İnsan topraktan yaradılmış ve bütün varlıklardan üstün kılınmıştır. Erkek ve kadın aynı özden, aynı ilahi mesajlara muhatap olmuş, birbiri ile huzur bulmaları için, aralarında sevgi, rahmet ve sükûnet var edilmiştir. Cenabı Allah Hz Adem’i yarattığı vakit, onun hüznüne sevinç, kederine neş’e, yalnızlığına yâren olsun diye bir ışık, bir umut, bir mutluluk kaynağı yaratmış Hz. Havva’yı. […]
İnsan topraktan yaradılmış ve bütün varlıklardan üstün kılınmıştır.
Erkek ve kadın aynı özden, aynı ilahi mesajlara muhatap olmuş, birbiri ile huzur bulmaları için, aralarında sevgi, rahmet ve sükûnet var edilmiştir.
Cenabı Allah Hz Adem’i yarattığı vakit, onun hüznüne sevinç, kederine neş’e, yalnızlığına yâren olsun diye bir ışık, bir umut, bir mutluluk kaynağı yaratmış Hz. Havva’yı.
Birlikte gaflete düşmüş birlikte hata etmiş ve birlikte af dilemişlerdir. Ve ikisini birbirine Vâhid kılmış. Bu Vahdaniyet’den Ehadiyet halk etmiş.
Kur’an’da yasak meyveyi ilk tadanın kim olduğu bildirilmez. Günahın sebebi isyan değil nisyandır. Yani unutmak ve bir anlık gaflettir. Olanların sebebi asla tek başına Hz. Havva değildir. Allah merhameti ile onların tövbelerini kabul buyurmuş ve yeryüzüne göndererek cezalandırmıştır. Bu ceza rahmete dönüşmüş ve yeryüzünün ilk halifesi, ilk peygamberi ve insanlığın ilk ailesi olma şerefine nâil olmuştur.
Allah varlığı sürdürme gücünü kadınlara bahşetmiş. Nesiller kadınların doğurganlığı sayesinde devam ettiği için, dünyadaki her erkek varoluşunu bir kadına borçludur.
Aile içinde kadın; bir anne, bir kız evlat, bir kız kardeş, bir abla, bir gelin, babaanne, anneanne, hala, teyze veya yenge olabilir. Fakat her bir kadın eğitimli bir öğretmen, sabırlı bir psikoterapist, uzman bir hekim, şefkatli bir hemşire, donanımlı bir hatip, profesyonel bir rehber, usta bir aşçı, nezih bir hizmetlidir de. Kadına has özellikler sıralanamayacak kadar geniştir. Bakmasını bilen erkek görür kadını. Çünkü kadın detaylarda gizlidir. Erkeğin düz baktığı yere kadın örümcek ağı örer, önceden uzun uzun düşünür, hesaplar ve uygular. Sosyal yaşantıdan tutun da iş yaşantısına kadar her alanda kadının elinin değdiği her yer güzelleşir. Yani demem o ki, kadın olmak zordur. Belki bu yüzden Allah kadınlara özel güçler vermiş ve belki de bu yüzden cenneti kadınların ayağı altına sermiştir.
Bir aile çocuğuna kız ya da erkek olsun koşulsuz sevgiyi, şefkat ve merhamet ile vermeli. Onları cinsiyetlere ait olumsuz yargı ve tutumlara göre yetiştirmemeli ve her türlü cinsiyetçiliği engellemek için bir kalıba sokmadan tüm alanlarda gerekli olan eğitimi mevcut kılmalı. Erkek çocuklarına kadına saygı duymayı, ruhuna dokunmayı, ona nasıl yaklaşması gerektiğini öğretmeli. Bir kadın bilhassa manevî açıdan ne ister, ne bekler bildirmeli.
Küçük yaşlardan başlayarak kadınlara dayatılmış kimlik tanımlamalarından beri tutup alternatif tanımlar kazandırılmalı. Kadına hasredilen etiketlerin aslında onların üzerinde ne denli olumsuz etkiler oluşturduğunu, baskıladığını, ezdiğini ve ataerkil bir düzene hizmet etme noktasında kadın olmanın zor olduğunu vurgulamalı.
Her toplum, özgürlüklerin eşitçe olduğu, kadınların erkeklerle aynı haklara sahip olduğu zaman, medeniyet seviyesine ulaşacaktır. Bu olgular alanında uzmanlaşmış eğitimcilerin hizmetleriyle desteklenmeli ve aynı zamanda okullarda dahi ders olarak verilmeli.
Erkeğin egemen olduğu bir düzende, bütün dünya genelinde yaşanılan, ne yazik ki bizim ülkemizde de kadın bir meta, bir obje olarak görüldüğü için özgürlüğü kısıtlanan, baskılanan, hakları engellenen, duyguları incitilen, belki hayal kurmasına dahi izin verilmeyen; şiddete, tacize ve hatta cinayetlere kurban giden kadınlarımız olduğu da bir gerçek.
Elbette erkeklerin genelini baz almak doğru olmamakla bitlikte, kötü olan nedir biliyor musunuz; bazı hastalıklı ruhların kadınlara yaptıkları şiddet eylemlerini örf, töre, kültürel inanış gibi saçma gerekçelere dayandırarak kendilerini bir yerde haklı görebiliyor olmaları.
Kadın berekettir, rahmettir. Allah’ın, canlı- cansız bütün mahlukât içerisinde en özel yarattığı kutsal bir varlıktır. Naiftir, zariftir. Bu nispette kadın kulluğu hasebiyle erkekle eşit haklara sahip olsa da yaradılış itibariyle bedenen zayıftır. Ancak birer şefkat kahramanıdır kadınlar.
Hep şu vardır genel olarak “kadınlar ne ister…” Ve ard arda; mevkî, makam, para, güç, sahiplenme ve rahatlık gibi bir sürü sıradan şıklar sıralanır arkasından. Güç beklemez bir kadın, güçlüdür zaten. Sahiplenmekte istemez, kendine sahiptir çünkü. Para ve makam beklentisi yoktur, bilir geçici olduğunu. Bütün bunlardan sıyrılıp güven bekler. Gözü arkada kalmayacak, özü-sözü bir, yüreğiyle sağlam durabilecek birini ister yanında. Ve ayrıca ne kadar güçlü olursa olsun bir kadın, başını koyduğunda huzur bulacağı bir omuz ister…!
“Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.” diyen bir peygamberin ümmeti olarak kadın olduğum için ayrıcalıklı hissediyorum kendimi.
Hâsılı bir çiçektir kadın merhamet toprağında yetişen. Şefkat ile sulayıp, vefâ ile beslenmezse sadâkat kokusunu yaymaz.
Sayfalara sığdırılamaz kadın, yazmakla anlatılamaz, bitmez. Nâkıs kalır. Sadece yaşanır, yaşatılır ve en nihayet yaşatır.
Senede bir gün bir vakitte değil, ömrün her vaktinde “an” olmak temennisiyle, Dünya Kadınlar Günü kutlu, mutlu ve umutlu olsun.
Sevgilerimle…