Rahmet ve Berketin Tecelligâhı Yâ Şehri Ramazan 

Yayınlama: 28.03.2024
A+
A-

Ramazan ayı İslam’ın beş temel ibadetlerinden biri olan oruç tutmanın yer aldığı mübarek bir aydır. Müslümanlar için oldukça önemli olan bu ay, manevi değerlerin güçlendiği, toplumsal dayanışmanın arttığı ve ibadetlerin yoğunlaştığı bir dönemdir.

Hicri takvime göre yılın dokuzuncu ayı olan Ramazan ayı; onbir ayın sultanı diye adlandırılan, oniki ayın en kıymetlisi, en mübareğidir. Aynı zamanda Ramazan ayı, ruhu itibari ile birlik, beraberlik ve kardeşlik duygusunun en üst seviyede hissedilen aydır. Dinimiz islam açısından bir çok yönüyle önem ifade eder ve en güzel şekilde geçirilmesi gerekir.

Yüce dinimiz İslamiyet’in kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in ilk ayetlerinin bu ayda indirilmiş olması, Kur’an’da bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen “Ramazan ayı insanları kurtuluşa götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kur’an’ın indiği aydır. “(Bakara suresi, 185) ayetiyle işaret edilen “Kadir Gecesi” yine Ramazan Ayı içerisinde bulunması hasebiyle büyük önem arz eder.

Yüce kitabımız kur’an-ı Kerim’de de oruçla ilgili birçok ayet bulunmaktadır. Bunlardan Bakara Suresi 183 Âyeti Kerîme’de” Ey iman edenler; oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizden sonra gelenlere de farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız.”

Bu ayet orucun Müslümanlar için farz kılınışını ifade eder ve orucun önceki ümmetlerede farz kılınmış olduğunu bildirir. Oruç Allah’a karşı gelmekten sakınmak, takva sahibi olmak için bir vesile olarak belirtilir.

Ayrıca Peygamber Efendimiz (asv) “Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü o kapıdan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. (O gün) Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez.” buyurarak, oruç tutanlar için özel bir cennet kapısının olduğunu belirtmiş, oruç ibadetini yerine getirenlerin bu kapıdan cennete girecekleri müjdesini vermiştir. Reyyan kapısı, oruç ibadetinin kutsallığını ve değerini vurgular. Oruç tutanlar bu kapıdan geçerek, Allah’ın lütfuna ve bağışlamasına ulaşır, cennetin nimetlerinden yararlanır. Bu kapı oruç tutanların manevi bağlılığını ve Allah’a olan sadakatinin bir sembolüdür.

Diğer bir cihetle Reyyan kapısı, islam aleminde müslümanlar için kutsî bir ödüldür. Bu kapı, Allah’ın özel bir lütfu ve rahmet kapısıdır. Müslümanlara oruç ibadetinin değerini hatırlatır ve bu ibadeti daha derin bir anlayışla yerine getirmeye teşvik eder.

İslamın beş şartından biri olan oruç; açlık ve susuzluk gibi zorluklarla karşılaşma deneyimi sunan, sabrı ve iradeyi güçlendiren bir antrenman gibidir. Bir gün boyunca yeme-içme gibi temel ihtiyaçlardan uzak durmak kişinin sabrını sınar ve iradesini güçlendirirken, nefsin arzularına karşı koymayı, kontrol altında tutmayı öğrenmesine yardımcı olur ki, bu da kişinin empati yeteneğini, karakterini olumlu yönde etkiler ve fiziksel arzularını bir kenara bırakarak hepsinin egemenliğini reddeder. Nitekim kişinin manevi olarak arınmasını dolayısıyla Allah’ın hoşnutluğunu kazanmasını sağlar.

Ramazan ayı bireyler için kişisel gelişim fırsatı sunar. Oruç tutmak, kişinin irade gücünü, sabrını ve disiplini geliştirmesine yardımcı olur. Aynı zamanda bu ay, bireylerin kendilerini değerlendirmesi, hatalarını görmesi ve daha iyi bir hayat yaşamak adına, kötü alışkanlıklardan uzak durma, manevi olarak kendini yenileme ve iyi bir insan olma imkânı sunar.

Oruç, kişinin Allah’a yaklaşma çabasının bir parçasıdır. Oruçlu bir kişi gün boyunca nefsî ihtiyaçlarını terk ederek sadece Allah’ın rızası için bu ibadeti yerine getirir. Bu, kişinin manevî olarak, Allah’a yaklaşmasını sağlar. Oruç, kişinin dua etme, Kur’ân-ı Kerim ile hemhâl olma ve günlük ibadetlerini artırma gibi manevi aktivitelere daha fazla zaman ayırması için bir firsattır.

Ramazan’da oruç tutanlar iftar sofralarını komşularıyla, akrabalarıyla ve ihtiyaç sahipleri ile paylaşarak toplumsal birlik ve beraberliği güçlendirirler. Bu, insanların birbiriyle daha çok etkileşimde bulunmasını sağlar ve toplumun dayanışma ruhunu canlı tutar.

Oruç tutmanın sağlık açısından da birçok faydası vardır. Meselâ, sindirim sisteminin dengelenmesini ve temizlenmesini sağlar. Ayrıca oruç tutmak insülin duyarlılığını artırır, kan şekeri seviyelerini dengeleyerek diyabet riskini azaltır, kilo kontrolüne yardımcı olur ve kalp sağlığını destekler. Ancak oruç tutarken dengeli ve sağlıklı beslenmeye, yeterli su tüketimine, fiziksel aktivitelerde bulunmayı da göz ardı etmemek elzemdir.

Hâsılı oruç sabrı güçlendirir, Allah’a yakınlaşmayı sağlar, empati geliştirir, nefsi terbiye eder ve toplumsal dayanışmayı artırır. Oruç tutmak kişinin manevi olarak büyümesini ve Allah’ın rızasını kazanmasını sağlayan önemli bir ibadettir.

Ayrıca şunu da eklemek isterim ki; oruç tutmanın sadece bedensel bir eylem olmadığını aynı zamanda manevi bir boyutu olduğunu ve cennet kapısına girmenin sadece oruç tutmakla değil samimi bir iman ve iyi niyet ile yapılması gerektiğidir. Yardımlaşmanın, ihtiyaç sahiplerini gözetmenin, sadaka ve zekat hassasiyetine teşvik etmenin, hayatın ben merkezinden çıkmanın gerektiğidir. Sol elin sağ elden bî-haber olmasının, paylaşma duygusunun güçlenmesinin, affetmenin, şefkatin öğütlenmesinin gerektiğidir…

Son cümlemi tamamlamadan önce; dini inancımız ne olursa olsun, dünya hayatı içerisinde elbette iyi bir müslüman olmak, öncelikle insan olmakta. Bu istikamette bize düşenin, iyi niyetle, sevgiyle ve hoşgörüyle hareket ederek, yaşamımızı ve çevremizi daha güzel bir yer haline getirmek olduğunu belirtmek isterim. İyi insan olmak, inanç noktasında bir bütün olmayı gerektirir ve bu hem kişisel hem de toplumsal bir sorumluluktur…

Sevgi ve muhabbet ile…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.