FETÖ’nün gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişimi sırasında rehin alınan dönemin Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar, o gece yaşananları anlattı.
FETÖ’nün hain 15 Temmuz darbe girişiminde dönemin Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar yaşananları anlattı. Akar, “Emir subayım silah doğrulttu. Büyük bir hiddetle ‘sık ulan şerefsiz’ diye bağırdım. Ellerinde sert bir şeyle bayıltmaya çalıştılar, ona tepki gösterdik. Elimize naylon kelepçelerle bir şey yapmaya çalıştılar.” dedi.
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen FETÖ’nün hain darbe girişiminin 7. yılında, dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, o gece yaşananları anlattı. Darbeciler tarafından rehin alınıp helikopterle Akıncı Üssü’ne götürülen Akar, tv100 yayınında dikkat çeken ifadeler kullandı.
Akar, şunları söyledi: “Bazı yayın organlarında, bazı siyasiler veya bazı kişiler, kurumlar 15 Temmuz’da yaşanan olaylarla alakalı değişik yorumlar yapıyorlar. Gerçekleri yansıtan, yansıtmayan bilgilerden bahsediyorlar. Bunlar tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Savcılıkta bütün gerçekleri anlattık. TBMM Komisyonu’ndan gelen soruları açık ve net cevapladık. Gerçekten, gerçekleri öğrenmek isteyenler buradan gerçekleri öğrenebilirdi. Bazıları gerçeklere dayanmayan yorumlar yaptılar. Her şey çok açık ve çok net şekilde dururken, siyasi amaçlarla olayları çarpıttılar, bunlar hiçbir şekilde gerçek değil.
17-25 Aralık’tan önce F Tipi, PYD, FETÖ gibi birtakım bilgiler ortaya çıkmaya başlamıştı. Biz de TSK olarak burada bir sıkıntı olduğunu gördük, tedbirlerimizi almaya başladık. MİT, emniyetin istihbaratı, savcılıkla, basın mensuplarıyla işbirliği yaptık. Görevimiz sırasında işlem yapmadığımız herhangi bir duyum yok. Hiyerarşi dışı bir oluşumdan bahsedildiği zaman biz buna işlem yaptık. 15 Temmuz’dan sonra bu çok daha yaygın bir şekilde yapılmaya başlandı. Büyük bir dikkat ve hassasiyetle yaptık. Bizde hiyerarşi esastır. Hiyerarşi dışında herhangi bir varlığı kabul etmemiz söz konusu değildir. Buna aykırı ne varsa bizim bunlara karşı tedbir almak mecburiyetimiz var. Eğer herhangi bir şekilde bu 15 Temmuz’la muhatap olmasaydık. Yüksek Askeri Şura marifetiyle birçok konuyu temyize çıkaracaktı. Her şeyin MİT tarafından ispatlanması mümkün olmuyor. Aldığımız tüm tedbirlere rağmen aldığımız bilgiler sızdırıldı, panik halinde buna kalkıştılar.
Bütün bunları yapan darbe teşebbüsüne karşı, necip milletimiz Sayın Cumhurbaşkanı’mızın direktifiyle ilerleyerek şahlandı ve eli kanlı terör örgütüne geçit vermedi. Türkiye yüzyılının, demokrasinin kahramanları buna engel oldular. Dünyada hiç örneği olmayacak şekilde kahraman insanımız, tank dahil hepsini durdurdular, bu bizim için övünç kaynağı. Cumhurbaşkanı’mızın o girişimde bulunması, bu hain darbe girişiminin akamete uğramasına neden oldu.
Yüksek Askeri Şura çalışması yaparken bir haber aldık. O günkü ikinci başkanımız, MİT’ten bir bilgi geldiğini bir operasyon yapılacağını MİT müsteşarının alınacağını söyledi. Biz hemen toplantıyı kestik Hakan Bey’i aradık, Kara Kuvvetleri komutanımızla beraber durumu değerlendirdik. Biz de havadaki araçları indirme ve bütün uçuşları durdurma kararı aldık. O sırada Hava Kuvvetleri Komutanı, İstanbul’da bir düğünde. Bu tür operasyonlarda kullandığımız yerler Harekat Merkezleri. Bu merkezler 7 gün 24 saat çalışırlar. Bu talimatı verdikten çok kısa süre sonra bütün birliklerimize bu talimat ulaştı. Bu çalışma devam ederken Ankara Garnizon Komutanımıza talimat verdik, zırhlı araç çıkmasın diye. Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, kara havacılık komutanlığına gidiyor. Herhangi bir sorun olmadığı konusunda bizi bilgilendiriyor. Bizim oradaki konuşmalarımıza hainlerin sızdığını anlıyoruz ki bunlar gece yarısı yapacakları darbe girişimini erkene alıyorlar. Ben tek başıma çalışırken kapı çalındı, Mehmet Dişli geldi ‘Darbe girişimi oluyor başımıza geçer misiniz?’ dedi. Şiddetle mukabele ettik, bağırdık, çağırdık, küfür ettik. O günlerde darbe havası söz konusu değildi ‘Çıldırdınız mı?’ dedik.
Biz tepki gösterince emir subayım silah doğrulttu. Büyük bir hiddetle ‘sık ulan şerefsiz’ diye bağırdım.Ellerine sert bir şeyle bayıltmaya çalıştılar, ona tepki gösterdik. Elimize naylon kelepçleler bir şey yapmaya çalıştılar. Bizi alıp helikoptere bindirdiler, nereye götürdüklerini söylemediler. Daha sonra ben oranın Akıncı Üssü olduğunu öğrendim. Helikopterde sağa sola tekme attık. Orada gelip ‘Biz darbe yapıyoruz, ülkeyi kurtaracağız. İsterseniz sizi hocamızla görüştürebiliriz’ dediler, reddettik. 2 sayfalık bir bildiriyi yüzümüze okudular. Gitmeden önce 2 rekat namaz kıldık.