İstanbul Marmaray’da yaşanan bir olay, hepimizin içini sızlattı.. İki küçük çocuğuyla seyahat eden bir baba, herkesin gözü önünde darp edildi..
Üstelik saldırganlardan biri sadece yumruk atmakla kalmadı..
Bir diğeri daha genç olanı da istasyonda herkesin önünde babaya bir kez daha saldırdı, iki tane güvenlik görevlisi zor bela engel oldu..
Ancak olayın en acı tarafı bu değil.. Asıl acı olan, onlarca insanın gözleri önünde yaşanan bu şiddete sessiz kalmasıydı..
Müdahale eden yoktu, kınayan yoktu, ayırmaya çalışan yoktu..
Çünkü insanlar artık korkuyor.. Çünkü daha önce araya girip mağdur olan, şiddeti önlemek isterken kendisi hedef haline gelen pek çok örnek gördük..
İnsanlar artık “karışmayayım” diyerek geçip gidiyor.. Vicdanlar sessize alınmış gibi..
Saldırganın mahkemedeki ifadesi ise ayrı bir skandal..
“Çok üzgünüm, çok pişmanım.. Bende akciğer yetmezliği var.. Atmosferden etkilenerek vurduğumu hatırlamıyorum” diyerek suçu sağlık bahanesiyle hafifletmeye çalışıyor..
Oysa herkesin gözü önünde ne yaptığını gayet iyi biliyordu.. Saldırırken hasta değildin de, adaletin karşısına çıkınca mı akciğer yetmezliğin aklına geldi..
Umarız bu şahsa verilecek ceza sadece mağdurun değil, tüm toplumun içini ferahlatır.. Adalet yalnızca ceza değil, bir duruş da gerektirir..
Bu olay daha sindirilmeden, Şanlıurfa’dan gelen bir başka görüntü sosyal medyaya düştü.. Bir aile kavgası, sokak ortasında bir savaşa dönüştü.. Kadınlar ellerindeki sopalarla birbirlerine saldırdı..
İzleyen herkesin ağzı açık kaldı.. Çünkü bir zamanlar aile kavgası dendiğinde, “en fazla tartışılır, sonra büyüklere danışılır, mesele usulca çözülür” derdik..
Ama şimdi çocukların gözü önünde babalar dövülüyor, tarlalarda kadınlara sopalarla saldırılıyor..
Ne oldu bize.. Ne oldu bizim örf ve adetlerimize.. Nerede kaldı “ayıp olur” düşüncesi, nerede kaldı “çocuk görür, utanır” terbiyesi..
Toplum olarak şiddete bu kadar kolay başvurur, bu kadar normalleştirir hale nasıl geldik.. Her olayın sonunda “pişmanım” diyenlerin ardından sadece daha çok yara ve korku kalıyor..
Eskiden büyüklere danışılırdı, şimdi sosyal medyada linç edilir oldu.. Eskiden kavga eden ayıplanırdı, şimdi kavga eden izlenip paylaşılır oldu..
Bu dönüşüm sadece davranışlarımızı değil, ruhumuzu da çürütüyor..
Çocukların gözlerinin önünde yaşanan her şiddet, onların yarınlarına atılmış bir gölgedir.. Kadına uzanan her sopa, toplumu zayıflatır.. Sessiz kalan her vicdan, suça ortak olur..
İşte o yüzden geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz usta sanatçı İlhan Şeşen’in söylediği gibi sormak zorundayız: Neler oluyor bize, bize neler oluyor..
Cevap veremiyorsak, zaten en büyük sorunu yaşıyoruz demektir..
Ve bu suskunluk, bu kayıtsızlık, bu şiddet hali..
Hiçbirimize yakışmıyor..
İlhan Şeşen demişken, usta sanatçıyı bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyorum..
Malesef bu gün haberlerde izledim yanınıza konu olan bu olayı ve insanların insan olma özelliğini kaybediyor olması beni son derece üzdü. Çocuklarının gözleri önünde babaya atılan yumruk toplumun ve adaletin vicdanına atılmıştır. Ülke olarak adeta korķu tüneline girmiş milletin sabrını sınıyorlar.