1998 yılında Uluslar arası ve ulusal düzeyde çeşitli mevzuatlarla hastanın öncelikli yararını gözeten zarar görmemesini hedefleyen haklar belirlenmiş ve vatandaşlara bir gün kutlaması gibi sunulmuştur. Hasta hakları olarak sunulan maddeler aslında hekimi koruyan hizmet verirken kendini güvende hissetmesini ve mesleğine saygı duymasını sağlayan maddelerdir. Yani hipokrat yemini ederken herkesin huzurunda söylediği sözlerin eş değeridir. Kişinin […]
1998 yılında Uluslar arası ve ulusal düzeyde çeşitli mevzuatlarla hastanın öncelikli yararını gözeten zarar görmemesini hedefleyen haklar belirlenmiş ve vatandaşlara bir gün kutlaması gibi sunulmuştur. Hasta hakları olarak sunulan maddeler aslında hekimi koruyan hizmet verirken kendini güvende hissetmesini ve mesleğine saygı duymasını sağlayan maddelerdir. Yani hipokrat yemini ederken herkesin huzurunda söylediği sözlerin eş değeridir.
Kişinin tedavisi hakkında bilgilendirilmesi maddesini ele alalım. Kişinin bedenine yapılacak her müdahaleyi ve riskleri bilmesi aslında hastalığın tedavisi konusunda sadece aracı olan hekimi koruyan bir maddedir. Ancak taktir edersiniz ki güven duygusunun kaybolduğu ve google hekimliğiyle herkesin hekimlik yapmaya çalıştığı bir ortamda bu maddenin bir hükmü kalmamaktadır.
Kişinin tıbbi bakım ve tedavi hakkı vardır hekimini ve hastanesini seçme hakkı vardır. Maalesef bu hakda yanlış anlaşılarak; çantamı koluma takarım doktor doktor hastane hastane gezerim ,iş yükü maliyet beni ilgilendirmez şeklinde revize olmuş gibi geliyor bana. Bu durumda hekimin artan iş yükü hekimin hakkına girmek oluyor ve bu maddenin işlevsizliğini arttırıyor.
Hastanın özel kayıt ve kimlik bilgilerinin saklanması hakkı. Maalesef sağlıkta dönüşüm programı ile herşey dijitalleşti ıslak imzaları ellerinden alınan hekimlerin e-imza adı altında bir flaş belleğe yüklü imza ile tüm bilgilere ulaşmak mümkün. Sürekli cebinde taşıyamayacağı bu flaş bellek bilgisayarında takılı olduğu sürece birilerinin oturup tüm bilgilere sahip olmasına sebep olacaktır. Islak imza her şeydir dediğim noktada pratik olsun diye yapılan bu uygulama maalesef hasta hakkını korumadığı gibi hekimin her an başını yakabilecek bir durumdur.
Kişinin hekiminden en son gelişmiş bilgilerle hizmet alma hakkı vardır. Hekime bu bilgiler yurtiçi ve yurt dışı kongre ve toplantı bazında ya da uzun süreli uygulamalı eğitimler şeklinde kendi hastanelerin dışında verilmesi ile gerçekleşmektedir. Artan iş yükünden dolayı zaten izin kullanamazken bu gelişim kurslarına nasıl vakit bulsunlar?
Aynı zamanda finansal kaynağın sağlık bakanlığı tarafından sunulması gerekirken yıllar içerisinde bunlara da kısıtlama gelmiştir.
26 Ekim Hasta Hakları Gününüz kutlu olsun. Biz hekimler de ettiğimiz hipokrat yemininin yıllar içerisinde nasıl eridiğini, yokolma sebebinin hekimlermiş gibi gösterilmesini izleyip duralım .
Unutulmaması gereken bir durum varsa hiçbir hekim hastaya zarar vermek için yetiştirilmiyor.
Ülkenin en taktir gören mesleğini hasta hakları diyerek maddeler halinde poliklinik ve acil girişlerine asmak yerine bu maddeleri daha anlaşılır kılmak gerekir diye düşünmekteyim
İşte bu yüzden hasta hakları bünyesinde tüm “hekimlerin haklarını koruma gününü” ben bu günde kutluyorum.