NASIL BİR ZAMANDAYIZ?! BİR YANIMIZ ORMAN YANGINLARI, DİĞER YANIMIZ SEL FELAKETİ!… Canım ülkemde gün bitmeden yeni bir kabusa uyanıyoruz… Salgın, terör ve felaketler savaşı üstüne cayır cayır yanan nefesimiz olan canım ormanlarımız ve şimdi de sel felaketi. Allah’ım sen bize yardım et! Kastamonu, Bartın, Sinop çevre il ve ilçelerde meydana gelen sel felâketinde hayatını kaybeden […]
NASIL BİR ZAMANDAYIZ?! BİR YANIMIZ ORMAN YANGINLARI, DİĞER YANIMIZ SEL FELAKETİ!…
Canım ülkemde gün bitmeden yeni bir kabusa uyanıyoruz…
Salgın, terör ve felaketler savaşı üstüne cayır cayır yanan nefesimiz olan canım ormanlarımız ve şimdi de sel felaketi. Allah’ım sen bize yardım et!
Kastamonu, Bartın, Sinop çevre il ve ilçelerde meydana gelen sel felâketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.
Beklenen haber…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kastamonu, Bartın ve Sinop’ta selden hasar gören yerlerin “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan edildiğini duyurdu.
Bu zorlu süreci dün olduğu gibi bugün de milli dayanışma içerisinde atlatacağız inşallah.
SIĞINMACI SORUNU…
Önceki akşam Ankara Altındağ’da az kalsın bir felaket yaşanacaktı. Altındağ’daki bir parkta çıkan kavgada bıçaklanan 18 yaşındaki Emirhan Yalçın’ın yaşamını yitirmesi fitili ateşlemeye yetti. Bu arada Ali Yasin kardeşimizin tedavisi yapıldı. Emirhan kardeşimizin mekânı cennet olsun, yakınlarına sabırlar diliyorum.
Aman dikkat!
Tıpkı İstanbul Beyoğlu’nda yaşanan 6-7 Eylül vandalizmi gibi… Suriyeli ve Afganlara ait evler taşlandı, bazı dükkânlar yağmalandı, araçlar ateşe verilmişti. Kışkırtıcı bir manşetle gelmiştir ve önü alınamamıştır. Yıllardır bu olayın sancısını yaşadık, yaşıyoruz.
Katillerin Suriyeli olmasından yola çıkan bir grup, ilçede yaşayan diğer Suriyelilerin evlerini ve dükkânlarını taşlamayı kendine hak gördü! Ülkemize yakışmayan, üzüntü verici bir geceydi.
Göçmen, mülteci, sığınmacı sorununun hız kesmeden büyümesi…
Ankara’da yaşanan vandalizmde, bazı parti ve siyasi aktörlerin yıllara yayılan söylemlerinin ciddi katkısı var. Bu vandalizm durduk yerde ortaya çıkmadı.
Herkes aklını başına toplamalı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sığınmacılar konusunda ne söylediği ortada.
“Burası yol geçen hanı değil, bilinsin!” dedi.
Erdoğan, ayrıca Afgan sığınmacılar konusunda da Türkiye’nin net tutumunu ortaya koydu, açık kapı politikası izlenmediğini söyleyerek sınır güvenliğinin altını çizdi.
Hükümete mensup bazı siyasetçiler ile hükümete yakın duran bazı yazar çizerlerin de acilen bu çizgiye gelmesi şarttır.
Türkiye’nin sınır güvenliğinin olmadığını iddia edenlere kısa bir özet…2019’da sınırlarımızdan girişi engellenen yabancı sayısı 442 bin 800. 2020 yılında 505 bin 375… 2021 yılının ilk altı ayında ise 267 bin 638.
Bugün itibarıyla Türkiye’deki Suriyeli sayısı 3 milyon 692 bin 837. Ülkesine geri dönen Suriyeli sayısı 455 bin 539.
Düzensiz göçle mücadele karada olduğu gibi denizde de 7/24 devam ediyor. İnsan kaçakçılığı yaparken yakalanan organizatör sayısı 553.
Türkiye kendi dışında gelişen bu göç dalgasına karşı sürekli tedbir almak zorunda kalan bir ülke.
Kişisel eleştirilere gelecek olursak…
Eleştiriler sığınmacılara değil, sığınmacı politikalarına yöneltilmeli!
Bir yanda iki sığınmacı tarafından öldürülen gencimiz, öbür yanda bu alçak olayı gerekçe göstererek tüm sığınmacılara yönelen linç.
Evet, mültecilerin varlığından ötürü rahatsız olabilirsiniz, haklı olduğunuz yönler de olabilir. Ancak evini barkını terk edip bize sığınanların evlerini bir de burada başlarına yıkmak çare değil!
Provokasyonlara gelmeyelim lütfen!…
”Acıyı hissedebiliyorsan canlısın, başkasının acısını hissedebiliyorsan insansın!…”