Kaht-ı rical… Osmanlıca bir deyim. Devlet hayatında karşılaşılan pek çok sorunun sebebini ve kaynağını, beşer harfli iki kelimeyle ifade eden muhteşem bir kavram.. “Kaht-ı rical”i kelime, kelime günümüz Türkçesine çevirirsek; “erkek yokluğu” anlamında kaba bir kavram çıkar karşımıza. Deyim anlamına gelince; “adam kıtlığı” demektir kibarca. Uzak geçmişe göz atarsak; Sinoplu Diyojen in günümüzden 2 bin […]
Kaht-ı rical… Osmanlıca bir deyim.
Devlet hayatında karşılaşılan pek çok sorunun sebebini ve kaynağını, beşer harfli iki kelimeyle ifade eden muhteşem bir kavram..
“Kaht-ı rical”i kelime, kelime günümüz Türkçesine çevirirsek; “erkek yokluğu” anlamında kaba bir kavram çıkar karşımıza. Deyim anlamına gelince; “adam kıtlığı” demektir kibarca.
Uzak geçmişe göz atarsak; Sinoplu Diyojen in günümüzden 2 bin 300 küsur yıl önce, gündüz vakti elinde fenerle dolaşırken, ne aradığını soranlara; “adam arıyorum, adam” dediği halin Osmanlı Türkçesi ile ifadesidir Kaht-ı rical…
Biraz yakınlara çevirirsek bakışlarımızı; İsmi adaletle birlikte anılan Hz. Ömer’in çevresindeki Sahabelerden yardım istediğinde, orada bulunanların bir ağızdan “Edelim Ya Ömer! Malımızla, mülkümüzle, paramızla nasıl istersen yardım edelim” sözlerine “Hayır, hayır, bana her şeyden önce adam lazım, adam!” demesidir kahtı rical..
Mesele Kaht-ı rical meselesidir. Aslında her yere ve her konuya aradığımız teknoloji, imkan fırsat değildir. Aradığımız adamdır. Bir iş yapacağız elimizdeki imkanları boca ederiz işi yapmak için ama işi yapacak olan adamdır. Aradığımız eyredir, binadır, teknolojidir ama hepsinin ötesinde adamdır.
Bu gün devlet başkanımız yerli otomobil yapmak için (tamamı yerli) düğmeye basmış ünlü işadamlarını süs maymunu gibi kafese toplayıp teşhir etmiştir. İşin hattı çatında yerli otomobil Türkiye’nin en önemli ihtiyacıdır. Petrol kadar enerji kadar önemli ihtiyaçlarının başında gelen konulardan biridir. Bizim otomobil tutkumuz ve onun yedek parçaları ekonomimizdeki en önemli gider kapılarından biridir.
Böyle bir yatırım olur ise; Eğer gerçekten işlerini doğru yapan ki bu iş adamları işini bilir ve doğru yapar böyle bir yatırım gerçekleşir ise; Türk devletinin en önemli ithalat kalemlerinden birinde büyük bir düşüş yaşanır. Bu Türk lirasının değerini artırır. Cari bütçe açıklarında büyük bir daralma yaşanır enflasyonu düşürür. Üstelik Türk insanının otomobil tutkusu bu yatırımın Pazar sahasına üretim kapasitesine yeterde artar. Pazar sorunu yaşamaz son derece karlı bir yatırım olarak hayata geçer.
Böyle bir yatırım olur ise; bu yatırım halka açılır ve borsada işlem görecek olursa küçük yatırımcının önemli tercih kalemlerinden biri olacaktır. Böylece kar payı yüksek olan yatırımın kazanç elde eden kesiminin sayısı artacağından sosyal adaletin gelir dağılımındaki uçurumun önüne geçme şansını yakalarız. Borsamızın işlem kapasitesi arttığından ve işlem hacminde gözle görülür bir büyümeye sebep olduğundan borsanın değerini artırır
Böyle bir yatırım olur ise; bu yatırımın üretimi sonucu ortaya çıkacak ürünün katma değeri yüksek olacaktır. Vergi toplamakta hükümetin en büyük desteği olacaktır. Çünkü böyle yatırımların neticesindeki üretimlerin kayıt dışı kalması mümkün değildir. Kayıt altına alınmış bu dev yatırım ekonomik değeri yanında vergi toplamaktaki katkısı ile büyük bir değer kazanacaktır
Böyle bir yatırım olur ise; bu yan sanayisi ile birlikte yaklaşık 250,000 kişiye iş imkanı demektir ki müthiş bir istihdam kapısıdır. Böyle bir yatırım eğer iyi planlanırsa işsizlik rakamlarının çığ gibi büyüdüğü ülkemizde çok önemli bir yara bandı olarak ekonomimizde yer alacaktır. İşsizlik oranı düşecek işçinin değeri artacaktır.
Böyle bir yatırım olur ise; sosyolojik açıdan son derece önemli bir argüman olarak yerini alacaktır. Çünkü bu yatırımın bir potansiyeli olduğu hakikattir. Böyle bir yatırım nereye yapılırsa orada ekonominin ve sosyolojik olarak cazibe merkezi oluşunun önüne geçilmez. Yeni bir popülasyon alanı oluşturulur. Yeni bir yerleşim ve göç merkezi oluşturulur.
Böyle bir yatırım olur ise; Eğer bu yatırım batıya yapılırsa sosyolojik olarak karmaşıklığa devam edilirken göç dalgasının daha da artarak devam etmesine imkan verilmiş olur. Ancak Sivas veya Erzurum gibi göçün en yoğun yaşandığı merkezlerden biri seçilir ise böylece göç veren ili ve doğusundaki göç veren merkezlerin batıya göçüne bir set bir baraj yapılmış olur.yeni bir yaşam merkezi alış veriş merkezleri hastanesi okulu ile yeni bir potansiyel olarak doğar.
Ülkemizin yaşadığı en önemli sorunlardan birinin kültür deformasyonu olduğunu bunun sebebinin de doğudan batıya sürekli yaşanan göç oluşunu bildiğimize göre bunun önüne yeni yatırım ve gelişen yatırım merkezlerinin kurulması olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekmektedir. Göçün önünü bir şekilde kesmek zorunlu bir görevdir
Hem bölgesel etnisitenin önüne geçmek hem kültür deformasyonunun durdurulması için gayret etmek zorunluluğu bu yatırımın makul adresinin Sivas ya da Erzurum şeklinde oluşmasına en önemli sebeptir. Ancak bunu yapmak bu görüyü değerlendirmek için adam
İŞTE KAHT-I RİCAL BUDUR