Melis Büyükplevne’den muhteşem bir roman daha

Yeni Gazete yazarı Melis Büyükplevne’nin üçüncü kitabı “Salgın34” piyasaya çıktı.

Melis Büyükplevne’den muhteşem bir roman daha
Yayınlama: 08.06.2020
A+
A-

Yazarımız Melis Büyükplevne 3. romanı “Salgın34” ile piyasalara geri döndü.

Melis Büyükplevne yazarımızla yeni kitabı hakkında konuşacağız.

Öncelikle yeni romanınız hayırlı olsun.

Çok teşekkür ederim.

Bu romanın bir bilim-kurgu romanı olduğunu görüyoruz. Önceki gerilim kitaplarınızdan farklı mı?

Gerilim olmadan olmaz. Elbette germeye devam ediyorum ama konu biraz farklı olduğu için bilim-kurgu kategorisine giriyor. Zaten ilk ödülümü bu dalda kazanıştım, belki bana uğurlu gelir.

Konuyu bilmeyenler için kitaptan biraz bahseder misiniz?

Gecenin bir vakti esrarengiz bir sis ve varlıklar ortaya çıkıyor ve sonrasında insanlar hastanelere farklı şikâyetler nedeniyle akın etmeye başlıyor. Kısa sürede herkes bilinmeyen bir virüsün etkisine giriyor, semptomlar anbean değişiyor ve insanlar saldırganlaşmaya başlıyor.

Günümüzün korkulu rüyası Covid-19 ile benzerlikleri var mı?

Aslında, birkaç belirti dışında tamamen farklı. Zaten ben bu kitabı yıllar önce yazmıştım. 

Bu gerçekten de ilginç. Sanki bugünleri tahmin etmişsiniz gibi

Aslında benim için en ürkütücü ve gerilim dolu şey tedavisi olmayan veya bilinmeyen hastalıklardı. Bilinmeyen bir düşman beni her zaman ürkütmüştür.

Bu nedenle de bu tarzda bir roman yazmak istiyordum hep.  Yazıp bir kenara koymuştum aslında, öncelikle başka bir romanımı çıkartacaktık ama buna nasipmiş.

Kitabın çıkışı hikayesini  de çok merak ediyorum.

Pandemi sürecinde, yazmış olduğum eski kitap ve hikayeleri karıştırıyordum ve gözüme bu kitap takıldı. Tekrar okuyup yayınevine bir sorayım dedim ve elimde böyle bir kitap var diye mesaj attım.  Metin Bey (Soylu) anında beni geri aradı ve hemen basalım dedi.  Sonraki süreç zaten inanılmaz hızlı ilerledi.

Gerçekten de ilginç bir yıl oluyor. Bir gerilim yazarı olarak bu yıl için öngörüleriniz veya düşünceleriniz nedir?

Valla tüm gerilim unsurlarını alıp bir romana sıkıştırmışlar gibi yaşıyoruz her şeyi.  İnsanlar “daha ne olabilir ki” lafını dediğinde “Yapma! Deme öyle!” diye uyarmaya başladık artık. (gülüşmeler)

Mesela uzaylı istilası diyorlar ama daha asit yağmadı mesela, zombi istilası bekliyorum güz döneminde. (gülüşmeler)

Bu yıl herkesin sinirini yıprattı. Sizin de sağlığınızı etkiledi, tekrar geçmiş olsun. Bu nedenle köşe yazınıza da ara verdiniz. Yazmanızı gerçekten de etkiledi mi bu yaşananlar?

Öncelikle çok teşekkür ederim. Beni etkileyen aslında geçirdiğim nöbet oldu. Bir süre çok yorgundum. Ayrıca konuşurken de biraz kekelemeye başladım ama yavaş yavaş toparlıyorum. Enerjim yerimde ama uzun bir şeyler yazarken zorlanıyorum. Zaten yağmur da yok. Kurak havalarda ilham perim tatile çıkıyor. (gülüşmeler)

Hiç gerilim dışında yazdığınız bir roman var mı?

Aslında bir ara bir aşk romanına başladım ama aşıkları kavuşturunca sıkıldım ve bir gerilime çevirmeye karar verdim. (gülüşmeler)

Sizde tüm yollar gerilime çıkıyor gibi. Nereden geliyor bu korku sevdanız?

Çocukken insanları korkutmayı çok severdim, ürkütücü hikâyeler duyduğumda hemen dinler ve arkadaşlarıma anlatırdım. Ormanda yürüyüş yaptığımızda korku hikâyeleri uydururdum ki muhtemelen Blair Cadısı fikrini benden çaldılar (gülüşmeler). Bir de en ufak bir olayı korkuya çevirme huyum vardı. Mesela bir hikaye var. Küçükken ; 12 yaşımda falandım, kardeşimle bir gün bahçede çadır kurduk. Hava kararmaya başlarken üst komşuda ses yükseldi, ben de adamın karısını ve çocuğunu öldürdüğünü ve cesetleri  bahçeye gömeceğini falan söyledim. Kardeşim korktu tabi, yazık. Hemen eve kaçtık.

Tamam, hemen konuyu değiştiriyorum.  Kitapta kaçışta olan bir grup insanı anlatıyorsunuz. Gerçek hayatta siz de bu şekilde bir yol izler miydiniz?

Aslında ben, evimden çıkmamayı seçerdim ama insanlar saldırganlaşırsa ve daha güvenli bir yere kaçmam gerekiyorsa bunu yapardım. Hayatta kalmak için ne gerekiyorsa yapardım.

Yazdıklarınız bir gün gerçekleşseydi korkar mıydınız? Tepkiniz ne olurdu?

Bu kitabıma bağlı aslında. İlk kitabımda kişisel bir olay vardı, o beni bağlamazdı. İkinci kitapta, mekanı için adam öldüren bir katil vardı. Bunlar beni çok korkutmazdı ama açık söylemek gerekirse “Salgın 34” gerçekleşseydi korkardım. Aslında güncel duruma benziyor, bu yüzden daha ürkütücü. Virüsün mutasyon geçirip bazı insanları saldırgan yaptığını düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor ama henüz yayımlanmayan romanımdaki katil canlansaydı, ondan da korkardım.

Bu arada bahsi geçmişken, var mı başka projeleriniz?

Projeler ve romanlar var. Sırada Nevfel adlı romanım var mesela. Bir seri katilin hikâyesini anlatıyor ama bu 2020 çok acayip bir yıl, onun bile garantisini veremiyorum. İlk olarak o basılacaktı ama bu kitaba döndük. Belki ters köşe yapıp başka bir kitabımı çıkartırım, bilmiyorum.

Son olarak, okurlarımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Tehlike henüz geçmiş değil ve çoğunluğun tedbiri elden bıraktığını görüyorum. Ne olur biraz daha direnelim, yoksa bu süreç bitmeyecek.  Vaka sayısı sıfırlanmadıkça rahat bir nefes alamayız.  Herkese sağlıklı ve keyifli günler diliyorum ve teşekkür ediyorum.

 

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.