Yeni sezonda işler değişir diye düşündük.. RTÜK bu duruma el koyar, izleyicinin mağduriyetini giderir diye bekledik. Ama görünen o ki eski hamam eski tas! Değişen hiçbir şey yok.. Neden mi bahsediyoruz, tabi ki özel televizyonların izleyiciyi “salak” yerine koymasından.. Önceden bunu özel televizyonlar yapıyordu, şimdi bakıyoruz bu akıma devletin televizyonu TRT de katılmış. Televizyonlar, “Prime-time” […]
Yeni sezonda işler değişir diye düşündük..
RTÜK bu duruma el koyar, izleyicinin mağduriyetini giderir diye bekledik.
Ama görünen o ki eski hamam eski tas! Değişen hiçbir şey yok..
Neden mi bahsediyoruz, tabi ki özel televizyonların izleyiciyi “salak” yerine koymasından..
Önceden bunu özel televizyonlar yapıyordu, şimdi bakıyoruz bu akıma devletin televizyonu TRT de katılmış.
Televizyonlar, “Prime-time” kuşağı dedikleri yani ana haber sonrasını tam 4.5 saati aynı diziyle kapatıp, defalarca koydukları reklamla cukkayı götürüyorlar.
“İstemeyen izlemesin” diyebilirsiniz. Kısmen ben de buna katılıyorum. Ancak TV’de dizi izlemekten başka eğlencesi olmayan milyonlara yapılan bir haksızlığa göz mü yumalım?
“Sadede gel” dediğinizi duyar gibiyim.
Gelelim o zaman; Şöyle ki her hangi bir kanalda bir dizi yayınlanıyor. Dizi başlıyor, tabi ki önce 45 dakikalık geniş bir özet…
Daha özet başlar başlamaz 15 dakikalık bir reklam. Oysa RTÜK reklam süresini 6 dakika olarak sınırlamış.
Gel gör ki kanallar bu işin de kolayını bulmuş. Önce reklam, sonra bir dizi tanıtımı, sonra yeniden reklam son bir tanıtım daha ve 15 dakika sonra özet kaldığı yerden devam.
Yeni bölümün jeneriğinin girmesinin ardından bir 17 dakikalık reklam kuşağı daha..
Tam diziye odaklanıyorsunuz ardından uzunca bir reklam kuşağı daha..
Reklam arası dizi izledikten sonra televizyonların izleyiciyi keriz yerine koyduğu son sahne geliyor.
Dizinin o bölümünün son sahnesinden 10 saniye önce yanı saat 23.45 sularında yeni bir reklam…
15 dakika sonra aynı sahnenin tekrarlandığı sadece 30 saniyelik bir bölüm ve ardından yine bir reklam.
Saat 0.15 sıralarında o reklam da bitiyor ve son sahne gösterildikten sonra dizinin o bölümü bitiyor.
Yani sizin anlayacağınız o son 10 saniyelik bölüm için sizi tamı tamına 40 dakika ekran başında tutuyorlar..
Peki bu kanalları izlemesi ve cezalandırması gereken RTÜK ne yapıyor derseniz yazalım.
RTÜK de bu reklamlardan yüzde aldığı için kanalların izleyiciyi aptal yerine koymasını sadece izliyorlar:
Ha ceza yazmıyorlar mı, tabi ki yazıyorlar ama yukarıda değindiğimiz konuya değil. Eğer o dizide bir öpüşme veya içki sahnesi varsa ona ceza kesiyorlar.
Ehh işte şikâyet olursa bir de şiddet sahnelerine…
Bir de kanalların ve yapımcıların bu dizilerden milyonlar kazanmalarına rağmen, set işçileri ve küçük rollerde oynayan oyuncuların parasını ödememesi ya da geciktirmesi var ki o da başka bir yazının konusu olsun..
Biraz gururlu olan arkadaşlar
Bu konuyu yazsam mı yazmasam mı diye çok düşündüm ama yine kendimi tutamayacağım.
Malum bir yerel seçim öncesindeyiz..
Aday adayları, bazı kuruluşlar ve dernekler kendilerini tanıtmak amacıyla yemek veya kahvaltılı basın toplantısı düzenliyorlar.
İşimiz gereği elbette bu toplantılara katılmak, aday adaylarına sorularımızı yöneltmek zorundayız.
Fakat bazı meslektaşlarımız bu toplantılara sadece göstermelik katılıyorlar. Hadi kendileri katıldıkları yetmiyor bir de yanlarında eş – dost, arkadaşlarını da getiriyor..
Yahu arkadaşlar, zaten mesleğimizin bir saygınlığı kalmadı bari buna siz de katkı yapmayın.
Sonra “Bunlar üç beş kuruşluk, bir yemeklik gazeteciler” dediklerinde de kızmayın.
Önce biz mesleğimize saygı gösterelim ki ondan sonra başkalarından da basın mensuplarına saygılı olmasını isteyebilelim.
Kusura bakmayın, iğneyi kendimize batıramazsak karşımızdakine de çuvaldızı batıramayız…