İnsan diyorum; karmaşık ve derinlikli bir varlıktır. Doğası gereği, yaşadığı deneyimlerin, öğretilerin, içsel düşüncelerin birleşiminden şekillenen karakter özelliğine sahiptir. Benzersiz bir canlı olmasına binâen, insanın karakteri, çeşitli durumlarla başa çıkma, karar alma, ilişki kurma konularında yönlendiren, varlığının derinliklerini oluşturan, insanın hayatında bir rehber olarak işlev gören ana hatlardan biri olarak çıkar karşımıza. Bu rehberlik kişinin dünya görüşünü ve yaşam tarzını belirler.
İnsanın doğasıyla karakter arasındaki etkileşim karmaşık bir ilişkiyi barındırır. Deneyimleri, içsel dünyasını şekillendirir ve bu da karakterin oluşumunu etkiler.
Örneğin yaşanan zorluklar, başarılar insanın karakterini güçlendirebilir veya zayıflatabilir. Aynı zamanda karakterin doğası da insanın deneyimlerini filtreleyerek algılamasını, tepki vermesini belirler. İnsan ve karakter arasındaki bu derin etkileşim yaşamın karmaşıklığını anlamak için önemlidir ve insanın doğası onun karakterini şekillendirirken karakter de insanın yaşamına anlam katar.
Hayatın her alanında devrilişi ehemmiyet arz ettiği gibi, muhatabı olduğu toplumun bünyesinde etkileşimlerini de yönlendirir. İşte insanın içsel dünyasıyla, dışsal davranışlar arasındaki ilişkiyi anlamak için karakter kavramını incelemek, mukabilinde anlamak gerekir.
Her bireyin genetik mirası ve biyolojik yapısı kişilik özelliklerini şekillendirir. Bununla birlikte çevresel faktörler de karakter gelişiminde belirleyici rol oynar. Çocukluk deneyimleri, aile yapısı, eğitim, kültürel etkiler ve toplumsal normlar gibi unsurlar bir insanın karakterini şekillendirir.
Ancak karakterin oluşumunda sadece biyolojik ve çevresel faktörler değil bunun yanı sıra bireyin kendi iradesi de önemlidir. İnsanlar karakterlerini şekillendirme sürecinde seçimler yaparlar. Örneğin sevgi dolu bir aile ortamında yetişen bir bireyin empati ve cömertlik gibi olumlu karakter özelliklerini geliştirmesi daha olası iken zor bir durumda dürüstlük ve doğruluktan ödün vermek yerine kişinin kendi değerleri doğrultusunda davranması da karakterin güçlü ve sağlam yapısını yansıtır.
İnsan ve karakter ilişkisi, birbirini etkileyerek şekillenen ahenkli bir dansı andırır. İnsanın içsel dünyası ile karakter arasındaki ilişki birbirinin kimliğini oluşturan en önemli hasletlerindendir. Bu nedenle insanlar olarak kendi dünyamızı ve karakterimizi anlamak, geliştirmek ve yönlendirmek adına bu ahenkli dansı bilinçli bir şekilde keşfetmek elzemdir.
Karakter; insanın ruh halini, tutumunu, temel değerlerini, inançlarını, ahlakî standartlarını, davranış kalıplarını yansıtan temel özelliklerin bir kombinasyonudur ve hayatın her aşamasında şekillenir. Yaşam sürecinde karşılaştığımız olaylar, deneyimlediğimiz zorluklar, bulunduğumuz ortam itibariyle olgunlaşır, değişir ve gelişir. Kişisel büyüme ve olgunlaşma süreci karakterdeki değişimin bir parçasıdır. Zira insan karakteri, statik bir özellik değildir. Oluşum süreci oldukça karmaşıktır ve çeşitli etmenler tarafından etkilenebilir.
Nitekim İsra Suresi’nde geçen “Herkes kendi mizaç ve karakterine göre iş yapar. Rabbiniz kimin doğru bir yol tuttuğunu çok iyi bilmektedir.” 84. Âyet-i Kerîme’si, önemli bir psikolojik gerçeğe işaret ederek, insan davranışlarının temeli, onun ruhsal yapısındaki psikolojik eğilimler ve bu eğilimlerin oluşumunda insanın yaratılıştan sahip olduğu karakter yapısının yanında geniş anlamıyla eğitim, öğretimin, dinî inanç, hayat anlayışı ve görüşlerle ahlâkî erdemler yahut erdemsizlikler de psikolojik eğilimler, karakterin oluşması ve gelişmesinde iyi veya kötü yönde tesir edeceğini vurgulamaktadır.
İnsan karakterinin özü, doğruluk, dürüstlük, sadakat, cesaret, cömertlik gibi latifeleri hasrettiği içsel değerlerinde yatar ve aynı zamanda onun benzersizliğini yansıtır. Herkesin hayata karşı farklı bakış açısı, edinimleri, yetenekleri vardır. Buda her insanın kendine has karakteristik özelliğini gösterir. Bir insanın hayat tarzı onun karakterini yansıttığı gibi, karakteristik özelliği kaderinin de belirleyicisi olabilir…
Ayrıca karakter insanın kişisel ve mesleki ilişkilerinde de önemlidir. Güvenilirlik, sadakat, saygı, başkalarıyla kurulan ilişkilerin temelini oluşturur ve sağlam bir karakterin göstergesidir.
Ancak karakterin sahip olduğu çeşitli özellikler arasında evrensel olarak kabul edilenler de vardır. Mesela empati, hoşgörü, adalet duygusu gibi özellikler genellikle güçlü bir karakterin temelini oluşturur. Karakter, insanın toplum içindeki rolünü de belirler. Güçlü bir karaktere sahip bireyler zorluklarla daha kolay başa çıkabilir, başkalarına ilham verebilir dolayısıyla toplumları için olumlu bir etki oluşturabilirler.
Hâsılı; Hz. Allah’ın biz kullarına bağışladığı hayat sermayesinin en büyük serveti karakter güzelliği diyebiliriz.
Cenâb-ı Allah yüreği güzel, sağlam karakterli; güçlü, olgun kişiliğiyle bütünlenmiş insanlar çıkarsın karşımıza ve bizleri de aynı hasletlerle var etsin varlığımız boyunca.
Sevgilerimle…