Sosyal Medya ve Sosyalite

Her nefis tatmin edilmek ister, yaradılışın hikmetidir bu. Eşya, mekan, zaman ve insan; insanla yaşayınca sosyal hayata katkı sunar ve sosyalleşme başlar. Kezâ insan sosyal bir varlıktır. Yaradılışı gereği diğer insanlarla bir bütün halinde yaşaması gerekir. Gerek biyolojik gerekse pisikolojik açıdan ihtiyaçları doğrultusunda diğer insanlarla bir arada olma zorunluluğu taşır. Çünkü insan tek başına var […]

Yayınlama: 20.01.2022
A+
A-

Her nefis tatmin edilmek ister, yaradılışın hikmetidir bu.

Eşya, mekan, zaman ve insan; insanla yaşayınca sosyal hayata katkı sunar ve sosyalleşme başlar.

Kezâ insan sosyal bir varlıktır. Yaradılışı gereği diğer insanlarla bir bütün halinde yaşaması gerekir. Gerek biyolojik gerekse pisikolojik açıdan ihtiyaçları doğrultusunda diğer insanlarla bir arada olma zorunluluğu taşır. Çünkü insan tek başına var oluşların güçlükleriyle baş edemez.

İnsanlarla iletişim halinde olmak özgüveni de artırdığı gibi, keyifli zaman geçirerek kendimizi sevmeyi, anlamayı ve barışık yaşamayı sağlar.

Bununla birlikte sosyalleşme fikirlerimizin dinlenmesi, değer verilmesi, bünyesine dahil olduğumuz toplum içerisinde daha aktif, daha verimli ve daha üretken olmaya ulaştırır. Aksi halde sosyal izolasyonun ruh ve zihin sağlığı açısından bir eksi olduğunu düşünürsek bunama ve alzheimer gibi hastalıklara ve ayrıca fiziksel olarak ta insanın yaşam kalitesini etkileyecek rahatsızlıklara davetiye çıkarabileceğini söyleyebiliriz.

Bizden önceki kuşağı bir çoğumuz hatırlarız. O dönemin sosyalitesi daha samimi, daha içten, daha düzeyli ve seviyeli idi. Sıcak ortamlarda birebir ve yüze yüz gelişirdi aktiviteler. Zira, insanlar reel hayat ile daha bütün bir halde, iletişim kıymetli ve çok değerli idi. Buna sebep o dönemlerde henüz yeni yeni varlığını hissettiren internetin de bu denli yaygın olmayışıydı.

Teknoloji gelişti, insanların alışkanlıkları, imkanları, uğraşları, ihtiyaçları farklılaştı. Zevkler, renkler bambaşka bir hale büründü.

Bir araştırma sonucu sosyalleşme olgusunun hem işleyiş hem de niteliksel açıdan önemli düzeyde değişime uğradığı, sosyalleşmenin yeni bir anlam ve amaca evrildiği tespit edilse de hâlâ bu normlarda bağdaşamayan bir kitle mevcut ne yazık.

Sosyalleşemeyen bir insan kendisine farklı fiziksel ve zihinsel engeller geliştirir. Tam da bu yüzden bu olgunun devamında bireyin öğrenmesi gereken önemli bir beceri, tarz ve kalitesini etkileyecek olan çok mühim bir yaşam sürecidir sosyalleşme.

Toplum içinde sosyalleşemeyen, bu engeli aşamayan insanlar ise, var olan enerji potansiyelini sosyal medya üzerinden ve birebir soyut iletişimle öfke bazında harcarlar.

Bu onları sosyal ortamdan soyutladığı gibi, sosyal medya üzerinden çoğunluk teşkil eden fikrî kitlelere de bilinçsiz bir muhalif yapar. Hedef olarak özellikle topluma mâl olmuş kişileri ve grupları alırlar ilk sıraya.

Sosyal medyanın sosyalliği, rutin dışı bir sosyalliktir bakıldığında.

Ve bu sosyalite ciddi tereddütler doğuracak, büyük sorular sormaya vesile olacak bir sosyalliktir. Çünkü iletişim sınırlı, ilişki kurma seviyesi düşük, sığ ve daha da önemlisi zaman ve mekândan büyük oranda kopuk olmalarıdır.

Bu yüzden sessiz ve sakin bir tavır sergilerler. Asl-ı zâtında özgüvensizdirler…

Amaç herhangi bir fikri savunmak, tâbi olmak ta degil. Genellikle kendini var gösterme, hissettirme ve ispatlama şeklinde kişisel saldırılarla da çıkabilirler karşımıza.

Aslına bakılırsa biliyor ya da bilmiyor mevzusundan uzaktırlar. Bilinç altı, asrına mevcut olduğumuz teknolojinin ve sanal âlemin bünyesine dahil olmak, varlığını bu arenada hissettirme çabası, yeter ki bilsinler gayesi, mükellefiyet safsatası.

Varoluş sırrını çözemeyen hamların durumudur bu. Ne yazık ki acınası bir acziyet.

Öyle veya böyle “Ben buradayım” kılıfı…

Selâm muhabbet ile…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.