Bir Gün Biz de Unutulacağız

Yayınlama: 22.11.2025
Düzenleme: 22.11.2025 10:22
A+
A-

Bazen düşünüyorum…
Bir gün bu fânî dünyadan göçüp gideceğiz. Ne kadar yaşarsak yaşayalım, ömrümüz bir nefesin süresi kadar kısacık.
Geride kalanlar, kimimiz için bir dua, kimimiz için bir anı, kimimiz içinse sessiz bir unutuluş olacak.
Ve ben, bütün bu gidişlerin arasında şunu soruyorum kendime:
“Bunca telaşın, bunca hırsın, bunca kırgınlığın anlamı ne?”

İnsan, çoğu zaman kendi varlığının geçiciliğini unutur. Oysa dünya, öncesiz ve sonrasız bir varlık değildir; biz de onun üzerinde kısa bir misafirlik yaşayan nefesleriz. Şöyle bir düşünelim: Hangimiz dedemizin babasını tanıyoruz? Kaçımız anneannemizin anneannesinin yüzünü, sesini ya da hikâyesini biliyoruz?

Çok değil, birkaç kuşak önce yaşamış olan atalarımızı bile hatırlamıyoruz. Onlar da bir zamanlar bizim gibi yürüdüler bu topraklarda; güldüler, ağladılar, sevdiler, korktular. Şimdi ise çoğunun adı bile anılmıyor.
Belki bir mezar taşında silinmiş bir yazı, belki bir fotoğrafın arkasında solmuş bir tarih… İşte geriye kalan yalnızca bu kadar.

Unutulmak, insanın kaçamadığı bir son ve insanın kaderi belki…
Ancak unutuşun mutlak olması gerekmez. Lâkin “nasıl hatırlanacağımız” bizim elimizde. Çünkü asıl unutulmak, isimlerin değil, iyiliklerin silinmesidir. Bu nedenle yaşarken bıraktığımız izler, bir duvarın gölgesine düşen ışık gibidir: küçük ama anlamlı. Bir iyilik, bir tebessüm, bir dua, bir evlat, bir gönül dokunuşu… Bütün bunlar, insanın ölümden sonra da yaşamaya devam eden tarafıdır.

Kimileri servet bırakır ardında, kimileri söz.
Kimileri taş bir anıt, kimileri bir kalbi yapar kendine.
Oysa en güzel miras, iyi bir evlattır; terbiyeli, merhametli, hayırlı bir çocuk…
Bir babanın dua eden evladında, bir annenin hayırla anılan isminde yaşar insan.
“Ne mutlu ona, arkasından rahmetle anılıyor” dedirtebilmek, en büyük kazançtır.

Ve bir de “eser” bırakmak vardır dünyaya.
Eser, illa bir kitap, bir tablo ya da bir anıt değil tabii ki.
Bazen bir cümlenin, bir davranışın, bir iyiliğin bile eseri olur insan.
Bir kitap yazamasak da, bir kalbe umut yazabiliriz bazen.
Bir sanat eseri üretemesek de, bir insanın hayatına dokunabiliriz meselâ.
Bir evlat yetiştiririz belki, vicdanı tertemiz, kalbi adaletle dolu; o yaşar bizden sonra, bizim söyleyemediklerimizi söyler, iyiliği bizden devralır.
İşte en güzel eser budur… insanın, bir başka insanda yaşamaya devam etmesi.

İnsanları yargılamak ya da kendini suçlamak yerine, öğrendiğin dersleri gör ve yoluna devam et.
Her kalp, her ilişki sana bir şey öğretir; bazen doğru insanı bulmak için önce yanlışını deneyimlemen gerekir.
Unutma, senin değerini belirleyen başkaları değil, kendi duruşun ve iyiliğin olur.

Kimi insanlar ölümlerinden sonra bile yaşar; adları değil, yaptıkları nefes alır.
Bir köyde açılan bir çeşmede, bir kütüphanede unutulmuş bir kitapta, bir yetim yüreğinde yankılanan bir şefkatte…
Bu dünya, aslında sessiz kahramanların hatıralarıyla ayakta durur.
Belki isimlerini kimse bilmez ama iyilikleri dünyanın dengesini taşır.

Hâsılı; öğrencisinin hayatına dokunan bir öğretmen, yolda gördüğü bir hayvana su veren bir çocuk, bir yetimin başını okşayan bir insan…
Hepsi kendi çapında birer eserdir; çünkü iyilik, kalbe işlenmiş en kalıcı mürekkebin harcıdır.
Güzellik ve doğrulukla yaşamak, bir dua gibi kalır geride.
Birinin “Allah razı olsun” deyişi, insanın ömründen uzun sürer.
Toprak her bedeni alır ama iyiliği tutmaz; o, dualara karışır, arşa yükselir.
Ve belki bir gün, hiç tanımadığımız biri, bizden habersizce bir fısıldar adımıza iki eli açık…
İşte o zaman gerçekten yaşamış oluruz.

Zaman geçer, isimler silinir, yüzler unutulur.
Fakat bir kalpte yer etmiş bir merhamet izi, bir tebessüm, bir güzel söz kolay kolay silinmez.
Zira insanlar ölür ama iyilik yaşamaya devam eder.
Ve belki bir gün, bir mezar taşının başında durup biri içinden şöyle geçirir:
“Allah rahmet eylesin, iyi bir insandı…”

O hâlde gelin, bu kısa ömrü anlamlı kılalım.
Mal değil, iz bırakalım; iz değil, dua bırakalım.
Hayat, sonunda herkesin unutulduğu bir yolsa, biz unutulmanın içinden bir hatıra gibi geçelim.
Bir gün biz de unutulacağız, evet.

Ama ardımızdan söylenecek bir tek “İyi insandı” cümlesi, bir kalbin “iyi ki vardı” diyebileceği bir sıcaklık bile, bütün ömür telaşlarına bedel değil midir?
İşte bu yüzden, yaşarken yarıştığımız şey zenginlik ya da şöhret değil, kalplerde yer edebilmektir.
Ve belki de asıl ölümsüzlük, birinin duasında gizlidir.

Dualarda olmak dileğiyle…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.