Tıbbi bir tabir olan Anavrizma aslında bir atardamarın çeperinde oluşan ur biçimindeki şişkinliktir. Tedavi edilmezse son derece ciddi rahatsızlıklara sebep vereceği gibi ölümlere neden olur. Damarlarda oluşan baloncuklara denir. Bir memleketin sosyolojik anlamda sistemin doğru çalışmasını sağlayan unsurlarda meydana gelen tıkanıklıklar ve kendine yol bulmak için sistemin dışına çıkmışlıklara da anavrizma denir. Kısa bir konu […]
Tıbbi bir tabir olan Anavrizma aslında bir atardamarın çeperinde oluşan ur biçimindeki şişkinliktir. Tedavi edilmezse son derece ciddi rahatsızlıklara sebep vereceği gibi ölümlere neden olur. Damarlarda oluşan baloncuklara denir. Bir memleketin sosyolojik anlamda sistemin doğru çalışmasını sağlayan unsurlarda meydana gelen tıkanıklıklar ve kendine yol bulmak için sistemin dışına çıkmışlıklara da anavrizma denir.
Kısa bir konu gibi görünse de anavrizmalar ülkemiz için son derece ciddi bir rahatsızlık haline gelmiştir. Hemen her konuda sistemin içinde oluşan urların sistemi tehdit eder hale geldiği anavrizmalar kesin bir çözüm için müdahele edilmeyince sonu çok ciddi rahatsızlıklarla hatta ölümlerle bitecek bir hastalık.
O kadar çok konuda anavrizma sayabiliriz ki insanın bir sistemin içinde bu kadar anavrizmanın oluşmasına aklı ermez. Bir vücudun bu kadar anavrizmayı kaldırmasını düşünmek bile mümkün değildir. Türkiye cumhuriyeti bütün bu anavrizmalara karşın hala ayakta kalarak ne kadar güçlü bir bağışıklık sisteminin ve ne kadar ciddi bir sosyolojik bağın variyetini ispat etmiştir. Güçlü bünyenin nereye kadar ve ne kadar dayanacağı ise artık şüphelidir.
Her anavrizmal vakaya uzmanlar çeşitli sebepler ileri sürerek oluşum nedenlerini açıklar. Genelde endevasküler tedavi yolları denenir. Cerrahi müdahale için hasta mutlaka istekli olmalıdır. İnsan bünyesinde yapılan cerrahi müdahalelerde kasık bölgesinden alınan belirli işlemlerden geçirilen damar ve nakli yöntemi kullanılırken sosyolojik müdahalelerde damar naklini deneyemezsiniz. Onun yeniden yapılanması veya yeniden dizayn edilmesi gerekmektedir. Endevasküler yöntemler denenemez.
Bundan yaklaşık bir asır önce hasta adam diye adlandırılan dev imparatorluk sadece bu anavrizmaların tedavisinde gösterdiği gevşeklik neticesinde paramparça olmuş artık müdahale edilemeyen organlarının tedavi amaçlı kesilmesi gibi korunması mümkün olmayan topraklar elden çıkarılmıştır. Bunu sakın Cezayir’in hediyesi Kıbrıs’ın teminat olarak verilişi gibi değerlendirmeyin balkanlar gibi silah atmadan teslim edilişi Filistin Yemen gibi ne yaparsan yap sonunda çekilip teslim etmen gibi kabul etmeliyiz.
Yüz yıl önce dünyanın hasta adamı olarak adlandırılan dev imparatorluğu Osmanlı sonunda küçücük bir adaya sıkışmış ulus devleti olmakla kurtuluşu buldu. Birçok uzvunu kesti bıraktı ama sosyolojik dengesizliği bitiremedi. Sosyolojik hastalıklara ilaveten yeni hastalıklarında temeli atıldı.
Her ne kadar devletin kurucusu yine Osmanlı imparatorluğunun bakiyesi olan eğitimli devlet ve askeriye görevlileri olsa da Osmanlı ya ait aristokrasi padişahla birlikte kaçtı veya sürüldü. Devleti kurduk ama devletin bir aristakrisisi yoktu.
1930’lu yıllarda bu aristokrasinin inşası çabalarını izledik. Bu beyinde yaşanan anavrizmanın ta kendisiydi. İdare ve yönetimde aristokrasinin olmayışı yönetimde sivil insiyatifi yok etti. Sivil insiyatiften uzak kalan yönetim tarikatların yönetim üzerinde oluşturduğu yanlış bilgilerle dolu karalama kampanyasına dayanamazdı. Dayanamadı. Oluşan anavrizmal srahatsızlık beyinde bir kaç damarda bir kaç baloncukla tezahür etti.
Tabi ki diğer sosyolojik değerlendirmeleri yaptığımızda beyinde oluşan anavrizmal vakaların tek sebebinin aristokrasinin yokluğu olmadığını göreceğiz. Oluşturulmak istenen aristokrasi kan uyumsuzluğu nedeni ile tutmadı. Yeni bir devlet destekli burjuva aristokrasinin yerini alınca sivil insiyatif sermayenin kontrolsüz kullanımı olarak tezahür etti. Devlet içinde yeni bir devlet oluşumunun temellerini oluşturulmak istenen aristokrasi ile bizzat devlet attı.
Elbette yüzlerce sebep sayacağız. Yüzlerce sebebin neden olduğu arazları belli parabollerle nerelere kadar teneffüs ettiğine bakacağız. Bugünden itibaren bu mihvalde anavrizmalar yazı dizisine başlayacağım. Umarım okuyanlar için doyurucu açıklamalar olur.
Elbette endevasküler çözümlerini ve nasıl bir cerrahi müdahale gerektiğini de dile getireceğiz.