Rıza Sarraf, “hayali” gıda ticareti konusunda Atilla da dahil Halk Bankası çalışanlarına nasıl yalan söylediğini anlattı.
New York’ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın yargılandığı davada savcılığın tanığı olan Rıza Sarraf, “hayali” gıda ticareti konusunda Atilla da dahil Halk Bankası çalışanlarına nasıl yalan söylediğini anlattı.
Kendisine yöneltilen 7 suçlamayı da kabul eden ve savcılık ile işbirliğine giderek tanıklık yapmayı kabul eden Sarraf, duruşmanın 7. gününde ifade vermeye devam etti.
ABD’nin Miami kentinde mart 2016’da tutuklanan Sarraf, Atilla’nın kendisinden yaklaşık bir yıl sonra tutuklandığını öğrendiğinde “şoke olduğunu” dile getirdi.
Atilla’nın avukatlarından Cathy Fleming’in sorularını yanıtlayan Rıza Sarraf, duruşma salonunun ortasındaki siyah panoya resimleri asılan İran’ın eski Cumhurbaşkanı Mahmoud Ahmadinejad ve İran lideri Ali Hamaney ile hiçbir zaman görüşmediğini iddia etti.
Rıza Sarraf, dönemin İran Petrol Bakanı Rostam Ghasemi ile ise Türkiye’de bir kere toplantı yaptığını kaydederken, dönemin İran Merkez Bankası Başkanı Mahmoud Bahmani ile babasının da bulunduğu bir toplantıda görüştüğünü anlattı.
Babasının sahibi olduğu Al Nafees Exchange döviz bürosunun, ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi’nden (OFAC) uyarı aldığı ve ceza kesildiğini de doğruladı.
Duruşmada dinletilen ses kayıtlarında bir banka çalışanının “devletle ilişkisi olan şirketlerle iş yapması durumunda OFAC sizi listeye alabilir diye uyarısı karşısında Sarraf, İran devletiyle ilişkili şirketlerle zaten iş yapmadıklarını savunuyor.
Atilla’dan hiç bir zaman yüz yüze görüşme talebinde bulunmadı
Fleming, Sarraf’ın telefon görüşmelerinde Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan ve o dönem bankada dış operasyonlardan sorumlu Levent Balkan ile yüz yüze görüşme taleplerinin olduğunu ancak Atilla’dan hiç bir zaman yüz yüze görüşme talebinde bulunmadığına dikkati çekti.
Rıza Sarraf, telefon görüşmelerinde para ticareti konusunun açık şekilde konuşulmasıyla ilgili olarak “Çok kapalı olsaydı, zaten bu tapeler olmazdı.” yorumunu yaptı.
Fleming, Sarraf’a eşi Ebru Gündeş hakkında sorular da yöneltti. Sarraf ise, eşi Gündeş ünlü bir sanatçı olduğu için sürekli göz önünde olduğunu belirterek basında kendileri hakkında çıkan haberlerin yüzde 99’unun “asparagas” olduğunu savundu.
Duruşmaya kısa bir ara verildiğinde Atilla, gazetecilerin kendisine yönelttiği sorulara kısa yanıtlar verdi.
“İyiyim” diyerek sözlerine başlayan Atilla, avukatlarının savunmasına ilişkin ise onların belirli bir strateji izlediklerini söyledi.
Kendisinin daha konuşmadığını belirten Atilla, avukatlarından memnun olduğunu da sözlerine ekledi.
Rıza Sarraf söylediği yalanları anlattı
Halk Bankası çalışanlarının büyük bir kısmının yaptığı işin bütün detaylarını bilmediğini belirten Rıza Sarraf, yaptığı “hayali ticaret” konusunda Halk Bankası çalışanlarına yalan söylediğini anlattı.
Rıza Sarraf, “Bankada ne ticareti yaptığımızı bilen bir üst düzey vardı. Alt kademe ne yaptığımızı bilmiyordu. Halk Bankasında alt kademeden beni arayan olursa, bu NIOC’nin (İran Milli Petrol Şirketini) ödemesi demedim tabii ki. Zaten telefonlarda da çok açık hiçbir zaman konuşmadık … Bilmeyen insanlara yalan söylediğim kesinlikle doğrudur.” şeklinde konuştu.
Rıza Sarraf, Atilla’nın ise sahte gıda ticareti sisteminin gelişmesine ve çalışmasına katkıları olduğunu iddia etti.
-“Evet yalan söyledim”
Öte yandan Rıza Sarraf, Fleming’in ısrarlarına rağmen Aslan, Atilla ve kendisi arasında gerçekleşen ve bu sistemle ilgili olan toplantının tarihini net olarak hatırlayamadığını söyledi.
Fleming’in hayali gıda ticareti ile iligili sorularını yanıtlayan Sarraf, “Atilla beyin gerçek gıdanın fiziksel olarak gitmeyeceği hakkında hiçbir fikri yoktu.” dedi.
Rıza Sarraf, gıda ticaretine ilişkin “Atilla’ya yalan söylediniz” sorusuna ise “Doğrudur, evet yalan söyledim.” şeklinde cevap verdi.
Rıza Sarraf, kendi işinin detayları ve hesap ekstrelerini rakiplerine verdiğini iddia ettiği Levent Balkan’ı Süleyman Aslan’a şikayet ettiğini de anlattı. Sarraf, Balkan’ın Halk Bankası’ndan ayrılmasının bununla ilgili olup olmadığını bilmediğini öne sürdü.
Fleming’in “Geçen hafta her insanın bir ücreti var demiştiniz, değil mi?” ifadesini hatırlatması üzerine Rıza Sarraf, “Rüşvete meyilli olan her insanın bir ücreti vardır. Benim kastettiğim rüşvete meyilli olan kişiler.” dedi.
Çalışanları ile arasında bazı şifreli mesajlar kullandığını anlatan Rıza Sarraf, “Çikinova gerçek mal göndermediğimizde aramızda kullanılan bir terimdi”
Atilla’nın kuzeni duruşmadaydı
Öğleden sonra duruşma başlamadan önce ise Atilla’nın kuzeni mahkeme salonuna geldi.
Kuzenini gördüğüne şaşıran ve gülümseyen Atilla, Amerika’da öğrenci olduğu öğrenilen kuzeninin “Abi nasılsın, iyi misin? sorusu üzerine “zor buranın işleri” diye yanıt verdi. Duygusal anlar yaşayan Atilla’nın kuzeni gözyaşlarını tutamadı.
Rıza Sarraf, Türkiye’de tutuklu kaldığı ve serbest kaldığı dönemden sonra tekrar Halk Bankasına dönüp işlerine kaldığı yerden devam etmek istediğini belirtti.
Fleming’in “Atilla Bey’in bu düzenin kurulmasına yardım ettiğini söylemiştiniz. Neden ona gitmediniz?” sorusuna ise Sarraf “Hakan Beyden çok daha üst düzey insanlara gittim.” dedi.
Dava süreci
Davanın dünkü duruşmasında ise Rıza Sarraf, tutuklu bulunduğu cezaevindeki bir gardiyana, Türk avukatı vasıtasıyla, yaklaşık 45 bin dolar rüşvet verdiğini belirtti.
Türkiye’den diğer masraflarıyla birlikte gönderilen para ile bu rüşvetin ödendiğini anlatan Rıza Sarraf, “45 bin dolar karşılığında bu gardiyan bana alkol getirdi. Birkaç kere de gardiyanın cep telefonunu kullandım … Eşimle, kızımla görüntülü, Türkiye’deki bir avukatımla, bir kere de dayımla ve ablamla görüştüm, hatırladığım kadarıyla.” demişti.
Cezaevinde her mahkuma tanınan ayda 300 dakikalık telefon görüşme hakkının bitmesinin ardından başka mahkumların da dakikalarını kullandığını anlatan Sarraf, uyuşturucu madde olan sentetik marihuana içtiğini de kabul etmişti. Sarraf, “Bunun kanunen bir suç olduğunu bilmiyordum. Cezaevi kuralı olabilir.” şeklinde konuşmuştu.
Rıza Sarraf, tutuklandığı günden beri cezaevinden çıkma çabası içinde olduğunu ve daha önce bunun için kefalet başvurusunda bulunduğunu belirterek, Atilla davasının sonunda, cezaevinden çıkmak için savcılıkla tekrar kefalet görüşmesi fırsatının olduğunu söylemişti.
Miami’ye gelip tutuklandığında üzerinde 102 bin dolar nakit bulunduğunu ifade eden Sarraf, bu paranın eşi ve kızının da dahil olduğu 7 kişilik ekibin 10 gün boyunca “Disney World” seyahati için olduğunu anlatmıştı.
Rıza Sarraf’ın yalan ifade görüşmesi
Rıza Sarraf’ın “hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın” dediği ortaya çıkmıştı.
Atilla’nın avukatları, Rıza Sarraf’ın hapishanedeki telefon görüşmelerinin kayıtlarına ilişkin mahkemeye bir mektup sunmuştu.
Savunmanın avukatlarının sunduğu mektupta, 15 Eylül 2016’da Sarraf ile Ahad isimli bir kişi arasında geçen telefon konuşmasında Sarraf’ın “ABD’de hapishaneden çıkmak ya da daha az ceza almak için işlemediğin suçları kabul etmek zorundasın” dediği belirtildi.
Mektupta Rıza Sarraf’ın “daha az ceza alabilmek için yalan ifade vermekte istekli olduğu” belirtildi.
Ancak, mahkemenin elektronik belgelere erişim sistemine yüklenen mektup, kısa süre sonra mühürlendi ve kamu erişimine kapatıldı.
İran’a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak gibi 6 ayrı suç atfedilen Sarraf geçen yıl mart ayında ABD’de tutuklanmıştı.
Rıza Sarraf, hücresine alkol sokmak ve gardiyanların cep telefonlarını kullanabilmek için onlara rüşvet verdiğini de itiraf etmişti.
Atilla ise 27 Mart’ta JFK Havalimanı’ndan Türkiye’ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.