Yaş otuz beş yolun yarısı derler ya işte benim yaşanası hayatım yolun yarısından sonra başladı. 6 yıllık tıp hayatımı tamamladıktan sonra 5 yıl bilfiil tıpta uzmanlık sınavına hazırlandım. Yanlış anlaşılmasın ; bir ideal uğruna açıkta kaldığım taktir edilesi bir puanla , her yıl iki kez olacak şekilde TUS a hazırlandım. İlk TUS dersanelerine gidenlerdenim. Ankara’daki […]
Yaş otuz beş yolun yarısı derler ya işte benim yaşanası hayatım yolun yarısından sonra başladı. 6 yıllık tıp hayatımı tamamladıktan sonra 5 yıl bilfiil tıpta uzmanlık sınavına hazırlandım. Yanlış anlaşılmasın ; bir ideal uğruna açıkta kaldığım taktir edilesi bir puanla , her yıl iki kez olacak şekilde TUS a hazırlandım. İlk TUS dersanelerine gidenlerdenim. Ankara’daki Kızılay dersanesi açılan ilk TUS dersanesiydi.
Evli ve çocuk sahibi bir doktor olarak beklide yıllarımı aldı bu sınav benim.1998 in eylül ayındaki sınavda göğüs hastalıkları bölümünü kazandığımda koskoca üniversite hastanesinde evli ve çocuk sahibi olan asistanların içerisinde bir elin beş parmağından daha azdık. Hocamla aramda 5 yaş fark vardı, kıdemli asistanlarım ise yaşça benden küçüktü. Hakkını yiyemem çok azda olsa bazı hocalarımızın anneliğimize hürmet ederek bizi daha az ezdiklerini söyleyebilirim.3 günde bir nöbet tutup 32 saatlik çalışma saatimi tamamlayıp eve gittiğimde gece bire kadar ayağında çocuk sallayıp uyutmaya çalışan bir anneydim ben.7 aylık asistanken 17 Ağustos depremini yaşadığımda rektörün takın steteskobu boynunuza hasta bakın diye bizi yolladığı polikliniklerse afet çadırlarıydı. Asistanlık hayatım yani uzman olarak bir kliniği tek başına yönetebilir unvanını almam 5 yıllık bir süreci içermektedir.
Meslek hayatım boyunca keşke sorumluluk sahibi bir işte olmasam da söylenilen işleri yapan emir çalışanı olsam diye düşündüm. Henüz eğitim aşamasındayken, verdiğin kararlarla hayattaki en büyük sorumluluğu alırsın .Yorulmak senin için bir lükstür , gezmek ailenle plan yapmaksa kabullenilebilir bir şey değildir. Önce hastane içi çalışma programı önüne konur ailen her zaman ikinci plandadır.
Her hekimin böyle benim gibi anlatacak kendine özgü çileli bir hikayesi vardır. Ve biz hekimler yine de sağlık bir ekip işidir diyerek kendimizi ayırmadık diğer sağlık çalışanlarından. Sağlık bakanının hekimlere tanımladığı en son zam açıklaması bize gösterdi ki biz bir ekip değilmişiz. Yardımcı sağlık çalışanlarının hekimlerin aldığı parada her daim gözü varmış. Şimdi sorarım size hangi yardımcı sağlık çalışanı yukarıda anlattığım gibi bir hikayeye sahiptir. Eğitimi geçtim eziyetli çalışma şartlarını da geçtim sizler mesleğinizde yaptığınız her işi hekimin sorumluluğu altında yaptınız. Sizler vardiya usulü çalışırken bizler mesai artı nöbet usulü çalıştık. Evde geçirdiğimiz zamanlarda ise telefonlarımız hiç susmadı.
Hekimler çok kırgın , üzgün ve öfkeli. Bakalım hekimlerin gönlünü artık kim nasıl alır. Ordır alarak hastalarınıza uyguladığınız tedavilerin sorumluluğu sadece hekime aittir ,yanlış uygulayacak olduğunuz tedavilerin hesabı da hekimden sorulacaktır. Maalesef hekim ve yardımcı sağlık çalışanları ayrı kategoride gösterilmesi gereken iki farklı meslektir. Bu iki mesleğin ayrımını yapamayan yardımcı sağlık çalışanları bir zam uğruna hekimlere kin nefret duygularını çok incitici bir şekilde ortaya koydular. Evet sağlık bir ekip işidir ancak hekimlik mesleği ile yardımcı sağlık hizmetlerini içeren meslekler birbirinden çok farklı meslek guruplarıdır.