlarına da yayılabilir ama bu durumda etkileri ve önemi giderek azalır. Belirli düzeylerde de etkili olsa aşılama ile toplumsal bağışıklık elde edilip yine virüsün etkileri sınırlandırılabilir ya da yeni tedavilerle ölüm oranları azaltılabilir. Corona virüsün çok sayıda türü var. Tamamen yeni bir tür ile yeni epidemiler her zaman olasıdır. Bu bilinen bir olasılık olduğu için geçmişte birçok kişi tarafından dile getirilmesi nedeniyle çok büyük bir öngörü ya da komplo teorisi şeklinde algılandı. Ancak, birçok bilimsel makalede bu bilgi yer almakta ve bu durum beklenmekteydi.”
Salgına neden olan virüs için yakın zamanda çok büyük ve hastalığın seyrini iyi ya da kötü yönde değiştirecek mutasyonlar olmasının beklenmemesi gerektiğini dile getiren Fatih Şahiner, şunları aktardı:
“Eğer olursa da yine bu virüsle olacaktır. Şu anki mutasyon oranları yüzde 1’in altında. Enfeksiyonu geçirip iyileşenlerin immün sistemleri yine bu virüsü birçok farklı proteinindeki çok sayıda farklı antijenik yapısıyla tanıyor. Risk altındaki ve daha önce bu virüsle karşılaşmamış bir kişi için günümüzdeki hastalık riski aynı haliyle devam ediyor diyebiliriz. Ancak geliştirilecek bir aşı ya da spesifik bir ilaç bu riski azaltabilir. Bu büyük salgın atlatıldığında hiçbir senaryo bugünkünden daha kötü olmaz. Tamamen yeni bir virüsün ortaya çıkması ise apayrı bir konudur.”