Vefâyla Sadâkat Vicdanın Belleğidir

Vefâ ve sadâkat birbirini tamamlayan iki unsurdur. Vefâ sadâkatsiz, sadâkat vefâsız düşünülemez. Vefâ duygusu, bileşik ışık hüzmeleri gibi kitlelerin karanlığını aydınlatıp toplumun önünü kesen bütün tıkanıklıkları açar ve olgunlaşarak kenetleyici kollarına teslim eder. Çünkü her bir fert toplumu oluşturan ehadiyeti temsil eder. Vefâ sayesinde cüzler küll olur, parçalar birleşerek vahdete dönüşür. Zirâ vahdet bir/liği arz […]

Yayınlama: 19.10.2022
A+
A-

Vefâ ve sadâkat birbirini tamamlayan iki unsurdur. Vefâ sadâkatsiz, sadâkat vefâsız düşünülemez.

Vefâ duygusu, bileşik ışık hüzmeleri gibi kitlelerin karanlığını aydınlatıp toplumun önünü kesen bütün tıkanıklıkları açar ve olgunlaşarak kenetleyici kollarına teslim eder. Çünkü her bir fert toplumu oluşturan ehadiyeti temsil eder. Vefâ sayesinde cüzler küll olur, parçalar birleşerek vahdete dönüşür. Zirâ vahdet bir/liği arz eder. Bu itibarla insanların birbiriyle kaynaşıp bütünleşmesini sağlar.

Sadâkat bir irade gücüdür. Vefâ duygusu ile kuvvetli bir bağı vardır ve insanın kendi karakteriyle imtihanıdır.

Ölüm gibidir sadakat, pazarlığı olmaz…

Sevgide vefâ, dostlukta sadâkat; verilen sözlere ve yapılan ahitlere uymak, ferd ve cemiyet hayatının gelişmesi karşılıklı ilişkilere, ilişkiler de çeşitli anlaşmalara ve sözleşmelere bağlılık, toplum ahlakının en önemli ilkelerindendir. Bunlar olmadan sosyal ve ekonomik hayatın gelişmesi mümkün değildir.

Vefâ insan ilişkilerinde ön planda olması hasebiyle ilişkilerin güvenli bir şekilde ilerlemesini sağlayan bir davranıştır. Çünkü vefâlı arkadaşların, insanların varlığı hayattaki olumsuzluklara karşı güç demektir ve paralel düşen bir çok güzel hasletleri de perçinler.

Yaşadığımız süre içerѕinde insanlarla sаmimiyet kurup bunları iyileştiririz.

Bir biri ile uzun yıllar yan yana olmuş olmak vefânın doğması, bu süreci dengeli ve koşulsuz bir şekilde sürdürebilmekte sadâkatin oluşması için yeterlidir.

Dost ve arkadaş olduğumuz için vefalıyızdır. Hâsıl olan güven duygusu için de sadakatli.

Vefâ davranışlara sadık kalmaktır, günü geldiği vakit karşılığı ödenmesi gereken; dinen, ahlâken ve vicdânen sahip çıkılası vâcip olan ve dâima baş üstünde taşınan en büyük hakikatlerden nadide bir taçtır.

Vefâ özеllіk olаrаk çalışarak elde edilebileсek bir latîfe değildir. Vefâlı kіşі karakteristik açıdan fıtraten bu niteliğe sahiptir ve en önemlisi ölçülü düzeyde olduğu müddetçe insan ilişkileri için mükemmel motor gücü görevini görür. Bu nedenle ki vefâ gösterirken ölçü konusunda dikkatli olmalıyız.

Yapılan sözleşmeye uymayı istemek kazanılmış bir hak, onu yerine getirmek de kabul edilmiş bir görevdir.

Verdiği sözü tutmayan kişi karşı tarafın hakkına girdiği gibi dolayısıyla üzerine düşen vazifesini de ihlâl etmiş olur. “Öl söz verme, öl sözünden dönme” sözü düsturunca; ahde karşı vefâlı olunmalı ki insanlar birbirine güvensin. Eğer bunu başaramayacağınıza inanıyorsanız, hiç kimseye hiç bir şey için, hiç bir şekilde söz vermeyin.

İnsan; ervah aleminden dünyaya, buradan da berzah hayatına doğru giden bir yolcudur.

Hayat-ı beşeriyenin ruhu ahde vefâdır. Vefâsızlar dünya ve âhirette kendilerine dost bulamazlar. İhtiyaç ve zaruret hallerinde de kimseden yardım göremezler.

“Bir fincan kahvenin kırk yıllık hatırı vardır.” hükmünce; ellerimizde nakış nakış süslenmiş bir fincan ve o fincandaki kahveden zuhûr eden hazzın yüreğimizde aynı incelikte vicdanımız ile duygulanarak, fikirleşen o kırk yıllık hatır, kahvenin sâde oluşu ya da genel tercihiyle orta şekerden tecelli eden sadâkat mi yoksa kahve bahanesiyle fincanı sadece cismetmek muhabbetleri şahane kılmak mı. Asl-ı zâtında fincanımız da değişti, dilimiz de…

Yaşamımız da, değerlerimiz somutluktan soyutluğa doğru hızla değişiyorken toplum içindе azlığından dolayı en çоk üzüldüğümüz kelimelerin başında geliyor vefâ. Heр onun yоkluğundan şikаyet eder olduk.

Vefâlı insan gönlü kâmil, sözü cemîl, hakîkatte hemhâl olur ve gaflet perdesini yırtıp, dalâletin bağrını deşer. Dostluğun, kardeşliğin, samimiyetin, iyi niyetin hırkası sadâkat kefenine sarılıp dost gönlüne yerleşir. Sözünde riyâ, özünde hevâ olmaz. İçi pak, dışta tek doğrusu sıdktır.

“Kimseden vefâ görmesem de vefâ göstermeye devam edeceğim.” buyuran Hz. Ali, zor zamanlarında yakınlarımızın yanında olmanın, onların dertlerini, sevinçlerini paylaşmanın ahde vefâ göstermenin yüce bir latîfe ve hassaten bir özellik olduğuna işaret ediyor.

Vefâ arkada bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamaktır. Vefâ hayallere ihânet etmemektir. Dostluğun asâletine ve bir dua sonrası verilen sözlere sadâkat ile bağlı kalmaktır.

Ve son olarak yaşam gülmeyi, sevgi hak etmeyi, vefâ unutmamayı, dostluk sadık kalmayı bilenler içindir cümlesini ekleyerek sevgi de vefâ, dostlukta sadâkat temennisiyle…

Sevgiler.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.