Ramazan ayı yaklaşırken…

Mübarek Ramazan ayı geldi çattı.

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte sosyal medya paylaşımları, televizyonlarda her sene görmeye alışık olduğumuz insanların kanalları parselleyip, görüntülü din dersi vermeleri başladı.

Bu yorumculara,  insanlarımızın akla hayale gelmeyecek soruları, pazar yerlerinin fiyatlarını iki katına çıkarması, Ramazan’da evlerinde iftara kimlerin davet edileceği, görkemli masalar da ne ikram edileceğini hep birlikte göreceğiz..

Tabi ki otuz gün boyunca başını kapatacakların markalı eşarplarına kadar her şey hazır.

Peki Ramazan ayı ve gerçek oruç bu mu olmalı?

Bu sene bir farklılık olsun. Bu  masalarda hayatı boyunca bu ikramları  hiç görmemiş, yememiş insanları ağırlayarak yapalım.

Beyaz masa örtülerini serip elleri kirli, nasırlı ama emeğiyle hayat mücadelesi veren fakirlerimizi oturtup iftarlarını açtıralım.

Oruç tutana saygı gösterileceği gibi tutmayana da saygı gösterelim.

Ülkemiz de farklı dinlerden, inanışlardan birçok vatandaşımız var. Kimin ne ibadet yaptığını bilmeden günlük yaşantımızı sürdürüyoruz.

Muharrem ayında hiç bir Alevi “biz oruç tutuyoruz. Karşımız da yemek yemeyin” demiyorsa, Ramazan ayında da oruç tutanların Alevi birine bunu söylemeye hakkı olmaması lazım.

Oruç tutmayıp tutar gözükenler, içeride yemek yiyip dışarı da “bugün vakit hiç geçmedi” diyenler; inanın sizlerin oruç tutup tutmaması hiç kimseyi ilgilendirmiyor.

O sizinle Allah arasında olan bir durum. Oruç tutmadığın halde bana yalan söyleyerek günah işlediğinin farkın da bile değilsin.

Sen ne söylersen söyle Allah doğrusunu görüp, biliyorsa gerisi hikaye.

Din sohbetleri tabi ki yapılsın ama bunun karşılığın da sen din alimi olarak milyarlar alıp, servetine servet katma.

Devletin parası ile Mekke’ye gidip ibadetini yaparken  bana canlı yayında izletme.

Hadi yapabiliyorsan bir önceki kazandığın para ile bir kişiyi ama gerçek halktan olan birini hacca gönder.

Bu sene farklı olsun.

Ramazan Ayı hoşgörü, muhabbet, şefkat, merhamet  ayıdır.

O zaman inanan, inanmayan tüm insanlara, Allah’ın yaratığı tüm canlılara muhabbet, hoşgörü ile yaklaşıp şefkatimizi, merhametimizi gösterelim.

“İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendine kör bakar. Bil ki; neye nasıl bakarsan, o da sana öyle bakar.

Hz. Mevlana”
 

Sevgiyle kalın…