İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’daki corona virüsü salgınına değinerek “Kesinlikle kapanmalıyız” ifadesini kullandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu YouTube’ta “Daktilo1984” kanalına konuk olarak, Nezih Onur Kuru ve İlkan Dalkuç’un sorularını yanıtladı.
Kuraklığın bir gerçek olduğunu ve şu anda İstanbul’da kuraklığın yaşandığını söyleyen İmamoğlu, “Şu anda yüzde 20’lere gerilemiş bir baraj doluluğumuz var. Bu tabi 2007’den sonraki, son yıllarda, yaşadığımız en büyük kuraklık. Tabi tedbirler alıyoruz. Bir yandan kendi içimizde, insanlarımıza tasarruflu davranmaları konusunda spotlar, filmler yayınlıyoruz, duyurular yapıyoruz. Ama bu tabi yeterli mi? Değil. Bu son ana kalıyor. Böyle olmaması gerekir” ifadelerini kullandı.
“30 YILLIK BİR MELEN KONUSU VAR…”
Su sorununun yıllardır konuşulan bir konu olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “30 yıllık bir Melen konusu var. Seçimden önce buna atıfta bulunarak, ‘2040’a kadar su sorunumuz kalmadı’ dendi. Açıkçası ben seçilene kadar Melen’le ilgili somut bilgiye sahip değildim. Ama gördük ki orası ta 2016’da açılması hedeflenen ve açılmadığını, açılamadığını gördüğümüz Melen’de, Tarım Orman Bakanımızla yaptığımız görüşmede görünen şu ki; Melen’in İstanbul’a faydasına daha dört yıl var” şeklinde konuştu.
“HER ŞEYE RAĞMEN BU SORUNU AŞACAĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM”
İBB olarak konuya ilişkin hızlıca tedbirler alma konusunda karar aldıklarını belirten İmamoğlu, “Melen’in suyundan daha fazla faydalanmak adına iki pompa artışıyla ilgili girişimde bulunduk. Tabi bu bir zaman alıyor. Önümüzdeki yaz sonuna, hatta sonbaharı bulacak bir yatırım süreç olarak. Hatlar döşenmiş, pompa yatırımını yapacağız. Hemen harekete geçtik. Süreç başladı ama zamana ihtiyaç var. Ben, her şeye rağmen bu sorunu aşacağımızı düşünüyorum. Melen’deki deredeki suyun bizim en sıkıntılı anımızda, bizim en azından şu güncel sorunu aşma konusunda destek olacağını görüyorum” açıklamasında bulundu.
“MELEN’İN DEVREYE GİRMESİ ÜÇ İLA DÖRT YIL ARASINDA BİR SÜREÇ”
İstanbul’un Istrancalar’dan beslendiği barajlar olduğuna ve Terkos’un da önemli bir kaynak olduğunu dile getiren İmamoğlu, “Ama ilginçtir Trakya çok kurak ve ne yazık ki oradan uzun zamandır su temini yapamıyoruz. Bunda da temel sorun; kuraklık, artı üstüne Melen’in bitmemiş olması. Bizim gelir gelmez süreçle ilgili tespit çalışmalarımızın şu faydası oldu; Melen konusunda kararlı adımlar attı bakanlık. İhalesi yapıldı, yer teslimi yapıldı. Şu anda da projeyle ilgili kaygılarımız var onu paylaşıyoruz ama tahmin ediyorum ki, oranın dolması, sistemin devreye girmesi üç ila dört yıl arasında bir süreç” dedi.
“İSTANBUL’U SUSUZ BIRAKMAYACAĞIZ”
Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin çok tedbirli olması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Şehrin sağını solunu çekiştirmemek zorundayız. Şehri çıldırtmamak zorundayız. Çok tasarruflu bir kitleye dönüşmek zorundayız. Bir yandan da her şeye rağmen deniz suyunun da içme suyu olması konusunda çalışmalarımız da sürüyor. Bu konuda analizlerimiz var. Yurt dışından bu konuda deneyimli, tedbirli yatırımcılarla görüşüyoruz. Çok önemsediğimiz bir husus. İnşallah İstanbul’u susuz bırakmayacağız” diye konuştu.
“HÜKÜMETİN TAVRINI ANLAYABİLMİŞ DEĞİLİM”
İstanbul’un Covid-19 salgını ile mücadeledeki durumuna ilişkin de konuşan İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:
* Üzülerek söyleyeyim ki; herkes anladı, açıklayan hala bizim ne demek istediğimizi anlayamadı. İçim yanıyor bu konuda. Şeffaflığın kime zararı var? Bu konudaki ısrar nedir? Çok enteresan bir durum. İstatistikle, matematikle oynayamazsınız. Oynasanız da akşamdan sabaha herkes farkına varacaktır. Bu kadar somut veriler var.
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Bilim Danışma Kurulu’nun net tavırları var. Yani iki hafta kapanacağız, başka yolu yok. Öbür türlüsü daha ciddi bir ekonomik kayıp. İki hafta, üç hafta nedir ki bizim için? Bunun mu altında kalacağız yani? Kalmayız. Ama o süreçte ihmal ettiğimiz hususlar, can kayıpları ne yazık ki can yakacak. Bu konuda hükümetin tavrını anlayabilmiş değilim.
“İSTANBUL’DA SADECE BİR AYDA VEFAT SAYISINDA 6 BİN ARTIŞ VAR”
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın hafta sonu kapanma kararını Bilim Kurulu’nun tavsiye ettiğini söylediğini hatırlatan İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
* Eğer öyleyse ben buradan çağrı yapıyorum, Bilim Kurulu bu konuda açıklama yapsın. Ben çünkü hangi bilim insanıyla konuşursam konuşayım, en az iki hafta, üç hafta kapanmanın şart olduğunu ifade ediyorlar. Ama şu anda ülkemize hizmet eden Bilim Kurulu’nun tavsiyesi sadece hafta sonu kapanmaysa burada bir terslik var.
* Bizi rahatlatsınlar o zaman, biz rahatlayamıyoruz. Çünkü bir aya aşkın süredir 400’ün üstünde defin sayısını hiç düşüremedik ne yazık ki İstanbul’da. Bu da, geçen yılın ortalamasına baktığınızda sadece bir ayda 5 bin 500- 6 bin daha fazla vefat demek İstanbul’da, Kasım ayı için söylüyorum. Bu kadar somut sayılar varken ben nasıl rahat edeyim?
* Onun için feryat ediyorum, onun için isyan ediyorum, onun için Allah aşkına iki hafta, üç hafta kapatın diyorum. Kesinlikle kapanmalıyız. Vefat sayısı yüksek, şu ankiyle alakası yok. Geçen hafta 10 büyükşehir belediye başkanımızla toplantı yaptık, sadece aramızdaki sayılar, yani bulaşıcı hastalık sayılarını topladığımızda şu an Türkiye için açıklanananın en az üç, dört katı.
“FARKLI MAKAMLARA GELMİŞ İNSANLAR VARDIR O DOSYALARIN İÇERİSİNDE”
İBB’nin AK Parti dönemine ilişkin ‘ilk yolsuzluk dosyasını yargıya taşıdı’ haberlerine erişim engeli getirilmesini de değerlendiren İmamoğlu, “Bu işin beklemesi diye bir şey olmaz. Yani dosya masada beklemez. Her dosyanın bir ciddiyeti, bir araştırma süreci vardır. Orada da insanlar var. Yani ortaya atacağınız yanlış bir iddia, eksik bir hamle bazen gereksiz yere insanları rencide edebilir. Farklı makamlara gelmiş insanlar vardır o dosyaların içerisinde, kim olduğunu bilemezsiniz. Bir bakmışsınız bakan olmuş, bir bakmışsınız milletvekili olmuş, başka bir şey olmuş… Dolayısıyla her hattında titiz davranan bir ekibimiz var. Çalıştılar, sundular” şeklinde konuştu.
“FIRÇA ATMAKLA, BAĞIRIP ÇAĞIRMAKLA BİR DOSYA SUMEN ALTI YAPILMAZ”
İmamoğlu, açıklamasına şu sözlerle devam etti:
* Ekrem İmamoğlu hazırlamıyor ki bunları… Kocaman bir ekip hazırlıyor. Yakaladıkları bir dosya üzerinden araştırma yapıyorlar, ondan sonra da teftiş kuruluna sunuluyor. Teftiş kurulu da araştırmasını yapıyor; suç duyurusuysa suç duyurusu veya başka hamleler. Bütün bunlar kanunda, yasada yazılı şeyler. Öyle fırça atmakla bir dosya sumen altı yapılmaz yani bağırıp çağırmakla. Bir dosya varsa vardır. Ya da bir dosya, öyle yasaklama konulmakla öyle yasaklanmaz. Üstünü örtmekle olmaz. Belki paspasın altına çok şey süpürüldü ama böyle bir şey mümkün değil. Her dosya bir gün karşılığını bulur. Biz hakka, hukuka, adalete inanıyoruz.
“TEHDİT EDENLER OLURSA, KULAĞIMIZIN BİRİNDEN GİRER DİĞERİNDEN ÇIKAR”
Şu anda da incelemede olan dosyalar olduğuna işaret eden İmamoğlu açıklamalarını şöyle sonlandırdı:
* Yenileri de var bir sürü çalışılan. Ama biz iş olsun diye öyle dosya getirmiyoruz. Kalkmış karar almış ya da aldırmış bilemem, usulünü bilemem yani. Niye bilemem diyorum biliyor musunuz? Bana iftira atıldı, mesneti yok, biz onları kaldırtamadık… Nasıl oluyor bu bir iki saatte ya da bir günde, anlayabilmiş değilim… Büyük bir marifet. Bu marifeti göstermekle bu iş çözülmez. Bağırıp çağırmakla hiç çözülmez. Hele hele çok bağırıp tehdit edenler falan olursa da kulağımızın birinden girer, diğerinden çıkar. Sakın öyle bir girişimde bulunulmasın. Herkes aklanacaksa aklanacak, suçluysa gereği yapılacak.