Adnan Oktar Suç Örgütü’nün bugüne kadar tam 100 bin kızın hayatını etkilediği ortaya çıktı.
Adnan Oktar Suç Örgütü elebaşı Adnan Oktar’ın örgütü kurduktan bu yana 100 bin kızı mağdur ettiği ortaya çıktı.
Soruşturma kapsamında ifade veren bir müşteki, Oktar’ın örgütün faaliyete başladığı dönemden bugüne kadar 100 bin kızın hayatını etkilediğini ileri sürdü.
Ayrıca müşteki, Oktar’a gelen evrakların sıcak suda eritilerek klozete atıldığını, bu şekilde delillerin ortadan yok edildiğini anlattı. Müşteki U.Ş., örgütten ayrılanlara savaş açıldığını, bu şekilde birçok kez yalancı şahitlik yaptığını söyledi.
Sabah gazetesinden Sema Alim Dalgıç’ın haberine göre
Geçtiğimiz günlerde örgüt kurma, cinsel saldırı ve vergi usulsüzlüğü gibi suçların da aralarında bulunduğu birçok suçtan tutuklanarak cezaevine gönderilen Adnan Oktar ve örgüt üyeleri hakkında yeni skandallar ortaya çıkmaya devam ediyor.
Adnan Oktar Suç Örgütü’ne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında ifade veren ve örgütte olduğu süreçte kız getirmeden sorumlu olan U.Ş. isimli bir müşteki, örgütün faaliyete başladığı dönemden bugüne kadar 100 bin kızın mağdur edildiğini belirtti.
Müşteki U.Ş. şunları söyledi: “2004-2005 yılları arasında Adnan Oktar bana özel görüşmelerde ‘Sen kız işlerini yapabilirsin’ diyerek bu konuda eğitilmemi istedi. Beni bu işlerin imamı olan Timur Ayanve Bora Yıldız’ın kontrolüne verdiler. Onlar da beni Mustafa Çalıkoğlu ve Kerem Gürtuna’nın da kaldığı Tarabya’daki büyük villaya gönderdi. Orada Bora Yıldız’ın getirdiği ve ismini bile bilmediğim birçok kızla ilişki yaşadım.
GÖSTERİŞ İÇİN…
Bana bu işlerde kullanmam için marka kıyafetler, o dönem Emin Koç’ a ait olan pahalı saat, lüks bir araba verildi. Ben de kendi başıma cemaate getirmek için kız bulmaya başladım. Bu süreçte Timur AYAN bana sürekli taktikler veriyordu. Gündüzleri Adnan Oktar’ın yaşadığı ‘Dragos’ta alışveriş işleri ve oranın işleri ile ilgileniyordum. Akşamları Adnan Oktar’ın yaptığı özel derslere katılıyorduk ve Adnan Oktar kız konuları ile ilgili bizzat Timur Ayan, Bora Yıldız, Mustafa Çalıkoğlu, Kerem Gürtuna ve bana taktikler veriyordu.
İĞRENÇ TAKTİKLER
Bu taktiklerde Adnan Oktar bize ‘Zenginlik gösterin, evlilik vaadinde bulunun, normal olarak ilişkiye girmeyin ve ben bunu evliliğe saklıyorum deyin ki size daha çok güvensinler, herkes turnikeyi kabul eder kafanızda büyütmeyin, kızların hepsi ….’ derdi. Benim bu işlere daha çok sahip çıkıp, Allah rızası için daha çok cemaate kız getirmem için telkinde bulunuyordu.
100 BİN KIZ MAĞDUR
Adnan Oktar bana “İstediğin kadar para kullan, araba, ev ne tür imkan gerekiyorsa kullan ve daha çok kız getir, buraya gelmene gerek yok, bir kızı dine kazandırmak çok büyük ecirdir, sen çık git işine bak’ derdi. Bende bunun üzerine sürekli AVM’lerde, Beşiktaş Meydanında, Bebek sahilinde, Taksim civarında ve zaman zaman da arabayı bırakıp metro ve metrobüs hatlarının en yoğun olduğu saatlerde bunların duraklarında dolaşıp, güzel kızları dine kazandırmak maksatlı iş bahanesiyle tanışıp cemaate getirmeye çalışırdım. Tahminimce örgüt faaliyete başladığı dönemden bugüne kadar 100 bin kıza değmiş ve hayatlarını etkilemiştir.”
“SICAK SUDA ERİTİP KLOZETE ATIYORDUK”
Ayrıca Adnan Oktar’ın Çengelköy’deki villasındaki günlük işleri de yaptığını belirten U.Ş., gelen bütün evrakların Oktar’ın okuması ardından nasıl yok edildiğini anlattı: “Adnan Oktar’a yakın olarak hizmet ettiğim ve aynı evde kaldığım için Adnan Oktar’a gelen bütün evrakları Adnan Oktar okuduktan sonra sıcak suda eriterek klozete atıyorduk. Eskiden yakardık ama duman falan çıktığı için dikkat çekmemesi amacıyla bu işleme 2014 yılında başladık”
YALANCI ŞAHİTLİK
Müşteki U.Ş., örgütten ayrılan üyeleri itibarsızlaştırmak için bir dönem sıklıkla yalancı şahitlik yaptığını şu şekilde anlattı: “Adnan Oktar’ın talimatıyla Kerem Gürtuna’ya adeta savaş açmıştık. Sürekli suç uyduracak şekilde davalar açıp yalancı şahitlerle tutuklanmasını sağlamaya çalışıyorduk.
Hatta bu tip davalardan birisinde bende örgütün hukuk imamlarından birisi olan Halil Müftüoğlu talimatıyla yalancı şahit olmuştum. Senaryo şöyle idi. Ben, Emre Ertüzün, Mert Sucu Bağdat Caddesi’nde yürürken Kerem ile karşılaşıyoruz Kerem de o arada Emre’ye ve bize belindeki silahı gösterip tehdit ediyordu.
Halbuki bu tamamen Adnan Oktar’ın talimatıyla ayrılanlara neler yapıldığını göstermek için içeri bir mesajdı. Böyle bir olay hiç yaşanmadı ama yaşanmış gibi anlatıldı. Örneğin bu tip birçok olaya şahit olmuştum ve bizzat yalancı şahitlikler yapmıştım.
Bir keresinde de yılını hatırlamıyorum ama örgütten kızlarını kurtarmaya çalışan bir aileye tehdit ediyorlar kumpası kurulmuştu. Hukuk imamlarının talimatı ile o ailenin yaşadığı ikametgâha yakın yerde o zamanlar olan ankesörlü telefonla sanki örgüt üyelerinden birisini tehdit ediyormuş gibi arıyordum ve telefonda konuşmadan birkaç dakika konuşmadan bekliyor ve sonra telefonu kapatıyordum. Daha sonra sanki kızını kurtarmak isteyen aile aramış ve tehdit etmiş gibi davalar açılıyordu. Bu tip birçok olaya şahit olmuştum.”