Muçi bende var, Muçi bende yok!

Yayınlama: 19.12.2025
Düzenleme: 19.12.2025 09:37
A+
A-

Yıllar önce Avustralya’daydım. Bir sporcu için Wimbledon kazanmış bir ekibin antrenörleriyle sohbet ediyorum. “Bu çocuk yetenekli mi?” diye sorulduğunda verdikleri cevap, benim için bir kırılma noktası oldu:
“Bizimle en az 3 yıl yaşamadan… beyninin içini görmeden… bir şey diyemeyiz.”

O an şunu anladım: Yetenek dediğin şey, tribünden bakınca görülen bir şey değil. İstatistik değil, video değil, iki maçlık kesit hiç değil. Yetenek bazen sessizdir. Bazen geç açılır. Bazen de yanlış insanın elinde sönüp gider. Kimi sporcu sahada bağırarak konuşur, kimi içinden yaşar. Kimi korkusunu öfkeye çevirir, kimi korkusunu saklar. Ve dışarıdan bakan herkes, kendi bildiği kadar “görür.”

Bugün Türkiye’de bir oyuncuya “Muçi var mı, yok mu?” diye konuşan çok insan var. Sergen de yorumluyor, Fatih Tekke de yorumluyor. Futbolu bilmek başka, bir futbolcunun içini okumak başka. Hatta bazen futbolu en iyi bilenler bile “insanı” doğru okuyamayabiliyor. Çünkü o mesele saha bilgisiyle bitmiyor.

Vizyon dediğin şey, biraz da temas ettiğin dünya kadar büyüyor. Sergen’in yurt dışında 6 ay bile bir takımın içinde yaşaması, belki bakışını bambaşka bir yere taşıyacaktı. Aynı top, aynı saha… ama başka bir kültür, başka bir disiplin, başka bir akıl.

Her sporcu Alex değildir. Her sporcu Torreira gibi kendi kendini keskinleştirmez. Bazı oyuncuların disiplin anlayışı fabrikadan farklı çıkar; sanki nöronları başka türlü bağlanmıştır. Kimi oyuncu bir bakışla öğrenir, kimi oyuncu yüz kere düşmeden kalkmayı öğrenemez. Bazen yetenek dediğin şey, teknikten çok sinir sistemidir. Bazen karakter, kaslardan daha belirleyicidir. Ama bir insanın — antrenör dâhil — nöron yapısını, iç dünyasını, kırıldığı yeri, güç aldığı yeri… kim tam bilebilir?

Hakan Çalhanoğlu’nu 19 yaşındayken almak mümkünken, kariyeri bittiğinde Türkiye’ye gelir mi, meçhul.

Bugün Hakan’ın geldiği noktayı o gün göremeyenler, belki hâlâ kulüplerde “yetenek avcısı” diye geziyor. 14 yaşında “Bundan bir şey olmaz.” diyorsun. 18 yaşında “Avrupa Şampiyonası’nda potansiyelini görememişiz.” diyorsun.

Sorun potansiyel değil ki. Sorun, senin görebilme derinliğin. Çocuk aynı çocuk. Değişen şey, senin bakışın mı… yoksa senin bahanen mi?

Çünkü bazı sporcular sahaya sadece yetenek koymaz. Sahaya hayat koyar. Bazısı acıyla yoğrulmuştur. Bazısı kolay büyümüştür. Bazısı aç kalmıştır, bazısı alkışa doymuştur.

Ve garip olan şu: İnsan ne kadar çok acı çekmişse, ne kadar zorlu yollardan geçmişse… bakışı o kadar değişik olur. Herkesin gördüğüne bakar ama aynı şeyi görmez. Aynı pozisyona bakar ama başka bir anlam çıkarır.

Muçi meselesi de burada başlıyor. “Muçi bende yok.” diyen aslında şunu söylüyor: “Ben o derinliği göremiyorum.”

“Muçi bende var.” diyen ise şunu: “Ben sadece futbolcuyu değil, insanı da okumaya çalışıyorum.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.