Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Ekonomi Zirvesi’nde konuşma yaptı. Yılmaz, ‘Ekonomide öngörülebilirliği artırmayı hızlandırıyoruz. Güven ortamını pekiştiriyoruz’ dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Çırağan Sarayı’nda 7. İstanbul Ekonomi Zirvesi “Sürdürülebilir Yaşam ve Akıllı Şehirler” sempozyumuna katıldı. Yılmaz “Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 2,5 yılın en düşük seviyesindedir. Kasım ayında tarihin en yüksek aylık ihracat rakamı olan 23 milyar 11 milyon dolara ulaşılmıştır. Merkez Bankası’nın brüt rezervleri 1 Aralık itibarıyla 140,1 milyar dolar ile tarihi rekor seviyesine yükselmiştir” dedi.
Yılmaz’ın konuşması şöyle gerçekleşti: Sürdürülebilir Yaşam ve Akıllı Şehirler” temasıyla gerçekleşen 7’inci İstanbul Ekonomi Zirvesi’nin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın tüm zirve katılımcılarına en kalbi selamlarını ve başarı dileklerini iletiyorum.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde ekonomide belirsizliği azaltacak ve öngörülebilirliği artıracak çalışmalara hız vermiş durumdayız. Yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı önceleyen politikalarla sürdürülebilir büyümeyi, kalkınmayı sağlamak için çalışıyoruz.
Üç yıllık Orta Vadeli Programımız ile güven ve istikrarın tahkimi için tüm ilgili kesimlerle istişare içinde, Hükümetimizin yol haritasını ortaya koyduk. Mali disiplinin sağlanması, Para politikası ve yapısal dönüşüm araçlarıyla ilerlediğimiz bu süreçte olumlu çıktıları görmeye başladık. 2023 yılının üçüncü çeyreğine ilişkin göstergeler ekonomik büyümenin devam ettiğine işaret etmektedir. İşsizlik oranımız 8,9 ile tek haneli seviyededir. Ekonomimiz büyürken, enflasyonla mücadeleden de vazgeçmiyoruz. Uyguladığımız para ve maliye politikalarıyla OVP’de yıl sonu hedefimizle uyumlu bir şekilde enflasyondaki aylık bazdaki düşüşler devam etmektedir. Yıllık bazda belirgin düşüşü ise 2024 ortalarından sonra görmeyi bekliyoruz.
“MERKEZ BANKASI’NIN REZERVLERİ TARİHİ YÜKSEK SEVİYEDE”
Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 2,5 yılın en düşük seviyesindedir. Kasım ayında tarihin en yüksek aylık ihracat rakamı olan 23 milyar 11 milyon dolara ulaşılmıştır. Merkez Bankası’nın brüt rezervleri 1 Aralık itibarıyla 140,1 milyar dolar ile tarihi rekor seviyesine yükselmiştir.
Bir taraftan ekonomisiyle, üretimiyle ülkemizi güçlendirme yönünde gayret gösterirken, bir taraftan da deprem bölgesindeki şehirlerimizi ayağa kaldırmak için Cumhurbaşkanımız liderliğinde durmadan çalışıyoruz.
On İkinci Kalkınma Planı’nında afet yönetimi, kentsel dönüşüm, şehirleşme, konut, çevrenin korunması, kentsel altyapı, bölgesel gelişme ve kırsal kalkınma alanlarında birçok politika ve tedbire yer verdik.
Şehirlerimizi deprem başta olmak üzere afetlere karşı daha hızlı bir şekilde dirençli hâle getirmek yönünde düzenlemeler yaptık. Kentsel dönüşüm çalışmalarını çok daha hızlı ve etkin şekilde yürütmek için Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kuruldu.
İnsanlarımızı ve şehirlerimizi tehdit eden deprem gerçeğine karşı kapsayıcı bir hukuki altyapı sunan Kentsel Dönüşüm Kanunu geçtiğimiz ay başında Meclisimizden onay aldı ve yürürlüğe girdi. Türkiye Yüzyılı’na yakışır sağlam, güvenli, iklim dostu ve akıllı şehir teknolojileriyle donatılmış geleceğin şehirlerini inşa etmeye kararlıyız.
Kalkınma anlayışımız sürdürülebilir yaşam ve kaynak yönetimi yaklaşımına dayanmaktadır. Türkiye Yüzyılı’nda şehircilik çalışmalarını gelecek nesillere karşı bir sorumluluk bilinciyle ele almakta ve kentlerimizin her birini kıymetli emanetler olarak görmekteyiz. 2053’te sıfır karbon hedefi ile yolumuza devam ediyoruz.
Dünya Bankası verilerine göre bugün dünya nüfusunun yaklaşık %56’sı, yani 4,4 milyar kişi şehirlerde yaşamaktadır. Dünyadaki toplam arazinin yüzde 2’sini kaplayan kentlerde küresel hasılanın yaklaşık yüzde 80’i üretilmektedir. Şehirlerdeki nüfus artışı, kaynakların kıtlığı, ulaşım sorunları ve güvenlik ihtiyacı gibi nedenlerle akıllı şehir uygulamaları, kentlerin daha yaşanabilir hale gelmesi için bir gereklilik haline gelmiştir.
Akıllı şehirler; yaşam kalitesini artırmak, doğal kaynakların etkin yönetimini sağlamak ve sürdürülebilirliği tesis etmek amacıyla teknolojiden destek almaktadır.
Yapay zekâ, büyük veri, bulut bilişim ve nesnelerin interneti gibi gelişen teknolojiler, akıllı ve yaşanabilir şehirlerin inşasında yeni fırsatlar sunmaktadır. Ancak akıllı şehirleri sadece bir teknoloji eğilimi veya sadece teknik bir konu olarak görmemeliyiz. Şehre dair herhangi bir unsur, insanı gözetmeden ele alınırsa eksik, yetersiz kalacaktır.
Akıllı şehir kavramını da sosyal, ekonomik ve insani boyutlarıyla birlikte değerlendirmemiz gerekiyor. Bir yandan teknolojiyi kullanırken, diğer yandan şehirlerimizin tarihi ve kültürel mirasını korumayı ve şehir kimliğini güçlendirmeyi çok önemli görüyoruz.