Önceki akşam saatlerinde yaşanan ve teravi sonrası bütün TV kanallarında dinlediğimiz üzücü bir haber gündemimizin ilk sırasına oturdu. Bir helikopterimizle bağlantımız kesildi dedi vakanın ilk saatlerinde TV haber kanalları. Ya da program içinde alt yazı ile. Kara haber beklendiği gibi geldi. Helikopterimiz düşmüş ve içinde bir tümgeneralinde olduğu 13 güzide insan hayatını kaybetti. Elbette ağlama […]
Önceki akşam saatlerinde yaşanan ve teravi sonrası bütün TV kanallarında dinlediğimiz üzücü bir haber gündemimizin ilk sırasına oturdu. Bir helikopterimizle bağlantımız kesildi dedi vakanın ilk saatlerinde TV haber kanalları. Ya da program içinde alt yazı ile.
Kara haber beklendiği gibi geldi. Helikopterimiz düşmüş ve içinde bir tümgeneralinde olduğu 13 güzide insan hayatını kaybetti. Elbette ağlama edebiyatı yapan basınımız için bu bulunmaz haber hemen paylaşıldı. Tüm generalimizin kimliği, içinde bulunan subay ve erbaşların kimliği helikopter pilotunun geçmişi anlatıldı.
Bu arada Genelkurmay Başkanlığı biri bildiri yayınladı; ” Helikopterimiz tellere takılarak düştü içinde 13 askerimiz şehit oldu”
Ardından peş peşe basında düşen helikopterin içinde patlayan mühimmat sonucu 13 askerimiz tanınmayacak şekilde şehit oldu “” basın elbette görevini yapacak. Bulduğu her haberi rakiplerini de atlatarak hemen halka duyuracak. Basının birinci vazifesi halka doğru haberi sunmaktır. Keşke bütün mesele bu olsaydı.
Sabaha karşı genel kurmay başkanlığı ikinci bildiriyi yayınladı… “31 Mayıs 2017 günü saat 20.55 sularında meydana gelen elim helikopter kazasının ardından, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, beraberinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile birlikte incelemelerde bulunmak ve şehit cenazelerine katılmak üzere 1 Haziran 2017 günü gece 00.40’ta Şırnak’a intikal etmiştir. Orgeneral Hulusi Akar ve beraberindeki heyet müteakiben Şırnak Devlet Hastanesine giderek yetkililerden kaza hakkında bilgi almıştır.”
Helikopterin içerisinde 23. Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Aydoğan Aydın ile 2 albay, bir yarbay, bir binbaşı, 3 yüzbaşı, bir üsteğmen 2 başçavuş ve 2 uzman çavuş bulunuyordu. Vay anam düşen helikopterin içinde 23 sınır tümen komutanlığının bütün üst düzey subaylarının bulunması akla zarar. Neredeyse yüksek gerilim hattı bütün komuta kadrosunu almış.
Önceleri bu korkunç haberin bir kaza olduğuna inanmak isteyen Türk milleti bu haberi veriliş şeklinden şüphe ile karşıladı. Sonra sosyal medyada bazı paylaşımlar dolaşmaya başladı. İçlerinden en açık ve net olanı Emekli Hava Albay AHMET ŞAHİN in Yalan söylüyorsunuz diye başlayan paylaşımıydı.
Teknik olarak böyle bir kazanın mümkün olmayacağını söylüyordu emekli hava albayı. “”Türk silahlı kuvvetlerinde bulunan bütün helikopter pilotlarının En yüksek irtifaya sahip yüksekliğin üzerine çıkacak kadar irtifa almadan ileri doğru (forward) uçuşa başlamaz. En geri zekalı en yeteneksiz helikopter pilotu bile bunu bilir”” diyordu.
Sözlerini ABD ve Rusya’nın terör örgütlerine verdiği Omuzdan atılan Stinger füzelerle vurularak düşürüldüğünü ve genel kurmayın bu haberi saklamak için böyle bir yalana müracaat ettiğini söylüyordu. Tabi paylaşım gereken ilgiyi gördü ve en iyi şekilde paylaşıldı. Akşam saatlerinde PKK kendi görüntülerini paylaşınca Em. Hava Albay Ahmet Şahin ne kadar haklıymış anladık.
Tüm General Aydoğan Aydın ve beraberinde bulunan 23 Sınır Tümen Komutanlığı subay astsubay er ve erbaşları bir stinger füzenin helikopteri yakalaması sonucu düşen ve infilak eden helikopterin içinde şehit düştüler. Bir Türk vatandaşı olarak duyduğum üzüntüyü anlatmam mümkün değil. Ama hissiyatım sadece üzüntü şeklinde de sirayet etmiyor bütün vücuduma. Sinirliyim. Kırgınım. Ve kızgınım. Bunlar stinger füzeyi atıp benim askerimi şehit eden eşkıya ya yönelik hissiyat değil. Bunlar doğrudan genel kurmaya yönelik hislerim..
Bana neden yalan söylediklerini anlamaya çalışıyorum. Bütün stratejik değerlendirmeleri yaparak genelkurmayın halkı aldatmasının arkasında haklı sebepler bulmaya çalışıyorum. Belki vardır diyerek mazeretler ve gerekçeler üretiyorum. Tabii ki bunların hangisini düşünerek genelkurmay böyle bir şeyi yapmaya karar verdi bilemem ama bildiklerim beni daha da sinirlendirmeye yetiyor.
Bu bir fiyaskodur. Helikopterin düşürülmesi. Düşürülmesinin sebepleri elbette fiyaskodur ama genelkurmayın yaptıkları tam bir fiyaskodur. Zaten orada durmasının sebebini bir türlü anlayamadığım o yetkili isimlerin yaptığı tam bir kurmaylık hatası ürünüdür. 15 Temmuz darbe girişimini yapan kurmayların düştüğü kurmaylık hataları ile bu gün yaşananlara tam bir kurmaylık felaketi diyebiliyorum.
Kamuoyunda Genelkurmay başkanı ve bazı kuvvet komutanları için genel kanaat olarak onların da FETÖ subayı olduğu iddiaları aklımıza gelince hükümetin bu isimleri neden hala ısrarla tuttuğunu anlamamız elbette mümkün olmaz.
Nasıl ki o 15 Temmuz gecesi yapılan kurmaylık hesaplarında hatalar yapıp yetersiz kalmışlarsa bu günde memetik devamlılıkla yetersiz kaldılar.
Muhtemelen haberin tel örgülere takılan helikopter şeklinde verilmesinde en önemli etken PKK için geliştirilecek propagandayı engellemek yatıyor olmalı. Madem böyle bir hesabın var madem böyle bir girişimde bulunacaksın o zaman yakalanmayacaksın. Hiç kimse senin böyle bir yalan söylediğini ispat edemeyecek.
Eğer elinde bir stinger füzesi olan şarlatan, ateşlerken sayıyor ve en iyi film çekimlerinde bile zor görünür netlikte senin helikopterini düşürdüğünü yayınlıyorsa maskara olursun.
Bugün olduğun gibi, dün olduğun gibi maskara olursun. Sen kendi itibarsızlığını Türk Silahlı Kuvvetlerine de yaşatırsın. Şimdi yaşattığın gibi. Kendi iki yüzlü münafıklığını Muhammed ocağı ismini almış Türk ordusunun şerefine sürülmüş bir kara leke olarak kalırsın.
Bir daha sana insanlar güvenmez. Dost güvenmez düşman güvenmez. Bunu bilen her şekilde senin yalan söylediğini anlatan senaryolarla gündemi tutar ve insanların sana duyduğu güvensizlikle kendilerine inanan bir sürü insan bulurlar. Bu moral kuvvetinin çöküşüdür. Bu moral üstünlüğün başkalarının eline geçişidir.
Ben bu yazıyı yazarken kesinlikle Türk silahlı kuvvetlerinin üst kademesinin bilhassa genelkurmay başkanı ve hava kuvvetleri komutanının bunu bilerek yaptıklarını iddia ediyorum.
Yine bunları orada tutan hükümetin ve tepedekilerin ABD’nin güdümünde olduğunu söylüyorum. Bunun aksini ispat edecek bir girişimlerinin olacağını hiç sanmıyorum. Hala hedefin bölgenin en ciddi ve en etkili gücü olan Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu düşünüyorum. Hükümetin ve genel kurmayın el ele vererek bu durumu değiştirme çabalarını derin bir hicran ile izliyorum….
Bütün şehitlerime Mevlamızdan rahmet ailelerine ve Türk milletine baş sağlığı diliyorum..