Koronavirüs boşanmaları patlattı!

Koronavirüs nedeniyle evden çalışmalar başlarken, eşler arasında huzursuzluklar çıkmaya başladı.

Koronavirüs boşanmaları patlattı!
Yayınlama: 08.01.2021
A+
A-

Covid19 ile başlayan süreçte online/uzaktan çalışma kavramı ülkemizde de zorunlu olarak hayatımıza girdi. 11 Mart’tan itibaren salgın hızla dünyaya ve ülkemize yayılırken, beraberinde de dünyadan ve ülkemizden boşanmaların geçen dönemlere oranlara 3-4 kat civarında arttığına dair haberler gelmeye başladı.

Bazı çiftler direkt boşanma yolunu seçerken bazıları bu alanda çalışan uzmanlara başvurmaya başladı. Sonuçta çatışmaların nedenlerine baktığımda altında yatanların genelde aynı başlıklar etrafında toplandığını fark ettim. Evden çalışmanın bir sonucu olarak rol karmaşalarının yaşanması, iş birliği eksikliği ve farkında olunmadığı için ifade de edilemeyen ihtiyaçların karşılanmaması.

Rol karmaşaları en çok çocuklu çiftlerde görülüyor. Mesai saatlerinin “nasıl olsa evde” diyerek bulanıklaşması (ki bu başka bir yazının konusu), çocuğun tükenmeyen enerjisi ve eşlerin daha önceki rutinlerinin kaybolmasıyla net roller yerini karmaşık ve eş zamanlı rollere bırakıyor. Bir yandan yöneticisi ile bütçe konuşurken bir yandan çocuğu oyalayacak bir yöntem bulması gerekiyor. Bunların yanında da eskisi gibi öğlen çık dışarıda yemeğini menüden seç veya kurumun yemekhanesindeki kokudan yemeği bilmeye çalış oyunu artık uzak bir hayal olduğundan, yemek düşünmek ve yapmak gerekiyor.

Bunun yanında en sık rast rastlanan ve çatışmaya neden rol karmaşalarından biri de eşlerin hiç görmedikleri çalışma ortamındaki davranışlarını, iletişim stillerini ve çalışan rollerindeki halini görmeleri. Eşlerinin aslında hiç bilmedikleri yanlarını da keşfediyorlar ve bazen bu yeni dinamikleri beraberce deneyimlerken çatışmaya düşebiliyorlar.

Eğer iki yukarıdaki paragrafı okurken aklınıza hemen bir “kadın” geldiyse, bu durumda hayatınızda iş birliği eksikliği olup olmadığına da bakmanızda yarar var. Ancak rol karmaşalarını yönetmek ve iş birliği sağlamak için öncelikle açık iletişimde olmanız gerekir.

Açık ve net bir iletişimin sırrı ise bireylerin kendi ihtiyaçlarının ve duygularının farkında olması, ihtiyaçlarını ve duygularını sağlıklı ve net bir şekilde ifade edebilmesi ve bunu yaparken karşısındaki eşinin de ihtiyaçlarını bilmesi ve anlamasıdır. Çünkü hayatı paylaşma kararı vermeniz aynı ihtiyaçlara sahip olduğunuz anlamına gelmez. Hatta insanların diğerlerine nasıl davrandığının, bireylerin ihtiyacını da gösterdiğini düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Başkalarının sana nasıl davranmasını bekliyorsan sen de onlara öyle davran teorisinin bilimsel olarak yanlışları çok oluyor.

Bıkmadan verdiğim ve vermeye de devam edeceğim örneklerden birini sizlerle de paylaşmak istiyorum. Çalıştığım bir çifte ihtiyaç analizi uyguladık. Bir aile şirketi, eşler beraber çalışıyor ve yaşıyorlar. Analizlerin sonucunu paylaşırken kadın bir anda “yani benimle kavga etmiyormuş, tarzı öyleymiş” diye bir çıkışta bulundu. Kadının ihtiyacı ve adamın tarzı uyumlu olmadığı için neredeyse hem iş hem de ilişkilerinden olmak üzere olduklarını fark ettiler. En önemlisi ise gerçekten konuşmaya başladırlar.

Kısacası öncelikle kendi ihtiyaçlarınızı ve sonra da eşinizin ihtiyaçlarını keşfetmeniz, bu ihtiyaçların ilişkinizdeki yerini, önemini, karşılanmayan ihtiyaçlarınızın size ne hissettirdiğini beraberce konuşmanız gerekiyor. Suçlamadan, yargılamadan, açık bir şekilde ve “ben” dilini kullanırsanız iletişim kazalarından kaçınabilirsiniz. Aynı yöntemi iş arkadaşlarınız ve yöneticileriniz ile de kullanabilirsiniz, önemli olan davranışsal ihtiyaçlarınızı, neyi nasıl algıladığınızı, sizin davranışlarınıza yön veren gizli ihtiyaçlarınızı keşfedebilmek.

Şimdi kendinize sorun:

  • Sizin ihtiyaçlarınız neler?
  • Ne kadarını ifade ediyorsunuz?
  • Ne şekilde ifade ediyorsunuz?
  • Eşinizin ihtiyaçlarını biliyor musunuz? Yoksa bildiğinizi mi sanıyorsunuz?

    Nazlı Eda Yavuz
    Psikolog, İnsan Kapitali Yönetimi Uzmanı

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.