GAVIN HOPPER: Unutulmuş Bir Devrin Fotoğrafı

Yayınlama: 08.07.2025
A+
A-

Kimse kimseye hakkını teslim etmiyor artık.
Birini sevmiyorsak, bırakın yaptığı işi takdir etmeyi, ağzıyla kuş tutsa yine de yok sayıyoruz. Bu, sadece insan ilişkilerinin değil, sistemin de çürümüşlüğünü gösteriyor.
Çünkü bu ülkede kimin emeği konuşulmazsa, onun adı tarih olur; kimin sesi çok çıkarsa, onun adı kahraman.

Teniste artık musluk kapandı.
Sisev Vakfı döneminde profesyonelliğe yürüyen çocuklar bugün 23-25 yaşlarında. Onların ardından gelen, gelen olmadı.
Vakıf bitti, sistem durdu.
Alttan gelen yok çünkü yukarıya çıkan merdivenler söküldü.

Gavin Hopper…
Sistem dışı bir sistem adamıydı.
Kimine göre rahatsız ediciydi, kimine göre fazla sert. Ama gerçekte, hiçbir Türk antrenöründe olmayan bir çalışma ahlakı vardı onda.
Tuhaf değil mi?
Bir yabancı, bizim topraklarda en çok ter döken oldu ama en az saygıyı gören de yine o oldu.

Hayal etti.
Doğayla iç içe, disiplini merkeze alan bir tenis akademisi kurmak istedi.
Titanic gibiydi o proje.
Çok büyük, çok güçlü, ama buzdağları bizim içerimizdeydi:
Haset, sabırsızlık, vefasızlık.
Ve battı o hayal.
Şimdi o batığın içinden sağ kurtulanlar, Türk tenisine yön veriyor ama geminin ismini kimse anmıyor.

Evet, insan olarak belki herkese hitap etmedi.
Ama unutulmamalı:
Bir devrin kapanıp yeni bir devrin başlaması, Gavin’in Türkiye’ye gelişiyle oldu.
Zor olan şudur:
Birini sevmesen bile, yaptığı işe saygı duymak.
Bu kültür bizde hâlâ eksik.

Bugün Hindistan’da bir ITF turnuvası için yola çıkan genç bir sporcu, önce uçakla, ardından 7 saat boyunca öksüren-tüküren bir şoförle 40 derece sıcakta karayolculuğu yapıyor.
Ve o çocuk, ertesi gün korta çıkıyor.
Yanında olan antrenör, belki valizini taşımış, belki aç kalmış.
Ama kimse bunu konuşmuyor.
Çünkü bizde konuşulanlar genelde etiket, rakam ve dedikodudur.

Asıl alkışı alması gerekenler susturulmuş.
Asıl yükü taşıyanlar görünmez olmuş.
Oysa bu sporun gerçek kahramanları, kimsenin inanmadığı yerde inanan antrenörlerdir.

Ben kendi adıma Gavin Hopper’a hakkını teslim etmek istiyorum.
Belki kimse ona bir ödül vermedi.
Belki veda töreni bile yapılmadı.
Ama Türkiye’ye gelmiş en iyi tenis antrenörüdür.
Adı kitaplara yazılmasa da, bazı zihinlerde iz bırakmıştır.
İşte bu yüzden, esas başarı; kupada değil, kalanda saklıdır.
Ve bazen bir devrim, sadece birkaç insanın hafızasında yaşar.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.