Üç harfli bir zincir marketin CEO’su, temel gıda ve temizlik ürünlerinin bu ay boyunca 2024 Kasım fiyatlarından satılacağını açıkladı.
“Bir yıl önceki fiyatları uygulayarak tüketicilerimizin yanında olacağız” dedi.
Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi?
Enflasyon altında ezilen vatandaş için umut verici bir haber gibi…
Ama biraz düşününce akla şu soru geliyor:
Demek ki bu fiyatlarla satış yaparsanız zarar etmiyormuşsunuz.
O zaman neden bir yıl boyunca bu kadar zam yapıldı?
Neden haftada bir ya da iki gece şubelerinizin ışıkları gece yarılarına kadar yandı?
Neden fiyatlar bu kadar şişti?
Demek ki enflasyonun artma nedenlerinden biri de siz zincir marketlersiniz.
Ben hep söylüyorum; bu ülkede en büyük zafiyetlerden biri fırsatçı zihniyet.
Ekonomik dalgalanma mı oldu, hemen birileri bunu fırsata çeviriyor.
Deprem mi oldu, kiralar artıyor.
Salgın mı var; marketler hemen fiyatları katlıyor.
Krizden değil, fırsattan beslenen bir sistem var artık.
Pandemi dönemini hatırlayın.
Market raflarında fiyatlar haftası haftasına yükseliyordu.
Bir hafta 10 lira olan ürün, bir sonraki hafta 13, sonra 15 lira oluyordu.
Evet, maliyetler arttı; ama o artışın ötesinde bir zam iştahı vardı.
“Nasıl olsa alıyorlar.” mantığıyla hareket eden bir anlayış.
İşte bugün enflasyonla mücadele etmek bu yüzden zor.
Çünkü o dönem başlayan bu fırsatçılık alışkanlığı artık piyasaya yerleşti.
Döviz düşse de fiyat inmiyor, enerji maliyetleri azalsa da etiket değişmiyor.
Kâr oranı büyüdükçe büyüyor ama kimse vicdan muhasebesi yapmıyor.
Şimdi dönüp aynı marketlerin “tüketicinin yanındayız” demesini duyunca insan gülümsemekten kendini alamıyor.
Bir yıl önceki fiyatlarla satış yapabiliyorsan, demek ki o fiyatlar zaten sana fazlasıyla kazandırıyordu.
O zaman bugünkü yüksek etiketler neyin sonucu?
Zorunluluk mu, yoksa fırsatçılık mı?
Bugün sadece marketçiler değil; galericiler, emlakçılar, hatta aradaki tüm komisyoncular bu tabloya ortak.
Her biri “ben de az kazanayım” demek yerine, “ben de nasılsa artırayım” diyor.
Ve sonuçta bedeli yine vatandaş ödüyor.
Bu ülkede enflasyonun sadece rakamlarla değil, ahlakla da ilgisi var.
Ekonomiyi düzeltmek için politika kadar vicdan da gerekiyor.
Çünkü bir toplumda kazanç, adalet duygusunun önüne geçtiğinde; fiyat değil, güvensizlik artar.
Eğer gerçekten halkın yanında olmak istiyorlarsa, bunu bir aylık kampanyalarla değil; kalıcı fiyat istikrarıyla göstermeliler.
Çünkü halk artık göstermelik indirim değil, adil fiyat istiyor.
Kısacası, bu ülkede pahalılığın nedeni sadece kur, enerji ya da dış etkenler değil.
Asıl sorun, her fırsatı kazanca çeviren zihniyet.
Marketçisi, galericisi, emlakçısı…
Kısacası, arada komisyoncu kim varsa bugünkü pahalılığın da bir parçası.