Bu deyimi çokça kullanırız. Yıllarca insanlar yaşadıklarından bir sonuç ortaya koyup bu sonuçlara göre hayatı disipline ederler. Yaşanan o kadar farklı sonuçlar var ki hepsinin ortak noktası insanın yaşayıp gördüğü gerçeklerdir. Bu gerçekler doğrultusunda yaşamda yapılması gerekenler diye tarif edeceğimiz bir den çok sonuçlar ortaya konmuştur. Eğitimli yada eğitimsiz kim olursa olsun herkes yaşamdan kendine […]
Bu deyimi çokça kullanırız. Yıllarca insanlar yaşadıklarından bir sonuç ortaya koyup bu sonuçlara göre hayatı disipline ederler.
Yaşanan o kadar farklı sonuçlar var ki hepsinin ortak noktası insanın yaşayıp gördüğü gerçeklerdir. Bu gerçekler doğrultusunda yaşamda yapılması gerekenler diye tarif edeceğimiz bir den çok sonuçlar ortaya konmuştur.
Eğitimli yada eğitimsiz kim olursa olsun herkes yaşamdan kendine bir ders çıkarması gerekir. Boşa kürek çekmeden her adımı geleceğe doğru emin adımlarla alması gerekir.
Bizler karşımızdakine öğüt verirken ne hissediyorsak bize de öğüt verenler aynı duyguları beslediğini düşünüyorum.
Öncelikle yaşanmışlıklardan sonra ortaya çıkan ortak akıl ve disiplinlere değer vermeliyiz. Bu zaman zaman yasa olabilir yaşamın ortak değerlerinden gelenekler olabilir ahlak kurallarından biri olabilir.
Bu değerleri birden bire yok sayıp, kendi kurallarımızı ortak yaşam alanında dayatmak suretiyle uygulamak çok zordur. Bu aynı zamanda toplumsal barışı bozmaktan öteye gitmez .
Bizler doğduğumuz günden itibaren ailemizin değerlerini taşırız. Her aile kendinden önceki ailesinin geleneğini göreneğini ahlakını erdemini almak suretiyle bir özellik ortaya koya bilir .bu farklılıklar zenginliğimiz desek dahi asla bir toplumu baskılayarak tahakküm altına almaz.
Bizler ilimin ışığında bilimsel çalışmalar yaparak nedensellikleri doğru algılayarak toplumu uyandırmalı ve gerekli adımları atmalıyız.
Bu sebeple toplumun her alanda geride bırakan statükocu anlayışlardan kurtulmamız gerekir.
Siyasallaşan bir devlet anlayışıyla iktidarı kuranlar aslında kendileri için bir devlet aygıtı oluşturmuşlardır. Bununla birlikte her hükumetin bir devleti yeniden kendine benzetmek üzere kurgulandığını görünce devletin ne kadar zayıflatıldığını görmekten zül duymaktayım .Bunun için de bugünkü partiler yasasının değiştirilmesi gerekir.
Üyesine güvenmeyen bir partinin hayat damarları tamamen kapalıdır.. Halktan uzak yapılan siyaset kişileri memnun eder .Bir taraftan da beklentili olan halkı da biatlaştırır. Ortak devletin tek yönlü siyasi faaliyeti yoktur. .
Aydınlanarak aydınlatarak işin içinden çıkabiliriz. Bunu yapmak için tek elden eğitim şart . Bir ülkede gelişim için Milli eğitim ve bilimsel deneyim şarttır.
Milli eğitimin tamamen çağ dışı kurallara meyletmesi hepimizi ürkütmektedir. Özelleştirilen bir eğitimle devletin milli birliği kurması mümkün değildir. Aynı zamanda sermaye endeksli ve din ve tarikat eksenli bir eğitim sisteminde başarının üst düzeye çıkması mümkün değildir.
Toplumsal konularda işin içinden çıkmak ve bunu her alanda mümkün kılmak için önce özde samimiyet ,birikim ve medeniyetle beraber kamucu anlayışı ortaya koymak geliştirmek gerekir.