Kime Göre, Neye Göre…

Yayınlama: 13.05.2025
A+
A-

Bazen yorulur insanın ruhu, sebepsiz gibi görünse de içten içe bir şeyler ağırlık yapar. Önemli olan bu duygu geçici ve bu hislerin üstesinden gelebilecek bir güç kaynağı bulabilmek.
Kendine nazik olmalı insan, şefkatli ve gerçekten merhamet etmeli kendine. İlk önce kendine… büyük şeyler başarmak zorunda değiliz ayrıca. Sadece nefes almak, dinlenmek ve dinlemek kendini.

Bu dahi yeterli olabiliyor bazen.
Kimisi arabeske bağlar acıların çocuğu olur, kimisi “gelsin hayat bildiği gibi” der halaybaşı mendil tutar. Kimisi Polyanna kıvamında herşeyi olumlar, kimisi Kibritçi Kız misâli yakar yakar söndürür.

Duygularını yoğun yaşayanlar için bazıları bu yoğunluğu abartı olarak değerlendirebilirken, yaşamayanlar için bu hâl vurdum duymazlık şekliyle algılanabilir.
Son zamanlarda sıkça duyduğum ve gündemde ısrarla yerini muhafaza eden ” kime göre, neye göre” tabiri ne de güzel tarif ediyor. Yani hiç birimiz robotik bir fabrika ürünü değiliz komutlarla çalışan. Eğer ki Yaradan, hepimizi aynı formatta yaratmış olsa idi bugün baristik rapor denen bir dökümana ihtiyaç duymazdık.

Her şeyin bir karşılığı var. Hiçbir duygu fazlalık değildir.
Kırılır, üzülür insan ve en çokta maddî-manevî kayıpları için yas tutar. Bunca latifelerle donatılmış olan bir varlık, elbette bu kadar duygunun arasında bir de kendini açıklama zorunluluğu yıpratır hislerini.

Asıl yara bazen ilgisizlikten çok empati eksikliğinden gelir ve nihayet bu durumda yaşadığımız derin acılara rağmen anlaşılamamak ciddi hayal kırıklıkları doğurur.
Hayatta her zaman hedeflerimize ulaşamayız ama çıktığımız yolculukta ne ile karşılaşacağımız veya bize neler katacağını az çok öngörürüz.
Başarıyı sadece başarıldı ya da başarısızdı olarak değil; öğrendim, güçlendim diye tanımlarsak eğer, daha mutlu ve daha dirençli oluruz.
Başarısızlık korkusuyla yaşarsak, denemekten vazgeçeriz. Oysa hayat öğrenerek ilerlediğimiz bir yolculuktur.

Hataya düştüğümüzde, yanlış yaptığımız ya da yanıldığımız vakitlerde kendimize şu soruyu sormalıyız, “Buradan ne öğrenebilirim?” Bu bakış açısı hem direnç kazandırır, hem de başarı yolunu açar.

Özgüvenin temeli kendimizi olduğumuz gibi kabul etmektir. Eksiklerimizle, hatalarımızla, güçlü yanlarımızı uyandırıp “Ben buyum!” diyebilmek başarıya giden yolda da, huzuru bulmada da bu “öz-kabul” duygusunu ateşleme adına çok değerlidir.

Hiç birimiz mükemmel olmak zorunda değiliz. Bilakis” Geliştirmek için buradayım.” diyebilmektir aslolan.

İnsanın; özgüven, başarı, huzur ve mutluluk gibi hedeflere ulaşması için hayata bakış açısını bazı temel taşlar üzerine oturtması gerekiyor.

Huzur; geçmişte ya da gelecekte değil, tam bu noktada bulunur. Kendimize sık sık şu telkini vererek, ” Şu an ne yaparsam geleceğimi en güzel şekilde etkilerim?” Böylece geçmiş pişmanlıkları ve gelecek kaygıları esir alamaz nefsimizi.

Mutsuz olduğumuz günlerde kendimize kızmak yerine, ” bugün zor bir gündü” demek ve biraz durmak, dinlenmek gerekebilir. Bu izni vermek aslında uzun vadede özgüvenle huzuru güçlendirir.
Gözümüz hep olmayanlarda olursa mutsuzluk kaçınılmaz olur. O yüzden küçük de olsa hayatımızdaki güzelliklere şükretmek, ruhu zenginleştirir.

Peki hayatımız boyunca kaç kez şu soruyu sorduk kendimize, “bugün sahip olduğum, küçük ya da büyük neler için teşekkür ettim Rabbime”…

Önce kendi nefsime, Ey İnsan; kendini farket… zirâ sen, canlı-cansız yaratılmışların en güzeli eşref-i mahlûkatsın. Kâinatta arz ve sema arası bütün varlıkların efendisi, halefsin. Her bir şey senin için, senin hizmetine verildi. Sen ki; gücünün ve kıymetinin, bilinç ve şuurunda ol. Sana bahşedilmiş nimetleri sevgi ile muhabbetle kucakla.

Kendine şefkatle yaklaş; hayatı öğrenme ve gelişme alanı olarak gör. Küçük olanların kıymetini bil. Başarıyı sadece var olduğun yer değil, yürüdüğün yol olarak değerlendir ve hayatın getirdiklerine esenlikle uyum sağla.

Her sabah uyandığında derin bir nefes al. Bugünün sana yeni nice nimetler sunduğunu bilerek şükret ve elinden gelenin en iyisini yapmaya niyet et. Etrafına şöyle bir bak ve ne kadar değerli olduğunu hisset. Her halinle mutluluğa, umuda ve başarmaya layık olduğunu gör.

Kendini sev ve olduğun gibi davran. Eksiklerin gelişim alanın, güçlü yanların ışığın olacak. Başarıyı sadece ulaşmak değil yaşam sürecinde öğrendiklerinle ölçmeyi seç.
Her yeni günü sana bahşedilen yeni bir şans olarak gör. Hatalarından utanmayacak, onlardan güç devşireceksin. Küçük şeylerde büyük mutluluğu bulacaksın; bir tebessümde, bir dostlukta ve bir nefes alışta…

Kimseye bağımlı kalma; insanın kendi iç gücünü keşfetmesi dış dünyadan gelecek takdir ya da destek olmadan da yol alabilmesi, gerçek özgürlüğü ve huzuru sağlar. Nitekim, kararlarının sorumluluğunu alabilen bir insan, hayatının kontrolünü elinde tutar. Bu da onu daha dirençli ve tutarlı yapar. Başkalarının düşüncelerinden bağımsız hareket etmek özgüveni besler ve kendine olan inancını arttırır. Unutma ki; kendi iç dünyanda kurduğun denge ve sağlam duruş, dış dünyada göstereceğin başarının temelidir.

Kendi duygularını kendin yönet; öfke, kaygı, kıskançlık ve hatta tevazu, samimiyette mubalağa gibi duyguların, seni yönetmesine izin verme. Her gün aynı istikrarla hedefe doğru ilerle. Şunu kesinlikle bilmeni isterim ki; dış motivasyonlardan ziyade, iç motivasyon elzemdir. Öz disiplin; bu noktada yalnız çalışabilme ve vazgeçmeme gücüdür. Elbette insanlar sosyal varlıklardır ve destek almak hayatın doğal bir parçasıdır. Ancak bir başkasına muhtaç olmadan da karar verebilmek, yalnızken de güçlü kalabilmek psikolojik dayanıklılığın göstergesidir.

Gerçek başarı başkalarının taktiri için değil, kendi değerlerine uygun bir yaşam sürdüğünde gelir. Kendi hedeflerini belirle ve onları gerçekleştirmek için kararlı ol.
Hayatın senin kontrolünde olmayan taraflarına karşı direnmeyi bırakacak, esneklikle ve kabullenme ile huzuru büyüteceksin. Şükranla bakacaksın sahip olduklarına… fark edip onları çoğaltacaksın. Her gün kendine “bugün küçükte olsa bir adım attım mı” diye soracak ve cevabı takdir edeceksin.
Hayallerin peşinden yürürken her adımda kendinle gurur duyacaksın. Hayatın senden mükemmeliyet değil, içtenlik beklediğini unutma.

En önemlisi de kendine şeffaf ol…
Bugün hangi konuda kendinle gurur duydun. Bugün hangi küçük bir şeye minnettarsın ya da yarın için, içinde taşıdığın en güzel umut nedir?
Bugün kendine şefkatli ol… yalnızlaştığın kaygısı barındırma. Zirâ yalnız olmakla yalnız hissetmek farklı şeydir. Hâsılı demem o ki; güçlü olmak, yalnız kalmayı seçebilmekle ilgilidir, zorunlu yalnızlık değildir. Bu cümleler hayat felsefen olsun.

Yorulduğun vakit veya moralin bozulduğu an dur, bekle, soluklan ve içine dön, şu anda hayattarsın ve hayattasın, güvendesin ve içinde yeşerttiğin umutla ilerliyorsun.
Gün içinde yaptığın en ufak olumlu adımı dahi farket ve kendini tebrik et. ” Zor bir şeyi hallettim. ” de, “kendi sınırlarımı aştım.” de.

İçinden kendini sessizce affet…
Bazen bir özür kanayan yaralarına şifa olur. Affetmek ise incinmiş bir kalbin kendine hediye ettiği en zarif barıştır. Ve her incinme zamanla daha derin bir anlayışın kapısını aralar ki zaman, o kalbin bilge sabrıyla her yarayı sarar.

Asla kırılma, asla İncinme; her konuda kendine inancın sonsuz olsun. Yarım bırakma hiçbir şeyi… başlamak bile büyük bir cesarettir.
Unutma; hataların seni tanımlamaz, onlar sadece insanı büyüten adımlardır. Şu anda zorlanıyor olabilirsin belki ama bu fırtınanın ardından daha büyük bir güç doğacak içinde. Zirâ küçük bir adım büyük değişimlerin habercisidir.

Başarıya giden yol sabırla, inançla ve sevgiyle döşenir. Bugün de bir adım attıysan şayet kendini kutla. Sen yeterli olduğunun bilincinde ol. Bugün sahip olduğun kişiliğinle değerlisin. Hayat senin tarafında, her şey senin için, en iyi haline kavuşman için seninle…

Ez-cümle; hayat bir handikaptır; geçmişin tecrübeleriyle yoğrulup, geleceğin umutlarıyla şekillenen bir sabır ve mücadele yolculuğudur. Bugün yolunu belirleyip, tümseklerden ya da çukurlardan içine çeken girdapları farkedenler içinde ayrıca ödüller vaad eden sonsuzluğun ilk bahçesidir. O bahçede ne ekerse, onunla filizlenir, büyür ve var olur insan.

Selâm olsun ışığını yansıtanlara.

Duâ ve muhabbetle…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.